phishing
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

Son çağrı...

 

Son çağrı...

 

Yararı olup, olmayacağı hususunda, umutlu değilsem bile, önyargılı da değilim.

Hani bir yerlerde, darda kaldığında insan, nasıl olsa kimse duymaz diye yardım çağırmaz da; daha sonradan karşılaştığı biri, "keşke çağırsaydın, yakınındaydım" der de pişman eder ya insanı... Aha işte o durumda olmayayım diye yapıyorum bu çağrıyı. Duyan olmasa bile, hiç değilse, elden ne kadarcık geldiyse onu yapmanın vicdan huzuru olur.

***

Benim çağrım; "evet" oyu vereceklere, bir kere daha düşünmeleri ve "hayır" demeleri çağrısı ya da, "hayır" oyu vereceklere, vazgeçmeleri ve "evet" demeleri çağrısı değil. Benim çağrım; yine şu bir türlü anlayamadığım "kararsız" ve "oy kullanmayacak" kardeşlerimize. Bütün yüreğim, bütün dileğim ve bütün içtenliğimle çağırıyorum onları sandığa...

Yurtdışında, sandığa gitmeyenleri anlıyorum biraz; ülkeleriyle hemen hemen hiç bağları kalmamış, ilgilenmiyorlar. Çok çok; geldikleri ülkeye karşı minnet nankörlüğü ediyorlar ya da çok duyarsız davranıyorlar gibi hafif dozlu bir kınamayla geçiştirebilirim.

***

Fakat, yaşadığı ülkenin yani bizzat kendisinin kaderi üzerinde hiç söz sahibi olmayı istemeyecek akıl ve düşünce yapısını kabul edemiyorum. Yahu insana, nasıl bir evde yaşamak istediği, komşularının nasıl insanlar olmasını istediği sorulsa; "valla ev nasıl olursa olsun, komşular da kimler olursa olsun bana ne" ya da "bilemedim valla, nasıl olsa acaba" diye düşünür durur mu? Hele hele; "çocuklarının, torunlarının nasıl bir ülkede yaşamasını isterdin" sorusuna, "nasıl ülkede yaşarlarsa yaşasınlar bana ne yaa..." diyen bir insan düşünebilir misiniz? Evet, olmaz gibi geliyor insana da, ne yazık ki az da olsa var. Dediğim gibi, var ama az...

***

Bu referandumla sorulan soru böyle bir şey... Nasıl bir ülke istiyorsunuz?

Sunulan anayasa değişikliği önerisine "hayır" denmesini isteyenler; madde madde neler olacağını açıklıyorlar, durumun iyi olmayacağını, ülkenin kötüye gideceğini anlatmaya çalışıyorlar. "Evet" denmesini isteyenler ise, maddeler hatta anayasa değişikliği üzerinde hiç durmayıp, "bizi on beş yıldır tanıyorsunuz, size ne iyilikler yaptık, neler verdik bilirsiniz; bize yine güvenin, gerisini merak etmeyin..." demeye getiriyorlar.

***

Gözün var, kulağın var, beynin var, aklın var kararsız ve isteksiz kardeşim...

Elbette bir tarafın söylediği aklına yatacaktır. Diyelim ki, söylenenleri dinlemek bile istemiyorsun. O zaman kendi kendine sor: Dedem, babam nasıl yaşamışlar; ben nasıl yaşamak istiyorum? Mutlaka bir şey aklına gelecektir. Ya; tüm yetkiler bir kişide toplanırsa işler çabuk yürür ve iyiye gider diye düşüneceksin ya da; Cumhuriyet kurulduğundan beri Meclis'in bir gücü var, hükümetlerin ayrı bir gücü ve görevi var, yargının ayrı bir yaptırım gücü var, cumhurbaşkanlarının önemli bir birleştirici güç ve görevi var; böyle kalsın diyeceksin...

Ama de, mutlaka bir şey de! Hadi kardeşim, hadi lütfen sandığa...

***

Hem biliyor musun...

Belki bir tek senin oyunla, senin istediğin gibi bir memleket kurulacak.

Tarihte çok ama çok görülmüştür, "bir oyla" seçimler kazanılıp, seçimler kaybedildiği...

İşte o önemli oy senin oyun olabilir.

Ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, havasını soluduğun ülken için, bir oyu mu çok görüyorsun?

Hadi kardeşim, hadi sandığa!!!

YORUMLAR

  • 0 Yorum