phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

KAPISIZ HASTANE Mİ OLUR?

                KAPISIZ HASTANE Mİ OLUR?

 

 

Eski Afyon Devlet Hastanesi ile ilgili en az beş defa yazım var. Konu; Hastanenin orta ve yan kapılarının sökülerek yerine plastik kapılar yapılması ile ilgiliydi. Sadece kapı yapılsa iyi! Değerli okurlarımız, o tarihi kapıların söküldüğü yetmiyormuş gibi bir de buraya yeni takılan plastik kapıların üzerine mağazalara yapılan saçtan yapılmış kepenkler takıldı. Aynı iş yeri kapatılır gibi akşam en son giden kepenkleri indirip gidiyor. Yine bütün bunlar yetmiyormuş gibi yan kapıların yanlarına duvara monte direklerle bir şeyler yapılıp üzerleri sac ile kapatılıp altına malzemeler koyulmuş. Bütün bu yapılanları saydığım bina eski Devlet Hastanesi. Korunması gereken bir kültür varlığı, adeta bir hazine. Sökülen kapılar başlı başına bir hazine. O kadar yazdım bir Allahın kulu cevap vermedi.

NAYLON KAPIYA ONAYI KURUL VERMİŞ

Neticede 15 gün kadar önce bir yazı daha yazarak konuyu yine gündeme getirdim. Bu sefer ki yazım üzerine Eskişehir Kültür Varlıklarını Koruma Müdürlüğünden  Fahri isminde bir görevli aradı ve “Orhan bey, sanıyorum Hastanenin daha önceden de kapıları yokmuş, o nedenle yapılanlara müsaade edildi” dedi. Ardından da “Biz size ayrıca yazılı cevap da vereceğiz” dedi.

Sevgili okurlarımız. Bu telefon görüşmesinden iki konuyu öğrenmiş olduk; birincisi bu harika tarihi binanın kapıları yokmuş, ikincisi ise yapılan plastik kapılara ve kepenklere bu kurul müsaade vermiş. İnanın anlamakta zorlanıyorum, ortada anlayamadığım, çözemediğim bir şeyler var. Soruyorum; Başta Turizm Bakanı olmak üzere diğer  ilgililere, insanlara, aklınıza gelen herkese: Kapısız hastane mi olur?

Dünyanın neresinde görülmüş kapısız bir hastane?

ANTİKA DEĞERİ OLAN KAPILAR KİMDE DİYE

SORACAĞIM AMA BAŞIMA İŞ AŞMAK İSTEMEM

Bu olay, bana seksenli yıllarda Afyon’da yaşanan bir olayı hatırlattı. Sevdiğim bir dostumun tarihi Bedesten Çarşısında yan yana iki dükkanı vardı. Arkadaşım daha geniş ve modern bir işyeri yaratabilmek adına  iki dükkan arasındaki duvarı kaldırıp tek işyeri haline getirdi. Vatandaşın birisi bu durumu ilgili yerlere bildirmiş. Yapılan tahkikat ve  yargılamalar sonucunda arkadaşım hatırı sayılır bir ceza aldı ve hapiste yattı. Suçu; ‘korunması gereken kültür varlığında izinsiz tadilat’ yapmaktı. O dönemde konu için başvurduğu ilgililer “müracaat etseydin bile izin veremezdik” demişler arkadaşıma.

Şimdi ise karşımıza komik bir gerekçe çıkıyor; hastanenin zaten kapıları yokmuş. Bu işi yapanlara kurul, bir de madalya verirse şaşmamak gerek. Baksanıza bu işi yapanlar kapısız hastaneye kapı takmışlar. Onlara minnettar olmamız gerekirken kalkmış ben de kapı da, kapı diye tutturmuşum! Nasıl oldu da içinde 30 yıla yakın çalıştığım hastanenin kapılarının olmadığını fark edemedim? Pes doğrusu. Yazacak çok şey var ama bir de durduk yerde suçlu duruma düşmek de var. İyisi mi bu işi fazla kurcalamamak, susmak gerek. Üstelik bir de alan da, satanda razı ise yapacak bir şey yok ki!

RÜŞTÜ OKYAR ÖDÜLE DOYMUYOR

Geçtiğimiz hafta, gazetelerde sevgili kardeşim Rüştü Okyar ile ilgili birçok haber ve bu haberlerinde başlıkları vardı. Ancak bunlardan bir tanesi vardı ki çok anlamlı ve tüm Afyonlu hemşerilerimizin gururlarını okşayacak şekilde idi: “Hemşerimiz Rüştü Okyar ödüle doymuyor .” Devamında da tüm gazetelerde aşağıdaki haber benzer şekilde yayınlanmıştı ;

“Bu yıl 1’incisi düzenlenen İstanbul Büyük Çekmece Belediyesi Altınköprü Türk Sanat Müziği yarışmasında güftesini hemşerimiz Rüştü Okyar’ın yazdığı, bestesini ise Hasan Cemil Şensever’in yaptığı ‘Aşk Kasım’da başkadır’ isimli muhayyerkürdi makamındaki eser sanatçı Semiha Can tarafından seslendirildi, 1’incilik ödülüne layık görüldü. Yine sözlerini Rüştü Okyar’ın yazdığı, Macit Güneş tarafından bestelenen ‘Deli Rüzgar’  isimli Hicaz eser ise ‘Mansiyon’ ile ödüllendirildi. 30 Eylül 2017 günü İstanbul Büyük Çekmece Atatürk merkezinde yapılan yarışmalarda Jüri’nin yaptığı oylama sonucu  bir güftesi birincilik, bir güftesi mansiyon alan Rüştü Okyar’a ödülleri ses sanatçısı ve bestekar Zekai Tunca, pop sanatçısı Suat Suna ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün tarafından verildi.”

ŞEHRİMİZİ EN İYİ ŞEKİLDE TEMSİL EDEN

OKYAR’I BAŞKAN ÇOBAN DA ÖDÜLLENDİRMELİ

Haberleri okuduğumda nasıl mutlu olduğumu ve gurur duyduğumu anlatamam. Rüştü, çok yakından tanıdığım bir gönül adamı ve Afyon sevdalısıdır. Aldığı bu ödül ne ilktir ne de sonuncusu olacaktır. Bugüne kadar defalarca benzeri ödülleri almış olan Rüştü Okyar bundan sonra da ödüller alacak başlıktaki gibi ödüle doymayacaktır.

Rüştünün aldığı bu son ödül nedeniyle mutlu olduğumu, gurur duyduğumu ifade etmiştim. Aslında bu duygularım bireyselliği ifade etmiyor, duygularım Afyon’umuzun insanları adınadır. Önemli sanatçıların bulunduğu bir yarışmada birinci olmak, tüm Afyon adına gurur vericidir. Bana göre şehrimizi en iyi şekilde temsil eden Rüştü Okyar’ın Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Çoban tarafından da ödüllendirilmesi gerekir diye düşünüyorum. Teşekkürler sevgili dostum, arkadaşım Rüştü Okyar. Benzer başarılarının artarak devam edeceğini düşünüyorum. İyi ki varsın.

TÜTÜNCÜLER İSYANDAYMIŞ !

Son günlerde, TV kanallarını bir haber sürekli meşgul eder oldu. Neymiş efendim, tütüncüler tütünlerini kendileri kıyıp parçalayıp satmalılarmış! Devlet buna müsaade etmeliymiş, şimdiki izinsiz tütün satanlara öngörülen cezalar kaldırılmalıymış. Yok yahu! Başka bir isteğiniz var mı? Köşemde kaç kez yazdığımı hatırlamıyorum, Afyon’da yerden mantar biter gibi türeyen ve 12-14 yaşlarındaki öğrencilere tane ile sarılmış, hazırlanmış sigara satan tütüncülerin bir nizam, intizam ve disiplin altına alınmalarını önermiştim. Ancak bir gelişme olmadı. Daha düne kadar şehir merkezinde açık, ham ve işlenmemiş tütün, hazır sarılmış içime hazır sigara satan tütüncülerin sayıları daha çok arttı ve şehrin kenar semtlerine kadar yayıldılar. Tütün ve mamulleri ile ilgili kanun 18 yaş altındaki gençlere tekel mamullerinin satışını yasaklarken, bu açıkta tütün ve işlenmemiş tütün ile sigara satanlara müsaade edilmesi ise sorgulanması gereken bir durumdur. Bugün ortaokul öğrencileri bile bu tütüncülerden adet ile sigara alıp tüketmektedirler. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de şimdi Adıyamanlı tütün üreticileri “Devletimiz bize müsaade etsin. Bizler kendi tütünümüzü kendimiz işleyelim ve satalım” diyorlar. Zaten satıyorsunuz ya… Daha ne istiyorsunuz? Yetmiyor mu zehirlediğiniz gençler?

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum