phishing

Şenel : Hükümet Kendi Performansına Baksın

Şenel : Hükümet Kendi Performansına Baksın

Şenel : Hükümet Kendi Performansına Baksın
05 Nisan 2018 - 23:24 - Güncelleme: 06 Nisan 2018 - 01:12

Saadet Partisi İl Başkanı Adnan Şenel haftalık basın toplantısında Afyonkarahisar’da görev yapan basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Şenel basın toplantısında şu görüşlere yer verdi;

Afyonkarahisar Dinar İlçesi Okçular Köyünden Uzman Jandarma Kademeli Çavuş Oğuz İnan, Karabük’te şehit oldu. Şehit olan bütün evlatlarımıza Allah’tan rahmet , acılı ailelere sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

EMİNİYET TEŞKİLATININ SENE-İ DEVRİYESİ KUTLU OLSUN

Emniyet teşkilatının 173’üncü kuruluş yıldönümü kutluyoruz. Çok zor şartlar altında, büyük fedakârlıklarla bu görevi yerine getirmeye çalışan polislerimizi yürekten tebrik ediyorum. Çalışmalarında başarılar diliyorum. Bu vesileyle görevi başında şehit düşen polislerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun

Adalet ve emniyet gibi bir ülkenin huzur ve güvenliğini önemli iki unsurunun bugün birçok sıkıntı ile boğuşmaktadır. Ek görevler sürelerinin bile dâhil edilmediği halde 240 saati aşan çalışma süreleri düzenlenmelidir. Gece gündüz, bayram-seyran demeden çalışan polislerimizin 160 saati aşan her çalışması hak ve hukuk çerçevesinde ücretlendirilmeli, fazla mesai sorunu ortadan kaldırılmalıdır. Canlarını ortaya koyan polislerin emeklilik sonrası maaşlarının yarıya düşmesi ve katsayı başta olmak üzere özlük hakları ile ilgili sorunlar düzeltilmelidir. Bunların dışında birde polisler, haksız muamelelere maruz kalıyor. Görevini yapan polislere, ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’, ‘Sen beni nasıl durduruyorsun gibi tehdit ve baskılara maruz kalıyorlar ki bu tür örnekler son dönemde çok sık yaşanmaya başladı. Böyle bir durumda yöneticilere düşen görev polisi ezme, psikolojilerini bozmak değil, bu sorunları ortadan kaldırmaktır. Böyle olması gerekirken peki sonuç ne? Maalesef her 10 günde 1 polis intihara teşebbüs etmektedir.

 

ÖĞRETMEN PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ

Hükümetin getirdiği ‘öğretmen performans değerlendirme’ uygulaması 12 ilde pilot olarak başladı ve tüm ülkeye yayılması planlanıyor.Bu uygulamanın hiçbir mantıklı ve tutarlı yanı yoktur.Uygulamaya göre; öğretmen nasıl öğrenciye not veriyorsa, öğrenci de öğretmene öyle not verecekmiş. Öncelikle böyle bir uygulama öğretmenin öğrenci üzerindeki saygınlığını ortadan kaldırır. Ayrıca bu uygulama hangi sistemle nasıl değerlendirilecek? Buda bir merak konusu. Gerçi onlar alışmışlar her şeyi elektronik ortama havale etmeye ve bunu da öyle yapabilirler. Ancak buradan uyarıyoruz! Siz bir öğretmenin vasfını dijital ortamda değerlendirmeye kalkarsanız bu bir kaosa neden olur. Çünkü öğrenciler böyle bir karar verirken öğretmenin performansına değil, kendi isteklerine uyup uymadığına bakar. Biraz otoriter olan, ciddi olan, öğrenciye bir şeyler verebilmek için yeri geldiğinde disiplin sağlamaya çalışan bir öğretmen, öğrenciler tarafından genelde pek sevilmez. Kendilerini rahat bırakan, yüksek not veren bir öğretmeni severler. Böyle bir durumda sağlıklı verilere kavuşmayı düşünmek mantıksızlıktır.

HÜKÜMET KENDİ PERFORMANSINA BAKSIN

Eğitimde ki performans öğretmenin değil, hükümetin sınıfta kaldığını gösteriyor. Bunun kanıtı ise 15 yılda değiştirilen 6 bakan ile 16 defa değiştirilen eğitim sistemidir. Yanlış politikalar eğitimi de, sistemi de çökertti. Bu yanlış yüksek öğretim politikaları yüzünden 442 bin öğretmen atanamadığı için açıkta ve araştırmalara göre bu sayı 2023 yılında 1 milyonu geçecek. Planın, düzenin, sistemin, öngörünün olmadığı yerde böyle sorunlar bitmez aksine büyür.

PLANLAMADA VAY HALİMİZE.

Elimizde AK Parti iktidarının, 2013 yılında hazırlayıp TBMM’ye sunduğu10’uncu 5 yıllık kalkınma planı var. Bu planda; 2018 yılında Dolar’ın 1.97 lira olacağı öngörülmüş. Peki, şu an dolar kaç lira? 4 lira! Fazla söze gerek yok. Eğer iktidarın bütün öngörüleri dolardaki gibiyse vay halimize. Allah hepimizin yardımcısı olsun.

 

ŞEKERDE SORU İŞARETLERİ ARTIYOR

Şeker fabrikalarının satışına yönelik teklif sürelerinin aceleye getirilmesi akıllara birçok soru işaretini getiriyor. Bor şeker fabrikası, Çorum Şeker Fabrikası, Yozgat Şeker Fabrikası ve Kırşehir Şeker Fabrikası için teklif verme süresi 3 Nisan itibariyle doldu. Erzurum, Erzincan, Kastamonu, Turhal ve Ilgın şeker fabrikaları için son teklif verme süresi ise bu ayın 11’inde sona eriyor. Afyon, Burdur, Muş, Elbistan ve Alpullu şeker fabrikaları için son tarihte 18 Nisan. Bu tarihleri niye hatırlatıyorum; Ortada çok ciddi bir tuhaflık var da ondan. Hatırlanacağı gibi 14 şeker fabrikasının satışına ilişkin duyuru 21 Şubat 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. İhale şartnamelerinin taliplilere veriliş tarihi ise 26 Şubat idi. Yani, ilk dört fabrikayı baz alırsak, teklif vermek için tanınan süre sadece 35 gün. 35 günde sıradan bir mahalle bakkalını bile satamazsınız. Peki, siz Türkiye’nin can damarı 14 tane devasa  fabrikayı nasıl satacaksınız! İstekliler bu fabrikaları sadece gezmeye kalksa bu süre yetmez. O zaman insanın aklına bin bir türlü şüphe geliyor. Acaba bu fabrikaların alıcıları şimdiden belli mi? İhaleler formaliteden mi yapılacak? Bütün bu sorular haklı olarak bizi de, milletimizi de endişelendiriyor.

SANATÇILARIMIZ AYNI HASSASİYETİ ŞEKER FABRİKALARI İÇİNDE GÖSTERİRLER.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daveti üzerine Hatay sınır karakoluna giden bazı sanatçılara sesleniyoruz. İnşallah bu güzide sanatçılarımız aynı hassasiyeti şeker fabrikaları içinde gösterirler. İşçilerimizle beraber emek türküleri söylerler. Biz kendilerini davet ediyoruz. Sanatçılarımızı, işçimizin, emekçimizin, üreticimizin yanında da görmek istiyoruz. Hatay ziyaretleri askerimize nasıl moral olduysa, Afyon şeker fabrikası ziyareti de emekçilerimiz için moral kaynağı olacaktır. Hem böylece, “Türkiye’nin sanatçısı” olduklarını gösterme imkânı bulmuş olurlar.

İSRAİL, İNSANLIK İÇİN BİR TEHDİTTİR

İnsan kasaplığını her geçen gün sürdüren işgalci İsrail'in 30 Mart 1976 tarihinde binlerce dönüm Filistin arazisine el koyması, Filistinliler tarafından her yıl Toprak Günü olarak anılmaktadır. Bu sebeple Filistinli kardeşlerimizin başlattığı “Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü’’ Siyonist İsrail’in silahlı saldırılarıyla katliama dönüşmüştür.

FİLİSTİN'E, DİRENİŞE VE ŞEHİTLERE SELAM OLSUN.

Siyonist İsrail tarafından 15 Filistinli kardeşimiz şehit edildi. 1400'den fazla ise yaralımız vardır. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki İsrail, sözden değil güçten anlar. Bizler Filistin Davasına gönül vermiş her bir birey olarak, bu davanın her zaman ve zeminde sözcüsü, gönüllüsü olmalıyız. Filistin’in bizler için mevsimlik bir sevda değil ömürlük bir mücadele olduğunun farkına varmalıyız. Biz biliyoruz ki Kudüs İslam’ındır! Biz biliyoruz ki Filistin toprakları Filistinlilerindir! Dün olduğu gibi bugünde İsrail işgali son bulana, Filistin özgürlüğüne kavuşuncaya dek susmayacağız, durmayacağız, yorulmayacağız. İsrail sadece Ortadoğu için değil, bütün bir dünya ve insanlık için tehdittir.

İSLAM ÜLKELERİNİN BİRLİĞİ İSRAİL’İ DURDURUR

İslam ülkelerinin içine düştüğü kaos ve istikrarsızlık, İsrail’i daha da pervasızlaştırdığa ve Filistin’de yaşanan zulmün ve dramın devam etmesinde önemli bir sebepdir. Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam alemine çağrıda bulunuyorum .Kendi iç çekişmelerimizle  boğuşmaktan İsrail’in ve emperyalizmin entrikalarına karşı politika üretemedik. Cılız açıklamalarla, kınamalarla yetiniliyor. Hükümetinin açıklamaları milletin hoşuna gidiyor ancak yaşanan zulmün son bulmasına çare olmuyor. Ne yazık ki hükümet İsrail’i dili ile kınarken, fiiliyatta en büyük desteği verdi. Lafla peynir gemisi yürümez. Herkes bilmeli ki, İsrail, laftan değil ancak güçten anlar. Hamasi söylemler ile değil sonuç getirecek yaptırımlar uygulanmalıdır. Buda ancak İslam aleminde yaşanacak sağlam bir birliktelik sonucu ortaya konacak politikalar ile olur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum