DİL
Hani, şu insanları diğer canlılardan ayıran en önemli unsurlardan biri olan konuşma şeklimiz.
“tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”
Ya da “Dil yarası onulmaz” dedikleri anlatım arızalı dil.
Hacı Bektaş’ın asırlar önce sarf ettiği ettiği o güzel söz:
“Eline, beline, diline hakim ol” sözü.
***
Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşırlaşmış.
Son yıllarda toplum arasındaki bu iletişim aracı o kadar zayıfladı ki.. Neredeyse konuşmuyoruz.
Selamlaşmıyoruz, tanış olmuyoruz. Mecburiyet dışında bir araya gelip sohbet etmiyoruz, helalleşip dilleşmiyoruz.
Toplum içindeki bu iletişim bozukluğu, tüm insanları geriyor. İlgisiz alakasız varlıklar haline getiriyor.
Sonuç, her şeyi yüksek sesle kavga gürültüyle çözmeye çalışıyoruz.
Şu politikacıların haline bir bakın.
Son haftalardaki Anayasa değişikliği nedeniyle yaratılan gerginliğe bakın.
550 kişi haftanın en az dört beş günü gece sabahlara kadar aynı çatının altına oturup, dikkatlerini aynı konu üzerine verdiler.
Muhalif oldukları konularda önce laf atmalar, bağırıp çağırmalar, ardından meydana inerek, yumruklaşmalarla çok kötü bir tablo sergilediler.
***
Her zaman mı böyle?
Ever her zaman böyle değil ama hiç olmaması gerekirdi.
Kürsüler söküldü.
Seslendirme cihazları kırıldı.Vekilin ayağı ısırılıp, hastaneye gönderildi.
Yumruklar havada uçuştu.
Yere yatırılanlar neredeyse linç edilecekti.
Konuşma özürlü insanlardan bile beklenmeyen bu davranışlar, ülkenin en seçkin insanları arasında meydana geldi.
Küçücük çocuklardan bu sahneler saklandı, ekranlar değiştirildi.
Üç yaşındaki bebeğe bu durumu, “Şakalaşıyorlar” diye izah ettik.
***
Sokaktaki insan da aynı hal.
Azıcık öte git deseniz, ya kavga ediyorsunuz yada düşmanlıklar başlatılıyor.
Troplumun sinirleri oldukça gergin.
“Affedersin” demeyi unuttuk.
“Özür dilerim” cümlesi artık kullanılmıyor.
Büyük, küçük, çoluk çocuk.. Böyle bir düşünce kalmadı.
Kavga yerine konuşmayı veya iknayı daima tercih etmeli ve toplumu daha fazla germemeliyiz.
Sonra pişman olacağımız sonuçlar çıkıyor ortaya.
YORUMLAR