Gün FM’de yayınlanan Basın Odası programında dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan korona virüs konusu değerlendirildi. Gazeteci İsmail Akar’ın stüdyoda hazır bulunduğu programa Gazeteciler Ahmet Tunca, Polat Yılmaz ve Ertuğrul Sevim telekonferans yöntemiyle bağlandı. Basın Odası 22.yılında ve 851’nci programını ilk kez telekonferans sistemiyle yaptı.
Korona virüsün dünyayı kasıp kavurduğunu söyleyen Gazeteci İsmail Akar, “ABD korona virüsten en fazla etkilenen ülke. Avrupa’da ise İtalya ve İspanya en fazla etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu’nun korona virüsle ilgili yaptığı çalışmalar takdir topladı. Cuma gecesi 30 büyük şehir ve Zonguldak’ta hafta sonu için sokağa çıkma yasağı getirilmesi vatandaşların panikle sokağa çıkıp alışveriş yapmalarına neden oldu. Maalesef sosyal mesafe hiçe sayıldı. Büyük şehirlerden gelen görüntülerde fırın ve marketlerde izdiham yaşandığı görüldü. Bu bilinçsizliğin sonucu umarım büyük olmaz. Kurallara uymalı ve tedbirli davranmalıyız” diye konuştu.
 
“Sokağa çıkma yasağı kaosa yol açtı”
 
Bu zorlu süreçte evde kalmanın önemine değinen Gazeteci Polat Yılmaz, “Evde kalmak bazen insanın sabrını zorlasa da uzmanların önerisine riayet etmeliyiz. Bunun zorunluluk olduğunu kabul etmemiz gerekir. Evde yapabileceğimiz birçok iş bulabiliriz. Tarihte daha önce birçok salgın yaşanmış ama bu büyüklükte bir salgın sanırım ilk kez yaşanıyor. Dünyanın her bir köşesinden korona virüse yakalananlar olduğuyla ilgili bilgiler geliyor. Çok ciddi bir tehlike altındayız. Teknolojinin bu kadar gelişmiş olmasının bir avantajı var. Virüsle ilgili bilgiler çok hızlı ulaşıyor. Daha önce yaşanmadığı için önlemler deneme ve yanılma şeklinde alınıyor. Cuma gecesi iki saat kala sokağa çıkma yasağının getirilmesi de doğru olmadı. Büyük panik yaşandı. Bu öngörülmeliydi. Bu salgının ilk çıktığı ülke olan Çin sorumlu ülkedir. Öyle ki dünyaya bu salgından dolayı tazminat ödemesi gerekir” şeklinde değerlendirmede bulundu.
 
“Sağlıkçılara şiddet yasası derhal çıkmalı”
 
Hafta sonu için sokağa çıkma yasağının getirilmesini geç kalınmış bir karar olarak yorumlayan Gazeteci Ahmet Tunca, “Birçok kimse bu yasağın bugüne kadar alınması gerektiğini söylüyordu. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerde virüsün ilk ortaya çıktığı zamanlarda sokağa çıkma yasağı getirilseydi belki ülkemizde sayılar bu kadar artmayacaktı. Korona virüs kendini dünyanın sahibi olarak gören ülkelerde bile yoğun olarak görülüyor. Bu virüs bütün dünyayı esir aldı. ABD gibi güçlü bir ülke bile gözle görülmeyen bu virüsün hakkından gelemiyor. Virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı durmadan artıyor. Bu virüsten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu arada doktorlara yapılan saldırıları kınıyorum. Sağlımız için gece gündüz çalışan sağlık çalışanlarına şiddetin önlenmesi yasasının derhal çıkması lazım” diye konuştu.
 
“İşin sosyolojik tarafını yürütmek zor”
 
Korona virüsle ilgili kriz yönetimini yüzde yüz doğru veya yanlış olarak nitelemenin doğru olmayacağını kaydeden Gazeteci Ertuğrul Sevim, “Bu virüsün bilimsel bir mücadelesi var ve bilim insanları çalışmalarını sürdürüyor. Hastaların tedavileri yapılıyor. Burada Sağlık Bakanlığı son derece başarılı. Ayrıca virüsün ekonomik boyutu var. Bununla ilgili de Hükümet tarafından çeşitli tedbirler alındı ve alınmaya da devam ediliyor. Bu işin bir de sosyolojik tarafı var. Bu tarafı yönetmek çok zor. Bununla ilgili Sosyologlardan oluşan yeni bir kurul kuruldu. Sokağa çıkma yasağı getirilince insanların markete ve fırınlara koşması başka bir psikoloji. Bir tarafta kurallara uyanlar varken, diğer tarafta sosyal mesafeyi hiçe sayarak alışverişe koşanlar var. Öte yandan Belediyelere yardım toplanmasının yasaklanması yanlıştır. Hem iktidarın hem de muhalefetin bu salgından siyasi rant kazanma çabalarına dur denilmesini umuyorum. Herkes can derdinde” şeklinde değerlendirmede bulundu.