27 Mayıs darbesinin
hedefi Türk milletiydi
DP Lideri Uysal: 27 Mayıs’ın eli kanlı eşkıyaları; milletin hayallerine, ideallerine ve refahına kastetmiştir. 27 Mayıs’ta gerçekleşen menfur darbenin hedefi yalnız iktidardaki partimiz değil, topyekûn büyük Türk Milleti olmuştur
ÖMER BAĞLAN-Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, 27 Mayıs darbesinin yıldönümü dolayısıyla Anıtmezar’da bir açıklama yaptı. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakanı Adnan Menderesi hükümetinin iktidardan indirildiği, daha sonra Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü’nün asılarak idam edildiği 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde darbeleri lanetlemek üzere, İstanbul Anıtmezar’da İstanbul teşkilatı tarafından düzenlenen etkinliğe katılan Genel Başkan Uysal, bütün demokrasi şehitlerini de rahmetle andı.
27 Mayıs’ta yapılan darbenin yalnızca iktidardaki Demokrat Parti’ye yönelik olarak yapılmadığını, topyekun Türk milletinin, ideallerinin ve refahının hedef alındığını söyleyen Uysal, yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
‘DARBENİN HEDEFİ BÜYÜK TÜRK MİLLETİYDİ’
Biz demokratlar için Mayıs’lar, Eylül’ler, acının yıldönümlerini barındırdıkları için her dem kasvetli olmuştur.
57 sene evvel, milletimizin asil yükselişini, Büyük Türkiye Hayalinin gerçekleşmesini istemeyen, milletin refahına, milletin iktidarına düşmanlık besleyenlerin, apoletlerin arkasına sığınarak yapmış oldukları darbe; yalnız Türk demokrasisi için değil, ülkemizin, cumhuriyet dönemi ve sonrası atılımları ile bölgesinde emsal olmuş olması hasebiyle, bölgesel olarak da büyük bir kırılmadır.
Henüz iki hafta önce biz demokratların bir “bayram” olarak idrak ettiği 14 Mayıs 1950 seçimleri ile birlikte, milletimiz demokrasi ile gerçek manada tanışmış, hürriyete erişmiş ve Büyük Türkiye Hayali kurmaya başlamıştır.
İşte 27 Mayıs, 27 Mayıs’ın eli kanlı eşkıyaları, milletin hayallerine, ideallerine ve refahına kastetmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs’ta gerçekleşen menfur darbenin hedefi yalnız iktidardaki partimiz değil, topyekûn büyük Türk Milleti olmuştur.
‘SİYASİ TARİHİMİZİN EN KARANLIK GÜNÜDÜR’
Darbeler geçmişimizin ilki olması sebebiyle değil; kendisinden sonraki darbelere zemin teşkil etmesi, darbecilere cesaret vermesi ve ektiği zehirli tohumla kör zihinlerde filizlenip yeni darbecilerin yetişmesine sebep olması dolayısıyla 27 Mayıs; Türk Siyasi Tarihi’nin en karanlık günüdür.
12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz ve kah askeri gücün arkasına sığınıp, kah yargıya yaslanarak yapılan ve yapılmış her türlü darbe 27 Mayıs’ın, darbecilerin nesebidir.
‘MİLLETİN İNANCI EN BÜYÜK GÜÇTÜR’
Birçok defa dillendirdiğimiz gibi “darbeler zümrelerin değil zihinlerin ürünüdür”
Bu bakımdan, ne 27 Mayıs’ta yapılan alçakça darbede, ne 12 Eylül, ne 28 Şubat’ta, ne de 15 Temmuz’daki hain kalkışmada, şerefli Türk askerini toptan mesul göstermek asla ve kata doğru değildir.
Geride bıraktığımız, kahırla anmak durumunda kaldığımız her bir darbe, bizlere darbelerin milletin iradesi ile karşı konulabilir bir şey olduğunu, milletin inancının ise en büyük güç olduğunu göstermiştir.
‘DEMOKRASİYİ BOĞMA TEŞEBBÜSÜ İLE DE KARŞI KARŞIYAYIZ’
57 yıl önce gerçekleşmiş 27 Mayıs’a kahrederken, ne gariptir ki bizlerle benzer bir biçimde darbelere lanet okuyanların, başka birtakım imkanları silah olarak kullandığını, başka bir tür demokrasiyi boğma girişiminde olduklarını öfke ile, milletimiz adına üzülerek izlemekteyiz.
Çok sesliliğe, çeşitliliğe ve yenilgiye tahammülü olmayan bir anlayış, OHAL ve KHK imkanları ile 15 Temmuz’u mevzu bahis ederek ve razı gelmeyeni yafta korkusu ile susturarak, demokrasiyi ve anayasal hukuk düzenini boğmaktadır.
‘DEMOKRASİYİ DEĞİL OTOKRASİYİ GÜÇLENDİRİYORLAR’
Bir taraftan yaşadığımız kanlı darbe teşebbüsü, bir taraftan da iktidarın mümessili olduğu “çoğulcu demokratik hukuk devleti düzenini boğma” teşebbüsü, bizlere yeni 27 Mayıs’lar, yeni 12 Eylül’ler yaşatmaktadır.
Neredeyse bir “darbeler tarihi”ne sahip olan ülkemizde, darbeler sonrasındaki iktidarlar, demokrasiyi güçlendirmek ve parlamenter demokrasiyi inşa etmek için uğraşmış olmasına rağmen; siyasi tarihimizin en kanlı darbe teşebbüsüne rağmen bugünün iktidarı; rejim değişikliğe gitmiş, darbe girişimi sonrasında ülkeyi güçlendirmek gayesinin arkasına sığınarak, yumruğunu daha da güçlendirmek için çaba sarf etmiştir.
27 Mayıs sonrası demokratların teşebbüsü ve iradesi ile demokratikleşme devam etmişken, 15 Temmuz sonrası sözde demokratlar demokrasiyi, 70 yıllık demokratik kazanımları heder etmiştir.
TARİH ANCAK DERS ALMAYANLAR İÇİN TEKERRÜR EDER
15 Temmuz’daki mesuliyetlerini örtmek için çeşitli yaftalarla milleti korkutmaya, muhalefeti susturmaya çalışan iktidar; bir darbenin yapamadığını yaparak, darbecilerin temel suçları sayılan "anayasal düzeni değiştirmek" fiilini gerçekleştirmiştir.
16 Nisan referandumu bugün, “sözde demokrat” AKP iktidarının demokrasiyi bir araç olarak gördüğünü, bu anayasa değişikliği paketi ile somut hale getirmiştir.
Bundan 71 yıl evvel ‘Yeter Söz Milletindir’ diyerek parti genel başkanlığı ile cumhurbaşkanlığı makamını birleştirme ve milli şeflik düzenine Demokratlar olarak itiraz ettik. Bugün de kamu kaynaklarıyla yapılan propagandalarla demokratik hukuk devleti rejiminin boğulması teşebbüsüne itiraz ediyoruz.
Bütün bu olumsuz yıkıcı teşebbüslere rağmen Demokrat Parti olarak kurucu irademizin ortaya koyduğu anlayışın gereği olarak bundan sonra da Cumhuriyeti ve Demokrasiyi merkeze alan mücadelemize azim ve kararlılıkla devam edeceğiz. Sular geri akmayacağı gibi tarih ancak ders almayanlar için tekerrür eder. Mücadelemiz demokrasinin tekrar tam anlamıyla yerleştiği, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi inşa etmektir.
ACI TECRÜBELER BİR DAHA YAŞANMASIN
Bu mübarek Ramazan ayının ilk günü bütün temennimiz; ülkemiz ve milletimizin bir daha bu acıları yaşamaması, dilinde demokrasi olanların demokrasiyi özümseyerek yaşaması, hak ile batılın menfaatsiz, riyasız ve şahsi kaygılardan uzak biçimde ayrışmasıdır.
Bu duygularla, darbeleri, darbe hayali kuranları lanetliyor, 27 Mayıs darbesinin ve 15 Temmuz alçak darbe girişiminin aramızdan aldığı demokrasi kahramanlarını rahmet ve minnetle yad ediyorum.”



YORUMLAR