Demirel;"rejim tartışılamaz"

Demirel;"rejim tartışılamaz"

Demirel;"rejim tartışılamaz"
19 Kasım 2016 - 18:43

Terör örgütleriyle mücadele sonuna kadar sürdürülmeli

 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel, “FETÖ, DAEŞ, PKK adı her ne olursa olsun bu alçaklarla mücadelemiz sürdürülmelidir” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi İl Başkanlığı’nın haftalık basın toplantısı İl Başkanı Raşit Demirel ve İl Başkan Yardımcıları Süleyman Karaca ile Mustafa Türk’ün katılımıyla gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İl Başkanı Demirel Türkiye’nin terörle mücadelede etkin olarak devam ettirmesi gerektiğini ifade etti.

Türkiye’nin son dönemde yaşanan terör olayları nedeniyle çok sayıda şehit verdiğine dikkat çeken Demirel, “Son günlerde Türk Milletine yaşatılan Beşiktaş ve Kayseri kahpeliği, terörle mücadelemizde stratejik çalışmalar geliştirerek yeni ve caydırıcı taktikler ortaya koymamızı gerektirmektedir. Hükümetin bu konudaki terörle mücadelesini destekliyor, samimiyetini ve kararlılığını devam ettirmesini diliyoruz. Keşke açılım safsatası yerine bu mücadele o günlerde yapılmış olsaydı da bu kadar vatan evladının kaybedilmesine izin verilmeseydi. Eğer bu mücadele kesintisiz devam etmiş olsaydı, PKK belası ülkemizden tamamen kazınmış olacaktı. Hatanın neresinden dönülürse kardır. Hiç olmazsa bundan sonra yanlış yapılmayacağına ve bu kalleşlere anladıkları dilden cevap verileceğine dair ümitlerimiz var. Bu konuda gerek Cumhurbaşkanından, gerekse başbakandan yüreklere su serpen açıklamalar duymaktayız. Yerinde durarak, hainlerin eylem yapmalarını ve kan dökmelerini bekleyerek mücadele etmek, meseleyi sırf güvenlik güçlerine havale etmek pek de doğru olmasa gerek” dedi.

TOPYEKÜN BİR MÜCADELE YAPILMADI

Bugüne kadar imha edilen terörist sayısı yaklaşık olarak 30 bini aştığını belirten Demirel, “Terör örgütünün dağ kadrosunun 5-6 bin civarında olduğu düşünülürse, bugüne kadar terörün kökü 5 kez kazınmış olmalıydı” dedi.

Durumun hiç de öyle olmadığına işaret eden Demirel, “Bu güne kadar şu an yapıldığı gibi topyekün bir mücadele maalesef yapılmadı. Terör, açılım sürecinde toparlandı, yaralarını sardı ve fırsat bulduğu anda da başını kaldırdı. Dolayısıyle açılım süreci, bu kalleşlerin üremelerine ve çoğalmalarına sebep oldu. Meclis kürsüsünden, Türk Milletinin içini sızlatan hiç olmadıkları kadar güçlendiklerini söyleyerek meydan okumaktan geri kalmadılar. Şimdi diyoruz ki, AKP bugüne kadar yaptıklarının tersini yapmaya devam etsin. Müzakere yerine mücadele yürütsün, taviz yerine kararlılık göstersin, güvenlik güçlerine "görmezden gelin" talimatı yerine, inlerine girme cesareti verilsin, siyasi uzantılarıyla Sevr anlaşmaları imzalamak yerine yargı önüne çıkarılsın, mülki amirlerin yetkilerini kısıtlamak yerine yeni ve daha ileri imkanlar sunulsun. Canlarını ortaya koyarak mücadele veren kahramanlarımız, devletin ve milletin yanlarında olduğunu gördüğünde, kuşkusuz gereğini yerine getirmekten asla geri kalmayacaktır. Kısacası, biz ne olduğumuzu bilir, tarihimizi hatırlar, devlet millet kaynaşmasını sağlar ve silkinip ayağa kalkarsak, terörü de, onların ağababalarını da, BOP'un sahiplerini de önümüze katar süpürüp layık oldukları çöplüğe göndeririz” diye konuştu.

HATA YAPMA HAKKIMIZ KALMADI

Suriye konusunda Türkiye’nin son derece dikkatli olması gerektiğini belirten MHP Afyonkarahisar İl Başkanı Raşit Demirel, “Bir beka sorunu ile karşı karşıya kaldığımızı ülkeyi yönetenler söylüyor. Dolayısı ile artık en küçük bir ihmal, en küçük bir yanlış yapmak gibi bir hakkımız yoktur” dedi.

Türkiye’nin etrafının kuşatıldığına işaret eden Demirel, bu kuşatmayı yarmak zorunda olduğumuzun da altını çizdi.

Demirel, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“Suriye sınırımızın 90 kilometrelik bölümünde yürütülen ve ülkenin varlığını doğrudan ilgilendiren Fırat Kalkanı operasyonunun ivedilikle sonuca ulaştırılması ve benzer operasyonun kalan 811 kilometrelik bölgede de bir an evvel yapılması gerekmektedir. Bölgede dengeler çok hızlı değişiyor. Yeni ittifaklar, yeni kalleşlikler, yeni örgütlenmeler ortaya çıkıyor. Dolayısı ile biran önce sonuç almak ve orada güvenli bölgeyi oluşturmak gerekiyor. Diğer taraftan Suriye sınırımızın PYD kontrolünde olması buradan her türlü belanın üzerimize yağmasına sebep oluyor. Eğer güvende olmak ve terörü bitirmek istiyorsak, önce sınırlarımızın tamamına sahip olarak bu kalleşlerin ülkemize kolayca girip çıkmalarına, hatta silah ve bomba nakletmelerine engel olmak zorundayız. Sayın başbakandan bu yönde duyduğumuz değerlendirme bizi memnun etmiştir. Başbakanın, "Fırat Kalkanı, DAEŞ tehdidini sınırladı. Benzerini güney sınırımızda yapacağız" sözleri önemlidir. Beklentimiz, bu sözün gereğinin biran önce yapılmasıdır. Teröristlerin son kalleş saldırıları sadece hükümet için değil, Türk milleti için de bir dönüm noktası olmuştur. FETÖ ihaneti sonrasında ortaya koyduğumuz dik duruşu ve tepkiyi, aynıyla PKK için de sergilemek ve bu hainlerin hiçbir türlü maksatlarına ulaşamayacaklarını bütün dünyaya göstermek zorundayız. Son dönemlerde ülke olarak PKK terörü konusunda bir tepkisizlik yaşıyorduk. Şehitlerimize sahip çıkmakta, güvenlik birimlerimize moral ve heyecan vermekte biraz geride kalmıştık. Beşiktaş ve Kayseri şerrinin hayır tarafı, yeniden şehitlerimizi ve güvenlik güçlerimizi hatırlamak ve bölünmez bütünlüğümüz için silkinip ayağa kalkmamıza neden oldu. Statlarda, meydanlarda ve hayatın devam ettiği her alanda polisimize, askerimize sahip çıkılması gurur vericidir. Aynı şekilde, ülkenin her yerinden, ama özellikle de güneydoğu illerimizden gelen terörü protesto yürüyüşleri, bu ülkenin bölünmez bütünlüğe olan inancımızı iyice perçinlemiştir.  Burada dikkat edilmesi gereken nokta, provokasyona gelmemektir. Zira, heyecanla yapılacak yanlışlar terör örgütünün milleti birbirine düşürme maksadına hizmet etmek olur ki, buna kimsenin hakkı yoktur. Bu ülkenin kahramanca mücadele eden güvenlik birimleri var. Kimsenin kendini devletin yerine koyma, ceza kesme gibi bir hakkı olamaz.”

REJİM TARTIŞILAMAZ

Konuşmasında Türkiye’de rejim sorunu olmadığını ifade eden Demirel, “1982 Anayasası, kabul edildiği tarihten günümüze kadar klasik parlamenter sistemden uzaklaştığı için sürekli tartışma konusu olmuş, günümüze kadar da 100’den fazla maddesi değişmiştir. 1982 Anayasası, 12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren’in, oluşturulan yeni sistemde Cumhurbaşkanı olmayı tercih etmesinden dolayı Cumhurbaşkanına geniş yetkilerin tanındığı ancak bu yetkilere rağmen Cumhurbaşkanı için neredeyse hiç sorumluluk öngörmeyen bir Anayasa olmuştur” dedi.

BAHÇELİ SORUNU GÜNDEME GETİRDİ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin gündeme getirdiği konularda hep haklı çıktığını ifade eden Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Böylesi bir sürecin sonunda MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, 11 Ekim 2016 tarihli Grup Toplantısında, “Konu önemlidir; çünkü sistem tartışmaları siyaseti tıkarsa rejim krizine dönüşebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti’nin beka mücadelesi verdiği bugünlerde, siyasi iktidarın ve devletin en tepesinde bulunan Cumhurbaşkanın hukukla ters düşmesi geleceğimiz açısından çok mahsurlu, çok tehlikelidir” şeklindeki tarihi uyarılarıyla “Türkiye çok ciddi bir beka sorunuyla karşı karşıyadır. İç ve dış güvenlik sorunları giderek ağırlaşmakta, vatanımızı içine alan husumet çemberi giderek daralmaktadır. Bu kuşatmayı kırmak, ülkemizin huzuruna ve güvenliğine kast eden risk ve tehditleri ortadan kaldırmak hepimizin temel önceliği olmalıdır. Milli birlik ve beraberliğin titizlikle korunması gereken bir dönemdeyiz. Kemikleşmiş önyargıları ve kısır çekişmeleri bir kenara bırakmalıyız. Vatan ve millet sevdasıyla hareket edebilme basiretini muhakkak surette gösterebilmeliyiz. Türkiye hepimizindir, hepimizin ortak vatanıdır.”

 

Bu haber 1071 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum