Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayına girmek üzereyiz.
Ramazan oruçları, kadir gecesi, arife, bayram derken oldu, bitti. Geçti gitti.
Ne o rahatsız mı oldunuz?
Ne bekliyordunuz ki… Çoğunlukla cumadan cumaya namaza giden, devletini soyan, hırsızlık yapan, cinayetler işleyen, toplumunun bir kesimini yok etmeye çalışan, birlik, bütünlük yerine ayrıştırmacılığı seçen Müslüman toplumları için ne bekliyordunuz?
Doğru dürüst, Avrupa ekonomik topluluğu gibi bir ekonomik iş birliği toplumumuz bile yok.
Her ülke ayrı bir terane …
Hangi Müslümanlıktan bahsedeceğimize cesaretiniz varsa karar verelim.
Suni Müslümanlık mı, gerçek Müslümanlık mı?
***
Müslüman ülkelerinin genel durumuna bakacak olur isek, Suriye’de iç savaş devam ediyor. Mısır’da iç karışıklık hala düzelmedi. Ülkemizde dünyada eşi benzeri olmayan bir terör. Irak kuzeyinde olup, askerimizi, polisimizi şehit eden ve iki ülke sınırlarını elini kolunu sallaya sallaya girip-çıkan teröristler Bu mu Müslümanlık? Bu senaryoyu yazan ve Müslümanlara oynatan Hıristiyanlar ise bizi güle oynaya izliyorlar. Tıpkı bizim evlerimizde oturup Onların filmlerini/dizilerini televizyondan izlediğimiz gibi… Ama müslüman oyuncular gerçek, aradaki fark bu rol gereği ölmüyorlar. Gerçekten ölüyorlar, birbirlerini öldürüyorlar. Memleketleri top gülleleri ile gerçekten yıkılıyor. Bu işte rol adlıları için para kazanmıyorlar. Tam tersine silah üretip pazarlayan batı alemi, hıristiyan alemi para kazanıyor. Müslümanların eline tutuşturmuşlar silahları bombaları hadi birbirinizi öldürün de biz de sizi seyredelim. Konu bu. Senaryo tamam, oyuncular tamam, izleyenler tamam ve savaş filmi başlasın.
Bu oyun sona ersin film bitsin artık yeter!
***
Müslüman alemlerinin topyekun gerçek Müslümanlığa dört elle sarılması lazım. Din, siyaset için ciddi bir malzemedir. Toplum derhal siyasetçilerin ve olayların figüranı olmaktan çıkmalıdır. Müslüman ülkeleri için model ülke olan Melezya’da ki gibi hem bu dünya için hem de ahret için çalışmalıdır. Akaryakıt geliri olmasa birçok Müslüman ülkesinin hali harap. Cehalet ve dünya ile entegrasyon neredeyse yok düzeyinde. Bilimsel çalışma yok, fikir zenginliği yok; halk git gide cahilleşiyor. Hatta cehalette o kadar ileri gittik ki cahilliği eğitim seviyesi ile ölçmeye başladık.
***
Benim hep ifade ettiğim bir kavram var. Üniversite mezunu olan bile cahil olabilir. Aldığı üniversite diploması sadece bitirdiği bölümün bir başarı belgesini ifade eder. Başka bir şey değil. İlkokul mezunu olan da aydın bir kimsede olabilir. Diplomayı yok sayamam ama kafası çalışmıyorsa, ülkesi için bir şey yapmıyorsa sadece nüfus teşkil ediyordur. Hepsi bu…. Bu konuda fazla söze gerek yok.
Daha çok sevap kazandığımıza inandığımız şu günlerde al abdestini kıl namazını doğruluk, kıblemizdir. Dini siyasete alet edenlere uyma. Dünyaya bak , Müslüman ülkelerinin haline bak, bir de bize bak.
Gerçekleri gör, ulusumuz için öncelikle ekonomik anlamda var gücümüzle çalışmamız gerçeğini gör.
***
Dünyada Hıristiyanın Hıristiyanla savaştığı bir ülke yok.
Hıristiyanlar ekonomik anlamda kendilerini geliştirirken dünyayı sömürürken biz başörtüsü ile uğraşıyoruz. Başörtüsü elbette gerekli; ama bugün gelinen noktada Müslümanlar erkeği ile kadını ile beyinlerini örttüler. Sıkıntı bu. Oyuna gelme, ülken için ne yapıyorsan, üretiyorsan hızlı adımlar ile üret, aydınlığa koş. İbadet etmek Recep, Şaban, Ramazan ayından, Cuma Namazından ibarette değildir. Müslümanlığın lider ülkesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti olacaksa bu Laik bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti sayesinde olacaktır. Müslüman yaşadığı her zaman ibadet ile ve ülkesi için çalışmakla mükelleftir. Peygamberimiz boş duran adama selam vermemiş. Aynı adamı elinde bir çubuk ile toprağı karıştırırken gördüğünde selam vermiştir.
Müslümanlık akıl, çalışmak, ibadet ve doğruluk dinidir. Son ve gerçek dindir.
Kendin için ibadet et, Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz için çalış.
Bu duygu ve temenniler ile Ramazan-ı Şerifiniz kutlu olsun.
YORUMLAR