Tarlada yok fiyatına satılan ürünler marketlerde 5-6 katına satılıyor
TZOB Genel Başkanı Bayraktar: Bin bir emekle üretilen ürünler, tarlada yok fiyatına satılırken, marketlerde 5-6 kata varan fiyat farkıyla tüketicilerimize ulaşmaktadır. Üreticiden tüketiciye artan fiyattan üreticilerimiz yaralanamadığı gibi tüketicilerimiz de bu ürünleri pahalıya tüketmek zorunda kalmaktadır
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Birlik Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, gıda ve gıda fiyatlarının son yıllarda dünyanın en öncelikli gündem maddelerinden birini, hatta çoğu zaman ilkini oluşturduğunu belirtti. Konunun ülke açısından da taşıdığı önemi dikkate alarak Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her ay tarladan markete kadar oluşan gıda fiyatlarını mercek altına aldıklarını ve kamuoyunun bilgisine sunduklarını vurgulayan Bayraktar, bunda amaçlarının hem üreticinin emeğini korumak hem de haksız kazançların önüne geçerek tüketicilerin makul fiyatlarla gıdaya ulaşmasını sağlamak olduğunu kaydetti.
YAŞANAN FİYAT FARKININ MAKUL SEVİYELERE ÇEKİLMESİ LAZIM
Üretmekten başka çıkış yolu olmayan üreticilerin, tam bir üstü açık fabrika olan tarlalarında, bahçelerinde kar kış demeden üretime devam ettiğine dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:
“Bin bir emekle üretilen ürünler, tarlada yok fiyatına satılırken, marketlerde 5-6 kata varan fiyat farkıyla tüketicilerimize ulaşmaktadır. Üreticiden tüketiciye artan fiyattan üreticilerimiz yaralanamadığı gibi tüketicilerimiz de bu ürünleri pahalıya tüketmek zorunda kalmaktadır. 2007 yılından bu yana yaptığımız açıklamalarla yaşanan fiyat farkının makul seviyelere çekilmesi üzerinde hassasiyetle durduk. Konuyu ülke gündemine taşıdık.
Yaptığımız açıklamalar hükümetimiz nezdinde de yankı buldu. 2014 yılı Aralık ayında Başbakanlık genelgesi ile Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi kuruldu.
ALIM VE SATIM İŞLEMLERİNDE KDV VE STOPAJ MUAFİYETİ SAĞLANMALI
Yıllardır vurguladığımız tarladan markete fiyat farklarının üreticilerimiz ve tüketicilerimiz açısından taşıdığı öneme binaen ana gündem konusu haline gelmesi ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından da sahiplenilmesi, tedbir alınmasını istemesi bizim açımızdan önemli gelişmedir.
Bu konu, en son Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci tarafından da dile getirildi. Bütün bunlar, çözüm için bizi umutlandırmıştır. Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci’nin, üretici örgütlerine alım ve satım işlemlerinde KDV ve stopaj muafiyeti sağlayacaklarını, tasnifleme ve ambalajlama üniteleri ve nakil vasıtaları yatırımlarını teşvik edeceklerini ifade etmesi sevindirici bir gelişmedir. Sayın Bakanın, zincirin en zayıf halkasının üreticilerimiz ve üretici örgütlerimiz olduğunu vurgulaması, üreticilerimizin ürettiği ürünün fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmadığını belirtmesi, fırsatçılığa dikkat çekmesi bizim görüşlerimizle birebir uyuşmaktadır.
‘ÜRETİCİ ÖRGÜTLERİ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE ÇOK GÜÇLÜ’
Bilindiği gibi üretici örgütleri gelişmiş ülkelerde çok güçlüdür. Tarladan markete bütün aşamalarda ağırlıklarını hissettirirler. Üretim planlaması yaparlar, pazarlamayı gerçekleştirirler, üreticiye ucuz girdi temin ederler, ürüne katma değer kazandırırlar, piyasaya düzenli ürün arzı sağlarlar, fiyatta ve üretici gelirlerinde istikrarı temin ederler. Üretici örgütlerinin pazar payı ülkemizde binde 4 iken, Avrupa Birliği genelinde bu oran yüzde 47’ye ulaşmaktadır.
Ülkemizde 482 adet üretici örgütü belgesi verilmiş olan kooperatif ve birliklerden sadece 54 tanesi işlem yapabilmektedir.
Tarım ürünleri piyasasındaki rakiplerimizden İspanya’da üretici örgütlerinin pazar payı yüzde 50’leri aşarken, Hollanda’da bu oran yüzde 95’e ulaşmaktadır.”
BİR AN EVVEL TEDBİRLERİN ALINMASI GEREKİR
“Ben Hollanda’ya gittim. Üretici örgütlerinin pazardaki payı Hollanda’da yüzde 95 düzeyinde” diyen Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Örgüt, üreticiden malı alıyor, ambalajlıyor, paketliyor sadece iç piyasaya değil dünya piyasalarına ihraç ediyor. Planlamayı da yapıyor. Pazarlama sorunu da yok ve üretimi sürdürülebilir kılıyor. Bu çok önemlidir. Türkiye’de niye üretimi sürdürülebilir kılamıyoruz. Planlama yok, üretici örgütleri güçlü değil. Devletin bu alanda şirketleşmesi söz konusu değil. Üretici örgütlerini içine alan bir şirket modeli de şuan bulunmuyor. Planlama olmadığı için arz ve talebin dengesi zaman zaman bozuluyor. Bir bakıyorsunuz ürün para etmiyor, bir bakıyorsunuz ertesi yıl ürün para ediyor. Bu sürdürülebilir bir durum değildir. Allah korusun, ülkenin gıda güvencesini tehlikeye atar. Bunun için biz hep uyarılarımızı yapıyoruz. Bir an evvel tedbirlerin alınması, hem üretici hem tüketicimiz hem de gıda güvencemiz açısından çok önemlidir.”●İsmail Sagun



YORUMLAR