phishing
Ahmet TUNCA

Ahmet TUNCA

Ufuk

OTOMOBİL UÇMADAN GİDİYOR

OTOMOBİL UÇMADAN GİDİYOR

 

 

Elektrik, beyaz eşya, eğitim seviyesi, gelir düzeyi gibi başlıklar gelişmişlik düzeyini açıklayan maddeler olarak yorumlanırdı.

1906’lı yıllarda, şehir merkezinde yeni bir binek otomobil gördüğümüzde, hayran hayran bakar, uzun uzun incelerdik.

1970’li yıllarda Anadol geldi.

Anadolu’u almamız bizim gibi dar gelirliler için tam bir hayaldi.

Çünkü o yıllarda bisiklet, motosiket bile almak için birkaç maaşımızı vermemiz gerekiyordu.

Sonra “Hacı” muratlar sürüldü piyasaya. Yine pahalıydı ama en azından yollar, sokaklar murat 24’lerle kıpırdanmaya başladı.

Yerli otomobildi.

Nasıl yerliyse!

 

***

 

Aradan yıllar geçti, Anadol antikalar arasına girerken, içimizde halen daha, nostalji olsun diye “hacı muratlara” binip, hava atanlar var.

1980’li yılların sonunda, dövizin serbest bırakılmasıyla gümrük kapıları da sonuna kadar açıldı.

Dünyada üretilen ne kadar araba markası varsa, bu konuda aç olan firmalar, ülkeye hücum ettiler.

Az peşinatlı, uzun taksitli, banka kredisiyle araba vermeye başladılar.

Boy boy arabalar.

Marka marka, alı yeşilli, irili ufaklı,dört çekerli otomobillerimiz oldu.

Ve yanında hepimize gına geldi.

Hazırlıksızdık!

Bunca otomobile karşı, ne yollarımız uygundu, ne sokaklarımız, ne meydanlarımız.

Hele hele park problemi…

 

***

Bugün küçücük ilçelere gidiyorsunuz, arabayı koyacak yer yok. Şehirleri araba ve trafikten dolayı sinir krizleri geçiren yüz binler milyonlarla dolu.

Katrilyonları sokağa bırakan, atan dünyada bizim gibi kaç geri kalmış ülke vardır bilmiyorum.

“Şehirler insanlar içindir” demiştim.

Artık, “Şehirler arabalar içindir” haline geldi.

Şehirde, trafik keşmekeşinde yaşayan insanımıza sabırlar diliyorum.

Ha! Hâlâ ülkemizin yerli otomobili yok!

Gözün aydın Türkiye!

YORUMLAR

  • 0 Yorum