MADDEDEN MANAYA
Gönlümde açmadan solan bir gülsün
Her zaman gamlıyım, her zaman üzgün
Beklerim yolunu, aylar boyunca
Yeter ki gel bana,
Senede bir gün, senede bir gün
Evet!
Eski Türk romanlarından tipik bir örnekti SENEDE BİR GÜN.
Ağarsın saçların, solsun yanağın
Adını anmaktan yansın dudağım
Bu aşka canımı adayacağım
Yeter ki gel bana
Senede bir gün, senede bir gün…
Evet ve eyvallah.
Bu şarkılar bizleri alıp bir yerlere götürüyor.
***
TRT Müzik de olmasa, müzikte aslımızı unutacağız. Ne idüğü belli olmayan, pop top türünde, ömür üç günlük parçalarla gençleri ve çocuklarımızı, bir batağın ta dibine atıyoruz, bir daha çıkamamacasına.
Dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine
İnlerim, şimdi uzaklarda solan gün gibiyim
Gecenin rengini kattım içimin matemine
Sönen ümit ile günden güne ölgün gibiyim
Bahtımın yıldızı sanmıştım seni
Sensiz karanlıktır her günüm Leyla
Rahmetli Saadettin Kaynak’ın Leyla’sından aldığın bu sonsuz anlam taşıyan ve derinliği olan mısralardaki tadı başka hangi parçalardan, poptan toptan alabilirsiniz.
***
Biliyorum.
Bu satırları okuyan gençleri kaşları çatılıyor, hatta, ‘hadi be ihtiyar, sizin modanız geçti’ diyorlar.
Size bunları öğretemedik.
Bir boşluk yaratıldı. O boşluğa gelip göçmenler oturdu. Asil gitti yerine başkaları gelip oturdu.
***
Sevgili çocuklar gençler!
Karacaoğlan’ı okuyun.
Ne olur bir kere anlayarak, içinizde duyarak Dadaloğlu’nu, hele hele engin okyanus- Yunus Emre’nin şiirlerini bir defa daha okuyun.
Göreceksiniz ki, anlamsızlık karşısında anlamlı mısralar, yüreğinizdeki, gönül dünyanızdaki boşluğa nasıl dolduracak.
Dünyevi aşkları çoktan bitirmiş ve manevi aşklara yönelmişlerin dünyası, maddi aşkın manevi aşka bir yükseliş olduğunu bilirler.
YORUMLAR