‘Kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız

‘Kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız

‘Kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız
20 Aralık 2016 - 15:52

‘Kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kendimiz ve gönlünü bize çevirmiş kardeşlerimiz için güçlü kalmak zorundayız. Biz devletimize sınır çizebiliriz, ama şu gönlümüze sınır çizemeyiz. Çünkü tarih bize bunu emrediyor

 

 

 

 

Çanakkale, Edirne, Erzincan, Eskişehir, İstanbul, Kahramanmaraş, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Konya, Malatya, Manisa, Trabzon ve Uşak’tan gelen 400’ü aşkın köy ve mahalle muhtarı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde verilen öğle yemeğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın misafiri olarak ağırlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğle yemeği öncesinde muhtarlara hitaben bir konuşma yaptı. Anayasa değişikliği vesilesiyle, Türkiye’nin yönetim sisteminin tartışıldığı bir dönemde yaptıkları toplantının önemli olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin, son 150 yılının yönetim tartışmalarıyla geçtiğine işaret ederek, “Tanzimat’tan Meşrutiyet’e, Cumhuriyet’in ilanından çok partili siyasi sisteme kadar pek çok yol ve yöntem denenmiş ancak arayış bir türlü bitmemiştir. Bu arada yaşadığımız pek çok darbeyi, darbe girişimini, vesayet baskılarını da unutmamak gerekiyor. Bu da, ortada yerli yerine oturmayan, eğreti duran, milleti mutmain etmeyen bir duruma işaret ediyor. Türkiye’nin gündeminde olan Anayasa değişikliğiyle yöneldiği yeni sistem arayışı, işte bu ihtiyacın bir neticesidir” diye konuştu.

 

‘TÜRKİYE’NİN 2 BİN YILLIK DEVLET GELENEĞİ VAR’

Türkiye’nin bugün bulunduğu yere 2 ayda gelmediğini; arkasında 2 bin yıllık devlet geleneği, 1400 yıllık medeniyet müktesebatı ve coğrafyasında 1000 yıllık varlığı olduğunu, en son ve en genç devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin 93 yılı geride bıraktığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz böyle bir devletiz. Biz göçebe devleti değiliz, kökü mazide olan bir ati devletiz. Bugün sahip oldukları güce, imkâna, zenginliğe güvenerek dünyaya meydan okuyanlar, yarın mevsim değiştiğinde ayakta kalabilecekler mi hep birlikte göreceğiz. Kardeşlerim, dünya tarihinde zulümle büyüyen çoktur, ama zulümle abat olan hiçbir ülke, hiçbir toplum, hiçbir lider yoktur. Ne diyor atalarımız? ‘Zulümle abat olanın ahiri berbat olur’ diyor. Biz büyüklerimizden ‘haksız davada zirve olmaktansa, haklı davada zerre olmayı’ öğrendik; bizim farkımız bu. Onun için bugün yaşadığımız sıkıntılar, evet canımızı yakabilir. Ama asla bizim için yıkım sebebi olmaz, olmayacaktır” şeklinde konuştu.

 

‘MİLLÎ İRADE, GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEDİ’

Ne yaparlarsa yapsınlar, biz inandığımız, bildiğimiz yolda halkımızın, vatandaşımızın efendisi olarak değil, hizmetkârı olarak bu yolda hizmete devam edeceğiz. Ne inanç özgürlüğüne, ne fikir özgürlüğüne, ne düşünce özgürlüğüne bu ülkede asla bugüne kadar yasak gelmemiştir, bundan sonra da gelmeyecektir.” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hiçbir yerde bu oyuna gelmeyen milletimiz, terör örgütüne tarihinin en büyük darbesini vuran devletine güvendi, onun yanında yer aldı. Mahalli iradeler seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde farklı neticeler elde ederek siyasi kaos çıkarma hesapları yapıldı. Millî irade kendi temsilcilerinin yanında gerçekten güçlü bir duruş sergiledi. 7 Haziran ve 1 Kasım milletvekili seçimleri arasındaki dönemde Türkiye’ye siyasi belirsizlik üzerinden diz çöktürmek isteyenler çıktı. Milletimiz aldığımız destekle biz buna da izin vermedik. 15 Temmuz darbe girişimi, tüm bu başarısızlık zincirini kırmak için yapılan en cüretkâr, en pervasız ataktı. Hamdolsun milletimizi cesareti, kahramanlığı, dirayeti ve kararlılığıyla bu ihaneti gördü ve onu da başarısızlığa uğrattı. Ben bu milletle gurur duymayacağım, onur duymayacağım da kimle gurur duyacağım?”

 

‘GÖNLÜMÜZE SINIR ÇİZEMEYİZ’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünyada yaşanan çatışmaların özünde şüphesiz ki güç mücadelesi vardır. Haklı da olsanız, bunu hayata geçirebilmek için güçlü olmanız gerekiyor. Biz, bu coğrafyada, önce Selçuklu’yla, ardından Osmanlı’yla, tarihte eşine ender rastlanır büyüklükte ve güçte devletler kurduk ve yönettik. Hala bu coğrafyada yaşıyor, itibarımızı koruyor olabilmemizi, gücümüzü zulme dönüştürmememize, herkese ve her kesime adil davranabilmemize borçluyuz. Cumhuriyet döneminde de, geçmişte yaşanan kimi sıkıntılara rağmen, özellikle son dönemde, bu kuşatıcı, herkesi kucaklayan yönetim anlayışımızı sürdürdüğümüze inanıyorum. Hep söylediğim bir söz var, burada da tekrar edeceğim; bizim fiziki sınırlarımız başkadır, gönül sınırlarımız bambaşkadır. Fiziki sınırlarımızı 81 vilayetimizle, 780 bin kilometrekare vatan toprağımızla ve yurt dışındaki vatandaşlarımızla beraber şu anda aslında bizim 83,5 milyon nüfusumuz var, buraya ulaştık, ama gönül sınırlarımızı hududu yoktur. Rahmetli Abdürrahim Karakoç ne güzel söylüyor: ‘Ellerin yurdunda çiçek açarken / Bizim ile kar geliyor gardaşım. / Bu hududu kimler çizmiş gönlüme? / Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.’ Evet, biz devletimize sınır çizebiliriz ama gönlümüze sınır çizemeyiz. Çünkü tarih bize bunu emrediyor, Allah bize bunu emrediyor. Bu gönlün içinde Suriye’deki, Irak’taki, Myanmar’daki, Türkistan’daki mağdur kardeşlerimiz de vardır, Bosna’daki, Afrika’nın ve Avrupa’nın dört bir yanındaki mazlum kardeşlerimiz de vardır. Milletimiz bunca saldırıya rağmen hala dimdik ayakta ise, gönül sınırlarımızın içindeki yüz milyonlarca kardeşimizin duası, sevgisi, teşviki sayesindedir. Hem kendimiz, hem de gözünü ve gönlünü bize çevirmiş kardeşlerimiz için güçlü olmak, güçlü kalmak zorundayız.”●Ömer Bağlan

Bu haber 829 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum