phishing
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

O çocuk, odasında ne yapıyor öyle?

 

 

O çocuk, odasında ne yapıyor öyle?

 

Merak ediyor musunuz hiç, çocuğunuz tek başına  ne yapıyor odasında?

Saatlerce kapanıyor odasına; yemek yemeye çıkıp gelmiyor.

Nasıl merak etmezsiniz hiç...

Evet, odası rahat, masaüstü bilgisayarı var, dizüstü bilgisayarı da var.

Hatta bastırdınız parayı, bir de son model akıllı telefon aldınız.

Eh, hiç bir eksiği olmadığına göre mutludur her halde. Öyle değil mi?

***

Değil işte, öyle değil; ne yazık ki değil!

O teknoloji harikası aletler, bir çok işe yarıyor; ama insanı mutlu etmiyor.

En başta, yalnızlaştırıyor çocukları.

Sosyal yaşamdan, insan ilişkilerinden koparıp alıyor.

İnsan sıcaklığından, dostluktan, sevgiden yoksun bırakıyor.

Dahası...

Eğitimine katkısı olacağını sanarak, alıp eline verdiğiniz bu teknoloji harikası araçların eğitime katkıları sınırlı. Hatta, beyin tembelliği yaratarak, gelecek ışığını da karartıyor.

Tabii ki denetimli kullandırılmazsa...

Onun için önemli işte, çocuğunuzun odasında ne yaptığı.

***

Baktığınızda, bilgisayarının başında olabilir, leptopı kucağında da olabilir, elinde telefonuyla uğraşıyor da olabilir; ama, ne yapıyor? Soru ve sorun  bu...

Ders mi çalışıyor, ödev mi yapıyor, oyun mu oynuyor?

Yoksa; ileride belki de hayatını karartacak bir ilişki için iletişim içinde mi?

Çocuğunuzun sessiz, huzurlu ve mutlu görünmesi sizi yanıltmasın.

Otizmin karanlığına doğru yol alıyor olabilir.

Hele o eline verdiğiniz son model akıllı telefon için size minnettar olacağını ve sizi daha çok seveceğini düşünüyorsanız, bir kez daha yanılıyorsunuz.

Çünkü, bir süre sonra onun modası geçecek; sınıf arkadaşlarında göreceği bir üst modelin kendisinde bulunmadığı için komplekse girecektir ve içten içe kırgın olacaktır size.

Bunun sonu yoktur. Teknoloji dünyasının pazarına egemen olanlar, böyle öngörmüşlerdir zaten. Bunun sık sık piyasa araştırmalarını da yaptırarak, hangi topluma yöneleceklerinin stratejisini güncellerler onlar.

***

Mesela...

Dijital araştırmalar yapan, İngiltere merkezli We Are Social şirketinin 2017 raporuna göre; Türkler, cep telefonuyla günde 2 saat 59 dakika, televizyon karşısında 2 saat 10 dakika zaman geçiriyor (tabii bu ortalama; günde 12 saat TV karşısında oturanlar da var).

Türkiye'de kitap okumaya ayrılan süre ise, günde sadece 1 dakika...

Türklerin  ihtiyaç listelerinde, kitap ihtiyacı 235. sırada yer alıyor.

Nasıl? Ne düşünüyorsunuz? Türkiye harika pazar değil mi?

Aklınıza gelebilir belki; bu yalnız bizim çocuklarımızın sorunu mu, diğer ülkelerin çocukları da aynı teknolojik baskı altında değiller mi?

Değiller işte...

Uygar ülkelerde, çocuklar, eğitim kurumları, sağlık kurumları ve velilerin koordinesi ile teknoloji kullanımı bir sisteme oturtulmuş durumda. Yani teknolojik araçlar sistemli ve verimli kullanılıyor.

***

İleri teknolojinin devi bilinen Japonya, kitap okumaya en fazla zaman ayıran ülke.

Toparlarsak şimdilik...

Çocuğumuzu teknoloji ürünlerinin kucağına atıp, kenara çekilmeyelim.

Denetimimiz altında olsunlar.

Yalnız, aman, denetimle baskı kurmayı çok iyi ayıralım!

Denetimden anlayacağımız; izleme, ilgi ve sevgi olsun.

Merak edelim, o çocuğun odasında ne yaptığını.

Yoksa, çocuklarımızın en başta sağlığı olmak üzere, Allah saklasın, kişilikleri hatta varlıkları bile elimizden kayıp gidecek.

YORUMLAR

  • 0 Yorum