phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

AFYON MUZ CUMHURİYETİ Mİ?

                AFYON MUZ CUMHURİYETİ Mİ?

 

Değerli okurlarımız;

Son yıllarda moda oldu, yerel gazetelerimizde sık sık kamu hastaneleri ve özel hastanelerde yapılan bazı operasyonlar “Afyon’da ilk defa” başlığı altında yayınlanıyor. Daha 2-3 ay önce yine köşemde bu konuya temas etmiş, bir çoğu rahmetli olan eski operatörlerimizin yayınlanan bu tür vakaları 40 yıl önce Afyon’da yaptıklarını altını çizerek vurgulamıştım. Devamla da “Yokluklar içersinde binlerce ameliyat yapan doktorlarımıza haksızlık ediliyor” demiştim. Haa ilk defa yapılan operasyonlar yok mu? Elbette var ve bir Afyonlu olarak gurur duyuyoruz. Devlet Hastanesi kardiyovasküler cerrahi uzmanlarından Op. Dr. İlker Alat’ın gerçekleştirdiği ‘glomus caroticum’ vakası gibi!

Ameliyatlar Gerçekten İlk Mi?

Bu tür gerçekleştirilen vakaların ise kamuoyu ile paylaşılmasından yanayım. Ancak siz kalkıp da bir kolesistektomi (safra kesesinin alınması için yapılan bir cerrahi işlem), splenektomi (dalağın çıkarılması ameliyatı) vs gibi Afyon’da yıllardır yapılan vakaları ilk defa derseniz müsaadenizle ben de sizlere, “Durun bakalım. Burası muz cumhuriyeti değil” derim.

Beyler o ‘ilk defa’ diye basında yayınladığınız vakalar sizden önceki abileriniz olan operatörler tarafından yıllardır binlerce kere yapıldı. Daha önce aynı konuda yazdığım köşemde o cerrahların Bursa koza ipeğini kaynattırıp, eldivenleri ise defalarca yıkatıp, pudralatıp steril ettirdikten sonra kullandıklarını yazmıştım. Bunun anlamı, bu insanlar yokluklar içersinde mucizeler yaratmışlardı. Onları bir kalemde yok sayamazsınız. Onlara haksızlık ediyorsunuz. İster inanın ister inanmayın, sizin o ‘ilk defa sendromuna’ kapılarak basına yansıttığınız vakaları abileriniz bin bir yokluk içinde türkü söyleyerek yapıyorlardı.

HALKIN MİLLETVEKİLİ..

Bir referandumu daha geride bıraktık. Milletimiz az bir farkla da olsa tercihini “evetten” yana kullandı. Saygı duymak gerek.. Aziz milletimiz öyle uygun görmüş, yapacak bir şey yok. Aksi de olabilirdi ona da yapacak bir şey yoktu ve saygı duyulması gerekirdi. Ben burada verilen oyların miktarı üzerinde durmayacağım. Ben referandum öncesi Afyonlu parlamenterlerin partileri adına yaptıkları çalışmalardan ve CHP’deki huzursuzluktan, çift başlılıktan bahsedeceğim.

Referandum öncesi AKP’li milletvekillerimiz en ücra köylere kadar giderek vatandaşlarımızla birlikte oldular. Onlara anayasanın referandum ile değişecek maddeleri hakkında bilgiler verdiler. İl yönetimi de aynı şekilde parlamenterleri ile birlikte hareket ettiler.

Bolvadin’deki Tartışma Şık Olmadı

CHP ile ilgili bundan iki hafta kadar önce yazdığım köşe yazısında partideki bazı sıkıntılardan bahsetmiştim. En büyük sıkıntının ise parti içi huzursuzluk olduğunu vurgulamış, İl Başkanı Kemal Demirkırkan ile Milletvekili Burcu Köksal’ın Bolvadin’de Gürsel Tekin’in ve partililerin yanında hoş olmayan bir biçimde tartıştıklarını yazmıştım. Bu tür davranışlar toplum nezdinde partiye zarar verir demiştim. Nitekim gelinen nokta haklılığımızı ortaya koydu. Aylardır Sn. Vekilimiz Burcu Köksal “Ben Ankara’nın değil, halkın Milletvekiliyim” diyerek bölgede referandum çalışmalarında bulundu.

CHP Yeni Bir Sayfa Açmak Zorundadır

İl ve Merkez ilçe yönetimleri de ellerinden geldiğince Sn. Vekil’e destek verdiler. Peki ne oldu? Sonuç ne? Koskoca bir fiyasko ve hayal kırıklığı.. Halkın Milletvekili’nin bu kadar mı oy alması gerekiyordu.? Demek ki bu işler lafla olmuyor. Çok iyi neticeler alabilmek için öncelikle parti içi birlikteliğin olması gerekir. Herkes neyi varsa ortaya dökmeli ve gereği ne ise onu yapmalı.. Ben olsam neticelerin açıklandığı akşam il başkanı olayım, merkez ilçe başkanı veya milletvekili olayım bulunduğum görevden istifa ederdim. Alına sonuçlar rakamsal olarak partilileri incitecek boyuttadır. Sözün özü şudur: CHP’de maksimum huzursuzluk vardır. Nedeni ise partililerce bilinmektedir. O nedenle CHP yeni bir sayfa açmak zorundadır. Bu böyle yürümez. Elinizi çabuk tutun..

İMARET CAMİİ ARKASINDAKİ YOLLAR

Aslında aynı konuları yazarken son derece rahatsız oluyorum. Tabii yazdığımız konularda bir netice hasıl olmaz ise bazen tekrar yazmak zorunda kalabiliyoruz, bunun gibi:

Sayın Emniyet Müdürüm… Sizden önceki dönemlerde bu konu ile ilgili müteaddit yazılarım oldu. Allah var, eski İl Emniyet Müdürü İbrahim Özel müdürümüz de konunun üzerine çok gitti, ilgilendi, ancak bir türlü netice alınamadı, nedeni ise insanlarımızın duyarsız olmaları ve kural tanımamaları.

Bir Curcunadır Gidiyor

Sayın Emniyet Müdürüm: İmaret camisinin arkasından yoğurt pazarına inen ve dar sokaklar içinden geçen tek yönlü bir yolumuz var. Üstelik her türlü aracın geçtiği bu yoldan Çavuşbaş dolmuşları da yolcu taşıyorlar. Yol zaten dar üstelik iki tarafına da araçlar park ediliyor. Dolayısı ile dar olan bu yol iyice daralıyor ve ortadaki boşluktan trafik akışı sağlanmaya çalışılıyor. Karşıdan gelen olmasa trafik bir şekilde yürüyecek, fakat yol tek yönlü olmasına karşın maganda sürücüler karşıdan yasak olduğu halde kendi yollarıymış gibi geliyorlar. İster istemez trafik tıkanıyor ve bu sefer de yol verme tartışması başlıyor. Bazı sürücüler hatalı yola girdikleri halde haklı pozisyondaki sürücüyü “Sen benim kim olduğumu biliyor musun” diye tehdit ediyorlar. İmaret camisinin yan ve arka tarafı da aynı. Bir curcunadır gidiyor. Bu hatalı yola girme ve yol verme yüzünden olaylara gebe ve çok ciddi olayların olabileceği bir yerden bahsediyorum Sayın Emniyet Müdürüm ve diyorum ki: Devletimiz her zaman 18 yaşındadır, bu olayları hemen çözer.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum