phishing
POLAT YILMAZ

POLAT YILMAZ

FİSKE

Muhalefet kimin görevi?

Muhalefet, halef olmaz arzususun ete kemiğe bürünmüş halidir.

Karşıt duruşluluk, bir erke karşı yandaş olmak kadar değerlidir..

Bir işin, bir oluşun ifa yöntemlerinde alternatif yol önermek, erk sahiplerinin işine gelmese de çağdaşlık değeri taşıyan toplumlarda, farklı metotların önerilmesi altın kadar emsalsizdir..

Ve..

Yerinde ikaz, destek vermek kadar yararlıdır..

 

***

Muhalefet, katılımcı toplumlarda sadece siyasal partilere bırakılamayacak kadar hayatidir..

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, TOBB 72. Genel Kurulu'ndaki konuşmasında işte tam olarak buna vurgu yaptı ve zeminin elden gitmekte olduğunu, zemin olmazsa üzerine hiçbir şey konulamayacağını anlattı, o zemininin de demokratik, katılımcı, çoğulcu ve özgürlükçü bir toplum olduğunun altını çizdi.

Elbet, bunları söylerken, çoğunluğu müteşebbis bile olmayan ‘gayrimenkul sermaye iradı’ zenginlerini silkelemek istedi..

Başardı mı?

Tabii ki hayır..

 

***

 

Kılıçdaroğlu, “Demokrasinin olmadığı bir yerde büyüme olmaz. Can ve mal güvenliğinizin olmadığını siz de biliyorsunuz. 'Yargı ve Anayasa benim için ayak bağıdır' dendiği zaman sizin içinizden bir yürekli insan çıkıp neden itiraz etmedi? Siz madem demokrasiyi savunuyordunuz neden itiraz etmediniz?” diye sordu.

Yanıtını da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan aldı: “Sayın Kılıçdaroğlu bize muhalefet görevi yüklemek istiyor. Doğru, Türkiye'de bir ana muhalefet boşluğu var mı? Var. Ama ana muhalefet boşluğunu doldurma görevi TOBB'un görevi değil." 

Ne alaka?

Kılıçdaroğlu, kendisi için mi bir şey istedi, yoksa sizin için mi?

Ya da ben tehlikedeyim, gelip kurtarın mı dedi veyahut da siz tehlikedesiniz mi dedi?

Demokratik katılım salt siyasi partilerin işi değildir..

Bir ülkedeki her kuruluş görüşünü ister erkten yana, ister muhalefetten yana koyabilir..

Çoğulcu katılım da zaten bunu gerektirir..

Lakin, katılımcı olmak için önce denileni anlamak gerekir..

Belli ki Hisarcıklıoğlu ya Kılıçdaroğlu’nu dinlemedi, ya dediklerini anlayamadı, ya da iktidara şirin gözükmek için üçüncü bir yolu tercih etti..

 

***

TOBB toplantısında bir gün sonra, dün, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplandı. TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, “Kiradan değil, üretimden gelen gücünü” göstererek, Hisarcıklıoğlu’nun aksine, iş dünyasının da ülkesi için görüş belirteceğini ortaya koymuş oldu.

Symes, “Uzun vadeli riskler ve geçmişten gelen yapısal sorunlar devam ediyor. Türkiye büyüdü, ancak verimlilik artmadı. Laiklik ilkesinden vazgeçmek toplumun dengesini bozacak, ayrımcılığı artıracaktır. Tüm sorumlular laiklik konusuna sahip çıkmalı. Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bir an önce düzelmeli” dedi.

Demek ki iş dünyası da ülke meseleleri hakkında görüş belirtebiliyormuş..

Ya da gerçek iş dünyası bunu yapabiliyordur sadece..

 

***

Sözün kısası…

Kantitatif başka, kalite başka…

Bir kez daha gördük…

YORUMLAR

  • 0 Yorum