phishing
Julia Gül Arslan

Julia Gül Arslan

EVRENSELLİK ÖZLEMİ

EYYYYYY ALMANYA, BU KARAR İÇİN NEDEN 100 YIL BEKLEDİN?

 

2 Haziran 2016’da- Almanya parlamentosundaki sözde insani boyutta bir nedene dayanarak çıkarılan kararla Türklerin hedef alınması ve Almanya Federal Meclisinin, 1915 olaylarını "soykırım" olarak niteleyen tasarıyı kabul etmesiyle Almanya’da yaşayan Türkleri- çocuklarını-…ve onların geleceklerini dolaylı olarak hedef alınması, ne kadar insanidir?

Tasarı, "1915 ve 1916 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu'nda Ermenilere ve diğer Hristiyan azınlıklara uygulanan soykırımın hatırlanması ve anılması” başlığını taşıyor. Almanya'da, 1915 olayları tasarıda ilk kez resmen "soykırım" olarak nitelendiriliyor.

Ermeni iddialarına karşı cevap teşkil edecek görüşler konusunda yazılacak savunmalar kitaplara sığmaz. Ancak burada çok kısaca değinmek gerekirse; “Avrupa'nın Ermeni toplumuyla ilgilenmesinin bir diğer sebebi de Ermeniler'in azınlık halinde olduğu, Doğu Anadolu Bölgesi'nin stratejik durumudur. Bölgenin Karadeniz, İskenderun Körfezi, Basra Körfezi üçgeni içinde bulunması ve Kafkasya yoluyla Asya içlerine açılma imkânı, özellikle Rus ve İngiliz emperyalizmi için önem taşıyordu.”

 

TÜRKLER O KADAR VAHŞİLERSE NEDEN 600 YIL BEKLEDİLER?

Bayram Kodaman, Sultan II. Abdülhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, Ankara, 1987, s. 108.

- Sanki, 1877’den itibaren(1), Ermeniler Rusların da desteğiyle 1915’ den çok önce ayaklanmamışlar gibi,

- Sanki 24-25 Nisan İngilizlerin büyük armadalarla Çanakkale’ye çıkarma yaptıkları günlerde, kan gövdeyi götürürken, aynı anda Türkleri zor durumda bırakacak Rusların Doğu Anadoluyu ele geçirmesine yardım edecek şekilde isyan çıkaran Ermenilere lokum mu verilecekti?

- 1911’den başlayarak; 

- Sanki, Türkler de Balkan’lardan sürgün edilmemişler gibi,

- Sanki, sadece Ermeniler ya da ( Hristiyanlar) insan da, peki milyonlarca öldürülen Türk insan değilmiş gibi ve  bir yetkisi olmadığı halde Batılı parlamenterlerin ve parlamentoların aldıkları kararların amacı, Türk düşmanlığından başka bir şey değildir, öyle değil mi?

Değerli bir Ermeni yazar ve araştırmacının, Ara Baliozian’ın da dediği gibi;

 “ Türkler o kadar vahşilerse neden 600 yıl beklediler?”

Peki, aynı şekilde, madem Almanya Ermenileri bu kadar düşünüyor, bu kararı çıkarmak için neden 100 yıl bekledi?

Madem Almanya bu kadar insancıl, Türkiye’nin kucak açtığı 4 milyon Türk’e karşılık, peki Almanya Suriyeli göçmenleri ülkesine almamak için neden aylarca Türkiye ile pazarlık ediyor ya da sadece ya da çoğunlukla eğitimli ya da paralı Suriyelileri ülkesine kabul ediyor- aynen diğer bazı AB ülkelerinin yaptığı gibi?  

Yoksa pazarlıkta istedikleri olmadı diye Türkiye’ye kızıp, cezalandırmaya mı çalışıyorlar?

Bizi daha fazla kandıramazsınız!

 

 

İKİ YÜZLÜLÜK!

- Tehcir kararı alındığında Osmanlı devletinin askeri komutanlığı Almanların kontrolünde değil miydi?

- Tehcir kararı neden Van Ermeni devletinin(?) kurulmasından hemen sonra yapıldı?(2)

- Tehcir kararına neden sadece Gregoryan Ermenileri tabii tutuldu?

- Tehcir kararıyla yine Osmanlı toprakları olan Suriye’ye gönderilen Ermenilere neden iskan hakkı verildi?

- Yolda çetelerin saldırısına uğrayan Ermenilerin güvenlik sorumluğunu taşıyan Osmanlı askerleri neden cezalandırıldılar?

- Ermeniler silahlanmadı mı?

- Ermeniler Türkleri öldürmedi mi?

- Ermeniler isyan çıkarmadılar mı?

- Ermeniler Müslüman çocukları –kadınları öldürmedi mi?

…Buna benzer çok ama çok fazla soruya cevap aranabilir ama bütün bunlar iki toplumun karşılıklı acısını azaltır mı?

Burada çoğu zaman dikkatten kaçan şey;  100 yıl önce Orta-Doğu petrollerinin varlığından iyice emin küresel güçlerin( emperyalist ya da sömürgeci devletlerin)  Doğu Anadolu’nun kontrolünün Almanya’ya mı, oksa  Rusların kontrolüne mi , yoksa İngiliz-Fransızların kontrolüne mi geçeceğinin pazarlığı yapılırken halkların aynen şimdi olduğu gibi dinsel ya da ırksal ayrıştırmaya tabii tutularak halkların birbirine düşman edilip kırdırılması olayından başka ir şey değildir.

 

TÜRKLER FANATİK YUNANLI VE ERMENİLERİ GÖRÜNCE ŞAŞIRMIŞTI

“Savaştaki birincil amacımız, petrol yataklarının kontrolunü ele geçirmektir.”

 ( Sir Maurice Hankey, 1915, Britanya Savaş Kabinesinden. (Daniel Yergin

 

İsyan eden ve düşmanla işbirliği yapmış olan Yunalılar ve Ermenilerden kurtulmamızı sağlayan Kurtuluş Savaşımızı sözde soykırım olarak nitelemeye çalışmalarının inandırıcılık niteliğinin olmamasının yanı sıra Türklerin çocuklarına tarihi öğretirken kin ve nefret ile değil kahramanlık olarak anlatılmasında dolayı bu sözde iddialardan uzak olarak yetişen Türkler, karşısında tamamen kin ve nefretle büyüyen son derece fanatik Yunanlı ve Ermeni gençliğini görünce şaşırıyor. Bu Türkiye’de fazla hissedilmiyor ancak yabancı ülkelerde ve yabancı medyada hemen hemen her gün yeni bir düşmanca Türk düşmanlığı pompalanıyor. Bu gelişmelere sessiz kanla Türklerin duyarsızlığını hisseden Ermeniler ve Yunanlılara muazzam derecede kindar bir lobicilik ağı kurmuş durumdalar. Muazzam bir şekilde “sistematik ve süreklilik metodunu kullanarak dünya kamuoyunu Türklerin aleyhine çalışmalarla çok derin yaralar açmaktadırlar. Ben de son 15 senedir bu konuların farkındayım. Her gün yeni bir düşmanlık örneğine şahit olmak ve zaman zaman cevap vermeye çalışan bir avuç Türk’ün içinde olman ve duyarlı kişilerin azlığını görmek insanı kahrediyor.

Yıllarca hiçbir hukuki gelişme kaydedemeyen emperyalizm ve onların taşeronları tehcirin faturasının sadece Türkiye’ye ya da Türkler çıkarılması haksız ve hukuksuzdur. Diğer yandan kendi emperyal çıkarları için düşmanlaştırılan bu halkların ruh sağlığına da yazık olmuyor mu?

 

TÜM MÜSLÜMANLAR TERÖRİST DEĞİL

Yazacak çok şey var –gelecek yazılarda değinemeye çalışacağım.

Yazımızı olumlu bir yaklaşımla bitirelim ama değil mi?

“Garanti ederim ki, tüm Müslümanlar terörist değil, 

Sadece uluslararası medyada uluslararası manşetlerdekiler

ve onların liderleri ve bir grup insan onarlın kaderini çiziyor..

Türkler ile birlikte büyümüş bir kişi olarak Türklerin soykırım suçunu işlemeyecek kadar medeni olduklarını düşünüyorum. Hatırlatmak isterim ki; bir ulus içinde yaşayanları soykırım yapar ya da yapmaz diye ayrım yapmak doğru olmaz. Böyle yapmak kurgudur.

Bir şey daha öneriyorum;  Eğer Atatürk’e inanıyorsanız her şeye inanabilirsiniz.

Yazdıklarımın herhangi birisinin düşüncesini değiştirebileceğime inanıyor musunuz?  

Benim cevabım: bilmiyorum, ama kesin olarak iddia edemem, kimse bunu değiştiremez.”

 

(Ara Baliozian; Ermeni Yazar-Çevirmen- Eleştirmen

Born in Athena-Greece, 10 Aralık, 1936)

 

 NOTLAR:

(1) 19 Nisan-6 Mayıs 1915  https://tr.wikipedia.org/wiki/Van_%C4%B0syan%C4%B1_(1915)

(2)  Ermeniler'in isyan etmelerinde ve ihtilâlci hareketlere girişmelerindeki tahrikler şöyle sıralanabilir:

1- Rusya'nın 1877'de Kafkasya'yı istilâsından sonra, Rus Ordusu'ndaki Ermeni subaylarla, Osmanlı Devleti'ndeki Ermeniler'in irtibat sağlamaları ve kışkırtmaları.

1877-1878 Harbi sırasında, Rus ordusu, Anadolu'nun doğusundaki vilâyetlerden bazılarını işgal edince, subay ve erlerin Ermeniler'le irtibatı doğmuştu. Bunlar arasında, Ermeni generalleri de vardı. General Loris Melikof bunlardan biri idi.

Rusya, Doğu Anadolu ile Dicle ve Fırat havzası hakkındaki tasarılarını gerçekleştirmek için, bu bölgedeki Ermeni unsuruna istinat etmeyi kararlaştırmıştı1 .

 

 2- XIX. yüzyıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'na Amerika'dan gelen Ermeniler'in ve misyonerlerin çalışmaları neticesinde: Ermeniler'in menşelerini araştırmaya ve millî duygularını geliştirmeye başlamışlardır.

* Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Öğretim Üyesi. 1. Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi VIII (Birinci Meşrutiyet ve İstibdat Devirleri 1878-1907), Ankara, 1988, s. 129. 1

MUSTAFA Amerikalı misyonerler, 1819'dan itibaren Osmanlı İmparatorluğu'na gelmeye başlamışlar ve 1832 yılında da İstanbul'daki merkezlerini açmışlardır. Müslümanlar üzerindeki çalışmaları başarılı olamayınca, faaliyetlerini Doğu Kilisesi üzerinde yoğunlaştırdılar. Bu kiliseye mensup grubun başında da Ermeniler gelmekteydi2 .

3- Avrupa Devletleri'nin tahrikleri sonucu, Ermeni meselesinin meydana getirilmesi. Avrupalılar, 1877-1878 Harbi'nden sonra Ermeniler'i kışkırttılar ve Ayestefanos Antlaşması'na Ermeniler'den yana düzeltmeler yapılması hakkında bir madde koydular. Bu yönden de Rus müdahalesine kapı açılmış oluyordu.

1887'de Hınçak, 1890'da Taşnaksutyun Ermeni ihtilâl teş- kilâtları kuruldu. Bu teşkilâtlar 1889'dan itibaren faaliyete geçtiler. Amaçları büyük devletlerin müdahalesini gerçekleştirmekti. XIX. yüzyılın ikinci yarısında bu şekilde ortaya çıkan Ermeni meselesi, Avrupa emperyalizmi tarafından, Osmanlı İmparatorluğu'nun Asya topraklarını pazar haline getirebilmek için Rumlar'dan sonra, Ermeniler'den de yararlanılabileceğini ortaya koymuştur. Kısa müddet sonra, Ermeni tüccarlar, imparatorlukta, Avrupa'nın simsarları durumuna gelmişlerdir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum

Son Yazılar