phishing
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

Neler neler olur...

 

Neler neler olur...

 

"Dünyanın ağzı çuval değil ki" başlıklı yazımın devamı olacak bu yazı.

O yazının sonunda; " Her şeye  karşın yine de "Eeeeyyy!" demeye kalkarsak ve AYM kararları gibi AİHM kararlarını da yok sayarsak ne olur?

Bu yazı yeterince uzadı, onu da öbür yazıya bırakalım gali" diyerek noktalamıştık.

Nitekim, tam öyle olmasa da ona yakın bir şey oldu.

 

***

CHP, referandumu AİHM'e götürmeye hazırlanırken, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi(AKPM), AGİT raporlarının ilki olan "ön rapor" üzerine, bir karar aldı. Bu karara göre, Türkiye "Denetim Süreci"ne alındı. Türkiye açısından üzücü bir karar elbette; ülkesini seven herkes gibi tabii ki biz de çok üzüldük. Ne var ki, bu karara biz neden olmadık.

***

Karara neden olanlar, beklendiği gibi, "tanımıyoruz bu kararı" demeye gelen demeçler patlattılar. Ama, önceden de dediğimiz gibi, bu naraları biz duyduk; iç politika piyasasında sattı sadece. Naranın muhatapları, duymazdan geldiler; ciddiye alıp, cevap bile vermediler.

Çünkü, hiç bir anlam ifade etmiyor. Denetim süreci başlatılıyor. Bunun ne anlama geldiğini, "gerçek gazete" olarak tanıdığımız basın organları yazdılar. Bir de ben tekrarlamayayım.

***

Arkasından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararı da gelecek.

Bu kararın nasıl olacağı da belli. Olumlu olacağını bekleyen de yok gibi zaten.

AİHM sadece durum saptaması yapacak; referandumun bilinen kural ve cari yasalara göre ve adil koşullarda yapılmadığını saptayacak. Tekrarlanmasını istemek gibi bir yaptırım yetkisi yok. Ancak, bu inisiyatifi Türkiye'ye bırakacak. Yani karara uyulmasını bekleyecek.

***

Peki uyulmazsa... Birkaç yaptırım var.

Bunlardan biri olan Avrupa Konseyi Statüsü’nün 8’inci maddesi. Bu maddeye göre, insan hakları ihlal eden bir üye devletin konseydeki temsil hakları askıya alınır. İhlal devam ederse taraf devletin Avrupa Konseyi üyeliğinden çekilmesi Bakanlar Komitesi tarafından istenebilir. İkincisi de Avrupa Konseyi’nin Parlamenterler Asamblesi’nin iç tüzüğü ve 1115 sayılı bir kararı var. Burada hak ihlallerine ve kararlarını uygulamayan devletin denetim sürecine alınmasını getiriyor. (Bu süreç zaten başladı.)

***

Diyelim ki uymadık, kararı da uygulamadık ve "Eeeeyyy Avrupa Konseyi!" dedik...

Görünüşte hiç bir şey olmamış gibi görünür de; hissedilmesi biraz hatta hayli acıtıcı olur.

Rusya ile uçak krizinde, "eeey Almanya - eeey Hollanda" krizinde yaşadık bunu.

***

Görünürde hiç bir şey hissedilmedi gibi...

Yaklaşık 25 milyon turistin gelmemesi, sadece turizm sektörüne darbe zannedildi.

Geçmişte, içkiye zam geldiğinde; "oh, daha çok zam gelsin, zıkkım içsinler", akaryakıta zam geldiğinde; "bana ne benim arabam mı var" kafası, kendine de giren kazığı hissetmiyordu ya...

Turist gelmediğinde de; "bana ne, benim otelim mi var, varsın gelmesinler, ahlakımızı bozuyorlardı zaten" diye çalıştı o kafa...

***

O kafa şunu almıyor, anlamıyor işte...

25 milyon turist, günde bir yumurta yese, bir domates yese, bir patates yese, bir litre meşrubat tüketse... 25 milyon yumurta, 25 milyon domates, 25 milyon patates, 25 milyon litre meşrubat eder. Bunların satılamayıp, elde kalması, tarlada çürümesi o kafanın hayatına darbe vurur. On binlerce turizm sektörü çalışanının işsiz kalması da işsizler ordusunu büyütür. Bu sayının 50 milyona çıktığını düşünün; hatta boş verin düşünmeyin, biz söyleyelim: Açlık başlar, açlık...

***

O kafa, belki, gıda paketleriyle doyacağını, dağıtılacak kömürlerle de ısınacağını düşünebilir.

Ama nereye kadar? Öyle bir gün gelir ki; zaten can çekişen tarım, hayvancılık ve gıda sektörü çöker. Avrupa'dan kopulduğunda; hafif ve ağır sanayi çöker. Hatta finans ve bankacılık sistemi çöker. Teknoloji ve eğitim sistemi yerlerde sürünür, çağdaş dünyadan kopar.

***

Şimdilik Suudi likiditesiyle nefes alıyor belki para piyasası; Katar'a da satılabilecek neyimiz varsa satıyor ve o parayla da ancak Saray'ın, Meclisin, bakanlık binalarının giderlerini karşılayabiliyoruz. Malum, kuru süngerin su emdiği gibi emiyorlar bütçeyi...

Ya bir gün Katar'da katacak bir şey, biz de satacak bir şey kalmadığında...

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum