phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

SAĞLIKTA ANILAR

 

 

 

 

                                       DDT

 

Biliyorum birçok okuyucumuz DDT nedir bilmiyordur. Ancak benim ve benden önceki kuşakların bildiği tanıdığı DDT çok güçlü ve zehirli bir böcek, haşere öldürücüdür. Bugünkü tabirle yine çok güçlü bir insektisittir. Toz olarak kullanılabildiği gibi su veya gazyağı ile sulandırılarak ta filit denilen aletle havaya sıkmak suretiyle de kullanılabilir. 1960 ve 70’li yıllara damgasını vuran bu güçlü zehir Türkiye'de o yıllarda intihar olaylarında en çok kullanılan maddedir. 1970 yılından sonra önce Amerika'da daha sonrada Avrupa ve Türkiye’de kullanımı yasaklandı. Şimdi diyeceksiniz ki durduk yerde nereden çıktı bu D.D.T '

de..?

 

DR. BİTİK ÇOK ÇALIŞTI

Değerli okurlarımız;

Sanıyorum 1976 yılı idi, hemen hemen 30 yıl öncesi. Afyon Zübeyde Hanım Doğum ve Bakımevi Hastanesi çok eksikleri ile birlikte açılmıştı. Hastanenin Baştabibi merhum Op. Dr. İbrahim Bitik ile birlikte elimizde makbuzla kapı kapı dolaşarak teberru topladığımız günleri bugünkü gibi hatırlıyorum. Rahmetli Biti, hastanenin eksiklerini gidermek için insan üstü çalışıyordu ve sanki bir ayağı Afyon'da, bir ayağı Ankara'da Sağlık Bakanlığı'nda idi. En yakın yardımcısı da bendim. Hastanede parmakla sayılacak kadar az hemşire, ebe, ben ve bir labaratuvar teknisyeni 8-10 civarında ise hizmetli personel vardı. 5-6 da idari personel görev yapıyordu. Ancak çalışanlar mevcut eksikliklere aldırmadan ve gece gündüz demeden büyük bir gayretle çalışıyorlardı.

 

ACELE SANCI ODASINA GİDECEKSİN

Yine böyle bir hafta başıydı ve Baştabibimiz merhum Op. Dr. İbrahim Bitik hastanenin bazı sorunlarını halletmek üzere Ankara'ya Sağlık Bakanlığı'na gitmişti. Hastanede başka doktor da yoktu.. Sanırım saat 10.00 civarlarıydı ve aşağıdaki odamda oturuyordum. Bazı bağrışlar arasında "Orhan bey yetiş" diye bir ses duydum. Sesin nereden geldiğini tespite çalışırken koşarak gelen bir hizmetli “Abi acele sancı odasına gideceksin çok acilmiş seni çağırıyorlar" dedi. Koşarak çıktım sancı odasında anormal bir hareketlilik vardı ve Hemşireler "Orhan bey şu hastaya oksijen verebilir miyiz?" diye sordular. Hasta hareketsiz yatıyordu ve dikkatimi çekti, solumuyordu. Yaklaşıp nabzına baktım yaşamıyordu. Bu arada hastanın saçları dikkatimi çekti.. Sanki saçlarına un serpilmiş gibi bembeyazdı fakat çok keskin bir DDT kokusu vardı.

 

BİTİ DDT İLE TEMİZLEMEK?

Hasta sancı odasında ölmüştü ve 25-28 yaşları arasında idi. Orada Bulunanlara “Ne oldu da bu hasta öldü, bu DDT kokusu neyin nesi?" diye sordum. Önce bir sessizlik oldu.. Kimse bir şey söylemek istemedi. Israrım üzerine olayı anlattılar: “Her zaman olduğu gibi Başhemşire yardımcısı bütün hasta koğuşlarını dolaşmış sıra Sancı odasına gelmiştir. Başhemşire yardımcısının gözüne bu hastanın başında bit gözükür.. Olacak şey değildir.. Hastanede yatan hastanın başında nasıl bit olur..? Derhal sorun çözülmelidir. Bayan hizmetlilere talimat verir.. "Aşağıda haşerelere karşı kullandığımız D.D.T olacak getirin hastanın başına serpin şu bit'ler temizlensin" der. Emir emirdir, personeller bir miktar getirip hastanın başına serpiştirirler.

 

VİCDAN MI DEDİNİZ?

Ondan sonrası malum.. Cilt yoluyla emilen D.D.T daha 25-28 yaşlarında olan bu anne adayını karnında çocuğu ile birlikte öbür dünya'ya gönderir. Olayın idari ve adli yönü nasıl halledildi bilmiyorum. Ancak ne bu emri verenler, ne de uygulayanlar ne mahkemeye gittiler ne de kimse ceza aldı. Olan karnındaki bebeği ile öbür dünya ya göçen gepegenç kadına oldu. Ayrıca bu haltı yapanların vicdan azabı çektiklerini de zannetmiyorum. Çünkü her gördüğümde çok mutlu ve rahattılar.

Bizim kadar bir rahatsızlıkları yoktu.

YORUMLAR

  • 0 Yorum