phishing
SAİT KARADUMAN

SAİT KARADUMAN

KONUŞUYORUM

Gabak keçinin işine akıl ermez!

Belediyelerimizin yaptıkları hizmetleri her zaman sizlere aktarıyoruz.

Bunların içerisinde iyi olanları da var kötü olanları da…

Bu haberlerimizden bir tanesini hatırlatmak istiyorum.

Biraz gerilere götürmek gerekirse 2011 yılı gibi, Afyonkarahisar Belediyesi Parke ve Bordür Fabrikası kuracak, kurdu, derken Yüntaş A.Ş “çevre belediyelere bile satış yapabiliriz” diyerek işe başladı.

Kent merkezinde birçok cadde ve sokak burada üretilen parke ve bordür taşlarıyla döşendi.

İki gün önce Pazartesi günkü gazetemizde bir “Resmi İlan” gördüm.

“Şehrimizin muhtelif yollarında kullanılmak üzere beton parke ve bordür alım işi… Afyonkarahisar Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü” başlığı ile.

Biraz göz gezdirdim ve 90 bin metrekarelik bir alım gerçekleştirilecek.

İhalesi de 17 Şubat 2016 günü saat 10.00’da gerçekleştirilecek.

İnsan durup düşünmeden edemiyor.

Kendi bünyende bir parke ve bordür fabrikası var ve 90 bin metrekarelik parke ve bordürü ihale yoluyla dışarıdan alacaksın.

Akla gelen sorular; Ya bu fabrika size yetmiyor ya da çalıştıramıyorsunuz?

Hani olur ya maliyeti yüksek olur dışarıdan ucuz bulursunuz ve almaya karar verirsiniz.

Öyle ise bu fabrikaya niye milyonlar yatırdınız diye sorabiliriz?

Bunun en doğrusunu Belediye’den öğrenebilirim diye aradım ve bana ihaleye çıkılan ürünleri Yüntaş’ın üretemediğini söylediler.

Teknik konuları bilmiyorum ama Yüntaş Parke ve Bordür Fabrikasında yapılacak küçük değişikliklerle bu parke ve bordürlerin üretilebileceğini ise başka kurumlardan öğrendim.

Yapılacak küçük kalıp değişiklikleri ile kendi parke ve bordürünü üretebilecek olan belediye neden ihale yoluyla bu ürünleri başkalarından alır?

Bu soruyu da sormadan geçemeyeceğim.

Ne diyelim atalarımızın söylediği gibi; Gabak keçi ile devletin işine akıl ermez.”

 

***

 

Afyonlu bu yutar mı?

 

Hayırsever işadamı arkadaşımız Murat Cem Turan’ın başından geçen bir olayı aktarmak istiyorum.

Belki birilerine ders olur diye…

Kendisi Antalya’da Döviz Bürolarının sahibi.

Kendini uyanık sanan biri kendisine telefon ederek, Kepez Belediye Başkanı olduğunu ve bir ödeme için döviz ihtiyacı olduğunu söyler.

Murat Cem Turan söylenen dövizleri bir zarfa koyarak bir personeli ile Kepez Belediyesi’ne gönderir.

Ancak personeline oynanan oyun murat Cem Turan’a 40 bin liraya mal olur.

Aradan geçen bir süre sonra yeniden başka bir belediye başkanı olduğunu söyleyerek arayan dolandırıcıyı murat Cem Turan, kendi ve ekibinin yöntemiyle yakalar ve polise teslim eder.

Kendisini tebrik ederim.

Bu konularda herkesin duyarlı olmasını isteyen Murat Cem Turan’ın bu hikayesini ders olsun diye aktarıyorum sizlere.

Ne yaparsın, Afyonlu bu yutar mı?

 

***

Hiçbir ölü öldüğüne hayıflanmaz, sadece azığının azlığına hayıflanır. Ölen kuyudan ovaya çıkmış demektir. MEVLANA

 

***

 

Yemeğin buğusuna Akçenin sesi

 

Nasreddin Hoca Akşehir'de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış.

Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir.

Aşçı sözü almış:

-Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.

Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp:

- Doğru mu bunlar? Diye sormuş.

- Evet, demiş fakir adam.

- Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.

Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca' ya uzatmış.

Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına.

Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış.

Sonra da:

-Haydi demiş aldın işte alacağını.

Aşçı :

-Nasıl olur ? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz.

Hoca cevap vermiş:

-Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan Akçenin de sesini alır elbet !

YORUMLAR

  • 0 Yorum