Kardeş kent Hamm’ın Belediye Başkanı Thomas Hunsteger Petermann, Araştırmacı Yazarımız Mustafa Türk’e konuştu
İki şehrin hikayesi
Yazarımız Mustafa Türk, Afyonkarahisar ile Hamm kenti arasındaki 10. yılı kutlamaları için Ağustos ayında şehrimize gelen Belediye Başkanı Thomas Hunsteger Petermann’la görüştü
Afyonkarahisar ile Hamm kentinin kardeş şehir oluşunun onuncu yıl etkinliklerinin ilk kutlamaları Ağustos ayında Afyonkarahisar’da yapıldı. Ağustosun son haftasında birbirinden güzel etkinlikler yapıldı. Kutlamalar için Afyonkarahisar’a gelen Hamm kentinin sevilen ve sayılan Belediye Başkanı Thomas Hunsteger Petermann etkinliklerin son gününde gazetemizin yazarlarından Mustafa Türk ile Akrones Hotel’de bir araya geldiler. Bu güzel sohbette siyasi konuların dışında sadece Afyonkarahisar konuşuldu. Birbirinden güzel açıklamalarda bulunan Petermann Türk halkı tarafından neden bu kadar sevildiği, ilimizdeki gelişmenin çok güzel olduğunu, kardeş kent oldukları yıllarda aynı nüfus düzeyinde olmalarına rağmen Afyonkarahisar’ın nüfusunun daha çok arttığına kadar bir çok konuya açıklık getirdi. İki şehrin hikayesini araştırmacı yazarımız Mustafa Türk’le paylaştı. Bu ikilinin güzel sohbetinin tercümanlığını Hamm Belediyesi’nden Sebahattin Şentürk yaptı.
Mustafa Türk: Onuncu yıl etkinliklerini geride bıraktık Sayın Thomas Hunsteger Petermann. Neler söylemek istersiniz?
Thomas Hunsteger Petermann: Gençlerimiz sizinle birlikte çok güzel günler geçirdiler. Tenis alanında, müzik alanında hatta futbol oynadılar güzel harika bir ortam oluştu. Yönetimler olarak bizim istediğimiz de bu.
Türk: Sayın Petermann, sizi ben iki yıldan bu yana tanıyorum. Sıcak kanlı pozitif bir yapınız var. Oysa Almanların insanlara bakışlarında daha soğukluk göze çarpar. Sizi bu faktörden ayıran nedir?
Petermann: Öncelikle benimle ilgili güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim Sayın Türk. Westfalenliler olarak biraz çekingeniz ama biz burada kardeş şehrimizde onlar gibi heyecanlı ve sıcak bir yapımız var. Şunu da söylemek isterim biz her zaman sadık da kalırız. Bazen de kendi gücümüzde kalırız.
Türk: Sayın Petermann, ben de sizin bu sıcak samimi duruşunuzu gördükten sonra resmiyeti bir kenara bırakıp konuşmak istedim. Biraz onuncu yıl etkinliğinde en mutlu eden şey nedir?
Pertermann: Tabii bizim de duygularımız vardır. Duygularımız çok açık ve nettir. Onuncu yıl etkinlikleri için bir tanıtım filmine baktık. Final gecesinde açık hava tiyatrosunda çok güzel etkinliklerin olması bizi bir hayli duygulandırdı. Ben bu çalışmalar esnasında bir şeye değinmeden geçemeyeceğim. Bizim çok sevdiğimiz geçmişte bizimle olan Zafer Sezer beye burada çok değer verildi. Mekanı cennet olsun. Bu beni gerçekten çok duygulandırdı.
Türk: Başkanım siz vefalı bir insansınız, biz de vefalı olanları severiz. Protokol anlaşmasında yaptığınız konuşmada eski Belediye Başkanımız Abdullah Kaptan’dan bahsettiniz, vefanızı gösterdiniz bunu biraz açalım mı?
Petermann: Tabii ki Abdullah Kaptan, çok iyi ve sıkı bir dostluğumuz vardı. Aslında kardeş olarak ilk tanışmalarımız Abdullah Kaptan dönemine rastlıyor. Biz gerekli çalışmayı yapıp uzun bir süre bekledik ses çıkmadı. Bu sebeple biz Afyon’la ilgili düşüncelerimizi bitirmiştik. O arada biz İstanbul Eminönü Belediyesini düşünüyorduk. Bu nedenle Eminönü Belediyesine ziyaretine geldik. Orada yürümüyordu bir sıcaklık da yoktu. Biz İstanbul’da iken Abdullah Kaptan bey bizi telefonla aradı. Başlangıçta biz de olur mu olmaz mı diye düşüncedeydik ve inan ki bizi o kadar güzel ikna etti ki, ilk adımlar atılmaya başlandı. Kısa süre içinde hatta birkaç hafta için bütün hazırlıklar tamamlanıp kardeşlik protokolünü imzaladık. Bizim dostluğumuz Kaptan olsun, Çoban olsun öyle bir pekişti ki, meclis içinde değil de dört göz arasında kaldığımızda da dışarıda çözemediğimiz sorunları da orada birbirimize aktarabiliyoruz.
Türk: Ben o günleri yaşayan biri olarak kardeş kent olma fikri ilk olarak sizden çıktı. Fakat karşılık görmediğinden bir süre askıda kaldı, sonra kim devam etmek istedi?
Petermann: Evet, bir süreç vardı ama asıl süreci başlatan Abdullah Kaptan’dı.
Türk: On yıl öncesi Afyonkarahisar ile bu günkü Afyonkarahisar ile arasında ne farklar var Sayın Petermann?
Petermann: Dışarıdan baktığımızda bu şehir çok büyük bir gelişme gösteriyor ve hızlı bir şekilde inşaatlar devam ediyor. Özelikle sosyal aktiviteler için yapılan Akarçay, çok büyük sıkıntılar yaşanarak yapılan otogar, aynı zamanda spor komplekslerini de söyleyebilirim. Son senelerde Afyonkarahisar büyük atılımlar yaptı. Bildiğim kadarı ile kardeşlik başlamadan önce bizim nüfusumuzun Afyonkarahisar’ın nüfusundan birazcık önde idi. Şuanda baktığımızda Afyonkarahisar’ın nüfusu kat kat geçti. Şuan da pencereden dışarı baktığımızda neler yapıldığını görebiliyoruz. Evet bazı şeyler de değişimle birlikte kayboluyor. Bizim şehrimizde de aynısı oluyor. Değişiklik yaptığımız bazı şeylerden ayrılmamız gerekiyor. Bunların içinde de alışveriş merkezleri oluyor.
Türk: Sayın Petermann, siz Hamm kentinde kendi vatandaşlarınızla olduğu gibi Türk vatandaşları ile de çok güzel iletişim kuruyorsunuz zaman zaman evlerine gidip sohbet ediyorsunuz. Peki kardeş kent Afyonkarahisar’da böyle bir ziyarette bulundunuz mu ?
Petermann: Tabii ki, ilerleyen zamanlarda neden bir ev ziyareti olmasın. Bizim şehirdeki Türk vatandaşların evlerini gezerken benim bir sorumluluğum var. Oradaki insanlar bir nevi benim seçmenlerim oluyor. Ona göre davranıyorum. Benim bazı anılarım var, onu anlatmak istiyorum. Son dünya kupası maçında Türkiye kazanmıştı. O zaman bizim ana arterimiz olan sokak Türkler tarafından kuşatılmış ve eğleniyorlardı ve orada müdahale etmek zorunda kaldım. Benim görevim amacı ile iki tane bayrağım var. Bazen makam aracıma Türk bayrağı takıp gezebiliyordum. Bu turnuvalar esnasında benim sevindiğim olay Türkler ve Almanların bir araya gelmesi oldu. Türkiye ile Almanya arasındaki maçı hem Alman vatandaşlarım hem de Türkler bir arada maçı izlemenin keyfini yaşadılar. Maçta hem Almanlar hem de Türkler kötü oynadı. Fakat maçı Almanlar kazanmasına rağmen hiçbir olay olmadan ayrıldılar.
Türk: Avrupa ülkelerin Türklere bakışı çok farklı, siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Petermann: Bilemiyorum… Bu bir süreçtir. Ben örneğin seçimi kazanıp makamıma oturduğum zaman Türkiye’ye hiç gitmemiştim ve Türkiye’yi tanımıyordum. Süreç içerisinde çok çabuk gelişme oldu 2000 yılında ilk defa Türkiye ile ilgili bir tur yaptım ve şehirler arasında ilk sefer o yıl Türkiye’de Afyonkarahisar’a gelmiştik. Niçin neden geldik bilmiyorum.
Türk: Sayın Petermann, 2000 yılından bu yana bir çok kez ilimize geldiniz o yıldan bu yıla kadar en olumsuz ve en beğendiğiniz nedir?
Peterman: Şimdi genel olarak söyleyecek olursam Afyonkarahisar’ın gelişmesi ok pozitif ve çok güzel görünüyor ama bu inşaatların hızlı gelişmesi beni birazcık korkutuyor. Biliyorsunuz insanlara yeniliklerden korkuyorlar.
Türk: Başkanım gördüğüm kadarı ile mutlu, uyumlu bir evliliğiniz var. Mutluluğunuz sizin ve eşinizin gözlerinden okunabiliyor bunun sırrı ne?
Petermann: Karşılıklı saygı ve tabii ki evde eşimin de sözünün geçmesi. Bir farklılık görmüyorum o da aynı benim gibi. Sizin gibi bizde de aynı.
Türk: Başkanım Sayın Çoban ile ileride ne gibi projeleriniz var?
Petermann: Bizim önümüzdeki süreçlerde bazı konuları ele alacaksak ilk önce kreşteki çocuklar, gençlerle ilgili değişimlerimizi yapmak istiyoruz. Önemli olan gençleri bir araya getirmek yani belediye başkanları gelip gitmiş o kadar önemli değil. Ben isterim gençler bir araya gelsin daha başarılı olur. Şu anda bizim koordinatörümüz Marc Berendes belediyemizde stajyer olarak çalışırken bir değişim projesinde Afyonkarahisar’a gelmişti o zaman ve burada iki haftalık stajını bitirerek görevine dönmüş şimdi Türkçe öğrenmeye çalışıyor.



YORUMLAR