Türkiye'nin ihtiyacı, hukuk ve demokrasidir

Türkiye'nin ihtiyacı, hukuk ve demokrasidir

Türkiye'nin ihtiyacı, hukuk ve demokrasidir
06 Nisan 2017 - 21:48 - Güncelleme: 06 Nisan 2017 - 22:51

Türkiye'nin ihtiyacı,

hukuk ve demokrasidir

 

 

DP Lideri Uysal: Bugün Türkiye'nin ihtiyacı, daha çok hukuk ve daha çok demokrasidir

 

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, referandum çalışmaları kapsamında gittiği Sinop'ta, 16 Nisan Referandumunda 'hayır' oyu kullanacaklarını belirterek, Türkiye'nin daha çok demokrasi ve hukuka ihtiyacı olduğunu söyledi.

Düzenlediği basın toplantısında, “Bugün Türkiye'nin ihtiyacı, daha çok hukuk ve daha çok demokrasidir” diyen Gültekin Uysal şunları kaydetti:

“Türkiye bir referandum zemininde ve dalga dalga, zihinlerin bulandırılmaya çalışılan bir noktada. Demokrat Parti olarak geçmişimizin ortaya koyduğu irade ve ruhla, büyük ve tarihi bir vazife yapmak adına il il, hem teşkilatlarımızla ve vatandaşlarımızla buluşuyoruz. Kendi durduğumuz noktada, ölçülerimizle, prensiplerimizle bugün Türkiye'nin yaşadığı anayasa değişikliği sürecini paylaşma gayret ediyoruz.

 

BÖLÜNME UYARISI

Bugün Türkiye'nin ihtiyacı, daha çok hukuk ve daha çok demokrasidir. Bu ihtiyaç ortadayken, tarihimizde yaşamadığımız meydan okumalarla karşı karşıyayken, terör örgütleriyle komşu olur hale gelmiş, Güney hattında bir tarafta Rusya, diğer tarafta Birleşik Devletler, Barzani'nin, PKK'nın ve uzantısı PYD'nin öncülüğünde bölgeye yeni bir şekil verilirken, Türkiye'nin elbette, kendi siyasetine, kendi anayasal çerçevesine bambaşka bir derinlik katma mecburiyeti var.

Bunun üzerine 15 Temmuz gibi tarihimizde kara günler, kara aylar olarak ifade ettiğimiz darbeler yaşamış bir geleneğin içerisinden gelerek ifade ediyoruz ki; bugün iktidarı ve muhalefeti ile son 15 yıllık siyasetimizde derinleşen kutuplaşma iklimi, ilk defa iktidarıyla, muhalefetiyle ortak bir paydada buluşabilme imkanı bulmuşken, yeniden bu kutuplaşmanın daha da derinleşeceği Anayasa değişikliği teklifiyle, Türkiye'de bölünmeyi daha da derinleştirdikleri bir teşebbüsle karşı karşıyayız.

 

PARLAMENTER DEMOKRASİNİN DE ZAAFLARI VAR

İşte, 16 Nisan, Türkiye'nin bu manada ikliminin değişmesi için önemli bir maniveladır. Ya Türkiye üst üste siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak lig düşecek, ya da kaldığı yerden tarihi yürüyüşüne devam edecek. Kendi insanlarının, doğduğu topraklarda geleceğini arayabilen insanlar olarak, sadece üreten bir Türkiye değil, aynı zamanda yurt dışında refah transfer eden bir ülke olarak yeniden kodlanacağı bir tarihi zaman dilimi var önümüzde.

Bugün Türkiye gerçek gündemini konuşamaz haldedir. Bu; bugün geçerli parlamenter demokratik modelimizin zaaflarını da yok saydığımız manasına gelmesin. İfade ettiğim gibi Türkiye'nin daha fazla demokrasi arayışı olduğu noktada, demokrasi açığınızı tek adam rejimiyle kapatamazsınız. Demokrasi açığınızı; evrensel değerler, demokrasinin evrenselleşmiş tarihi tecrübesiyle beraber, bu toplumun demokratik ve hukuki kanallara meselelerini aktarabileceği mekanizmaları daha da işler hale getirerek kapatabilirsiniz.

 

HERKES HUKUKTAN EMİN OLMALI

Türkiye'nin milli güvenlik şemsiyesi demokrasi ve adalettir. Parti olarak iddiamız; herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye'yi ortaya çıkarabilmektir. Bu ülkenin geçmişini yok sayanların 'yeni Türkiye' diyerek adeta Türkiye'nin kuruluşunu 3 Kasım 2002'de başlatanların, ülkeyi getirdiği yer ortadadır. Bugün terör örgütleriyle komşu bir ülkesiniz. Çözüm Süreci adı altında PKK'nın manyetik alanı içerisine milyonlarca insanı kaptırdınız. Diyarbakır'da Türk milleti lafını bile ağzınıza alamaz haldesiniz. Açık yüreklilikle söylüyorum, burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir ve bu millet de Türk Milleti’dir. Türk Milleti diyemeyenlerin bu ülkeyi yönetme hakkı yoktur.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, daha düne kadar verin Bilal'i alın iktidarı diyendi. Bugün bunlar unutulmuş Türkiye’nin bir beka sorunu olduğunu ifade eder hale gelmişledir. Türkiye’nin bir beka sorunu vardır - yoktur bunu bir kenara koyalım. Ama iktidar sahiplerinin ve Sayın Bahçeli’nin koltuklarının bekası sorunu olduğu ortadadır.

 

‘BAL BAL DEMEKLE AĞIZ TATLANMAZ’

 Güzel bir Anadolu tabiri vardır; 'Bal bal demekle ağız tatlanmaz' denir, yerli ve milli demekle de bu sistemin yerli ve milli olduğu anlamına gelmediğini görüyoruz. Literatürde mukayese edebileceğimiz, öngörüde bulunabileceğimiz, temel referanslarıyla beraber demokrasi anlayışı içerisinde çok sağlıklı kuvvetlerin kati ayrılığını esas alan başkanlık modelleri de meşrudur, parlamenter demokratik modeller de meşrudur. Ama bugün Türkiye’ye dayatılan bir başkanlık modeli değildir. Menderes de,  Demirel de,  Özal da başkanlık istedi gibi bir yalan propagandayla insanlarımızın zihinleri bulansın istiyorlar. Evet, onlar başkanlık istedi, tek adam rejimi istemediler.

Anayasa değişikliğiyle "Türkiye'de cumhurbaşkanına sorumluluk getiriyoruz" diyerek ömür boyu dokunulmazlık zırhı getirilmek isteniyor. Atatürk'ü koruma kanunlarına itiraz etmiş olanların, tek adamı koruma kanunları çıkartır hale geldiklerini görüyoruz. Bu anayasa değişiklik teklifinin bir adı da Recep Tayyip Erdoğan'ı koruma kanunudur.”●POLAT YILMAZ

Bu haber 835 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum