phishing
BİR CORONA ÖYKÜSÜ
İSMAİL AKAR

İSMAİL AKAR

GÜNDEM

BİR CORONA ÖYKÜSÜ

12 Mayıs 2020 - 14:23


 
Adına Covid-19,Corona ne dersek diyelim dünyayı alt üst eden bir virüs insan yaşamını ülke ekonomisini ve sonrası yaşanacak olayları direk etkisi altına aldı.
Bu süreci nereye kadar gideceği konusunda farklı yorumlar var.Aşı ulunması zor ve uzak bir ihtimal.Alınacak tedbirler ile yayılmasını önlemek adına insanoğlu muazzam bir fedakarlık yapıyor.Sokağa çıkmıyor.Maske takıyor hijyen kuralarına riayet ediyor.Tabii ki bir iki istisda çıkıyor bunları da yok saymak lazım.Genelde herkes dikkatli ve özenli.
Bu aralar Hemşireler Haftası vesilesi ile alanda kahramanca çalışan ve mücadele eden sağlık çalışanlarını bir kez daha kutlamak lazım.
Çin den çıkan cin
Hep Aladdin’in lambasından cin çıkacak değil ya.Bu sefer cin Çin den çıktı.Çıktı ama çıkmaz olsaydı keşke…6 ay öncesine bakalım..
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Dünya Sağlık Örgütü’ne 31 Aralık 2019’da ‘Yeni tip bir korona virüsü tespit edildiği’ bilgisini geçmesiyle birlikte, korona virüsü kavramı hayatımıza girdi ve sadece bizim değil dünyadaki bütün insanların hayatını altüst etti.
Çin dünyanın dört bir köşesi ile ticaret yapıyor.Rakamları verdiğimizde bu potansiyeli daha net anlayacağız.
2019 verilerine göre yılda yaklaşık 150 milyon Çinli dünyanın başka ülkelerine giderken, başka ülkelerden 150 milyon insan da Çin’e gidiyor
Çin’in bilgileri gizlemesi, Dünya sağlık Örgütü’nün Çin’den gelen verileri olduğu gibi doğru kabul etmesi, diğer ülkelerin uçuşları durdurmakta geç kalması, başta İtalya, İspanya, ABD ve İngiltere olmak üzere çeşitli ülkelerin korona virüsünü önemsemeyen hatta küçümseyen açıklamaları, korona virüsünü tüm dünyayı kasıp kavuran bir pandemiye dönüştürdü
Dünya ekonomisi daralma trendine girecek
Dünyada hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağı, eski normale bir daha dönülemeyeceği, ekonominin daralacağı, totaliter rejimlerin güçleneceği yapılan analizler arasında.
Meselenin aslında iki temel kaynağı var.
Birincisi vahşi kapitalizmin açgözlülüğü, diğeri ise dünyadaki yer altı ve yer üstü kaynaklarının mevcut üretim-tüketim biçimiyle dünya nüfusuna artık yetmemesi.
Dünya kapitalistlerinin aklına haliyle açgözlülükten vazgeçmek ya da kâr odaklı üretim-tüketim ilişkisini değiştirmek gelmiyor:
Bunun yerine akıllarının bir yanında dünya nüfusunu mevcudun dörtte birine seyreltme planları var. O yüzden bilim insanlarının ve kuruluşlarının tersine açıklamalarına rağmen her virüste, ‘‘Laboratuvarda mı üretildi’’ tartışması başlıyor.
Diğer yanda ise dünyanın ezilenleriyle aralarına duvar örme planları var.
Bir yanda 1 milyar nüfusuyla Kuzey Amerika ve Avrupa, diğer yanda 7 milyar nüfusuyla dünya insanlarının kalanı.
Türkiye krizi nasıl karşılıyor ?
Türkiye ekonomik olarak dünya kapitalizmine tam entegre bir ülke.
İhracatı da ithalatı da 200 milyar dolar civarında.
Korona dan en çok etkilenen ülkeler, aynı zamanda Türkiye’nin ticaret hacminin en
yoğun olduğu ülkeler.
Bu ülkelerdeki her türlü durağanlıktan ve krizden Türkiye doğrudan etkileniyor.
Ancak farkımız şu: Korona virüsünden en çok etkilenen ABD, İngiltere, Çin, Almanya, Fransa gibi ülkelerin ekonomileri Türkiye’ye göre hem daha güçlü hem çok daha büyük.
Dolayısıyla ekonomik olarak aynı şekilde etkilenmeyeceğiz, biz daha kötü etkileneceğiz. Örneğin ABD Merkez Bankası’nın para basmasıyla Türkiye Merkez Bankası’nın para basması, ülke ekonomilerini aynı şekilde etkilemiyor. Ve nihayetinde Türk Lirası’nın alım gücü her geçen gün değer kaybediyor.
İşsiz Sayısı 10 milyon olabilir
Türkiye korona virüsüne ekonominin dipte ve çok kötü yönetildiği bir dönemde yakalandı.
Ülkemizde başta turizm ve organizasyon sektörü, yeme içme sektörü, kültür ve sanat etkinlikleri büyük bir sekteye uğradı. Daha adını sayamadığım birçok sektör krizden ağır etkilendi. Korona ile beraber ücretsiz izne çıkarılan insanların, salgından sonra işlerine dönüp dönemeyeceği belli değil. Zaten zor ayakta duran küçük işletmelerin açılıp açılmayacağı belli değil. 10 milyona yakın işsize hazır olalım.
10 milyon işsiz insanın olduğu ve insanların evine ekmek götüremediği bir ortamda, yoksul halk kitleleriyle Türkiye’deki göçmen kitleler de karşı karşıya gelecektir.
3,5 milyon Suriyeli, 500 bin Afgan, 1 milyon Türki Cumhuriyetlerden olmak üzere toplam 5 milyon göçmen önce çalışma hayatının, sonra ülkenin dışına itilmeye çalışılacaktır.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak
Önümüzdeki süreç herkesin temizliğe ve hijyene daha çok dikkat edeceği bir dönem olacak. Sosyal mesafe ve mekânsal insan yoğunluğu artık her AVM’de, kafede ve restoranda uygulanacak. 65 yaş üstünü ve kronik hastalığı olanları hep daha korunaklı tutacağız. Kişisel koruyucu ve dezenfekte edici ürünleri hep yanımızda, evimizde bulunduracağız ve bunları kendi imkanlarımızla yapmak zorunda kalacağız.
Hepimiz artık lükslerimizden vazgeçmekle, hayatlarımızı küçültmekle yüz yüzeyiz. Artık bir evde yalnız yaşamak ciddi bir lükse dönüşebilir, altından kalkamayabiliriz. Serbest meslek erbabı bir avukatın, müşavirin, danışmanın, terapistin vb. işleri yapanların tek başına bir ofis kullanması ciddi bir lükse dönüşebilir. Şayet ülke birikimlerinin halkın geneline değil de bir avuç büyük sermaye çevresine dağıtılmasını engelleyemezsek, ev birleştirmelere, ofis birleştirmelere, hayatlarımızı bölüşmeye hazır olmamız lazım. Bu durum tercihten öte bir mecburiyet gibi duruyor…
Artık elimizden geldiğince az tüketmeli ve dayanışma ekonomisine geçmeliyiz. Sürekli olarak “yenisini satın almak” yerine, elimizdekiyle daha uzun süre yetinmeye, ihtiyaçlarımızı dayanışma grupları içerisinde çözmeye gayret etmeliyiz.
İhtiyacımız olmayanı, ya da değiştirmek zorunda kaldığımız bir şeyi atmak yerine dayanışma gruplarında paylaşma alışkanlığını geliştirmeliyiz.
Yerellerdeki dayanışma ağlarının parçası, doğal taşıyıcısı olmak zorundayız.
Örgütü olmayan toplumun örgütlü birlik dayanışma içinde yaşamaya devam etmesi lazım.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum