phishing
Faruk BANGİR

Faruk BANGİR

Yaşamın İçinden

Dağcılığa Dair

Dağcılığa Dair

 

Dağcılık, dağlarda yürüyüş ve kamp kurmanın yanı sıra tırmanma sporunu da kapsayan bir doğa sporu.

Dağcılıkla uğraşan sporcular her yeni rotada yeni deneyimler kazanırlar.

Yürümekle bitmeyecek gibi gelen nice dağların zirvelerine büyük bir azim ve sabırla ulaşılır. Dağcılığın insana ilk kattığı güzel özellik sabırdır.

***

Dağcı daha gün doğmadan, karanlıkta yola koyulur. Gecenin en soğuk saatlerinde çadırdan, sıcak uyku tulumundan çıkmak güç olsa da zirveye gitme isteği bu güçlüğü yok eder. Çoğu zaman aceleyle yapılan kahvaltının ardından malzemelerini sırtına yükleyen dağcı tüm hava koşullarında zirveye doğru yürüyüşüne başlar. Bazen oldukça soğuk, kimi zaman da ılık rüzgar eşlik eder dağcıya. Karda, yağmurda hiç durmadan zirveye doğru yürür dağcı.

Bu yürüyüşü ben yaşama benzetirim. Üzüntülü de olsak, sevinçli de olsa yaşamı durduramayız, zaman akar gider. Dağcının karşılaştığı soğuk hava yaşamın üzüntülü anları, ılık ve güzel bir hava ise yaşamın sevinçli anları gibidir. Sonuç olarak her ikisi de yaşanıp bitecektir.

***

Güneşin doğuşu bence en güzel dağdayken izlenir. Belki bana katılmayıp deniz veya göl kenarında izlenir diyenleriniz olabilir. Ama dağdayken izlenilen güneşin doğuşu emsalsizdir. Bir yandan zirveye doğru ter içinde yürürken güneş ansızın ortaya çıkar ve dağ yamaçlarının ardından kendini gösterir. Bu manzarayı izlemeye doyamaz insan. Tüm dağcılar fotoğraf makinelerine veya cep telefonlarına sarılıp bu anı ölümsüzleştirmek için adeta birbirleriyle yarışırlar. Yine de o çıplak gözle izlemenin verdiği lezzet fotoğrafta yakalanamaz. Mutlaka o güzelliği dağda yaşamalısınız.

***

Dağcılığın insana öğrettiği en önemli özelliklerden biri de zamanı verimli kullanmayı öğretmesidir. Sözgelimi yolda rastlanan güzel bir manzarayı fotoğraflamak için saatleriniz yoktur. Hızlıca hareket edip fotoğrafı çekmek gerekir. Yoksa sizinle beraber zirveye doğru yürüyen dağcı arkadaşlarınızı yavaşlatırsınız. Bu nedenle zamanı ekonomik kullanmayı öğrenirsiniz. Yine yolda soluklanmak için verilen çay ve yemek molaları da oldukça kısadır. Molada da zamanı verimli kullanmak zorundasınız. Evinizde bir yemek yarım saat sürerken, dağda 10 dakikada her şeyi halledip, eşyalarınızı toplayarak yola kaldığınız yerden devam edersiniz.

***

Dağcılığa başlamadan önce ne kadar çevre duyarlılığı olan bir insan olsanız bile dağcılıkla uğraşmaya başladıktan sonra bu özelliğiniz iki katına çıkacaktır. Doğada ayak izlerinizden başka bir şey bırakmamayı öğrenirsiniz. Kural bellidir. Siz o dağda misafirsiniz. Orada yaşamını sürdüren bitki ve hayvan türlerine zarar vermeden hareket etmek zorundasınız. Bu nedenle yemek çöpleri, bazı hijyen malzemeleri gibi şeylerin asla doğada bırakılmaması lazımdır. İyi bir dağcı çöpünü yanında taşır. Yemeğini yedikten sonra ortaya çıkan atıkları bir poşet içinde yanında taşımaya devam eder.

***

Zirveye doğru yaklaşmaya başladıkça ayaklarınız artık isyan eder. Sık sık durup nefeslenmek istersiniz. Burada tecrübe devreye girer. İyi bir dağcı birlikte yürüdüğü ekip arkadaşlarını asla yavaşlatmaz. Doğru nefes alma tekniklerini kullanarak, ekipten kopmadan küçük adımlarla yürüyüşü sürdürürsünüz. Zirveye ulaşmak için harcanan çaba ve emek yaşamda bir güzellik için mücadele ederken sona doğru yaşadıklarımız gibidir. Artık kara görünmüştür. Ama biraz daha mücadele etmek gerekir. Asla pes etmemeyi öğretir dağcılık. O zirveye ulaşmak gereklidir.

Zirve öncesi son mola verilir. Zirve nazlı bir gelin gibi sizi uzaktan selamlar ve beklemektedir. Gücünüz iyice tükenmiştir. Ekip arkadaşlarınızın da sizden farkı yoktur. Ama yine de moral bozmamak için bunu kimse itiraf etmez.

***

Zirveye ulaşma isteğinin verdiği istekle son bir güçle toparlanılıp yeniden yürüyüş başlar. Sadece adım sesleri işitilmektedir. Yazsa sıcak iyice bastırmış, kışsa yükseldiğiniz için ayaz fena halde üşütüyordur. Hele kar varsa yürümek daha da zordur. Tüm doğa şartlarına uyum sağlamayı öğretir dağcılık. Normal günlük yaşantınızda soğukta bakkala gitmezken, bacak boyunuzu geçen karlar içinde şikayet etmeden yürürsünüz.

Ve zirveye artık sayılı adım kalmıştır. Arkanıza döndüğünüzde geldiğiniz yola inanamazsınız. Başarmanın verdiği mutluluk emsalsizdir. Tüm ekip artık zirvededir. Herkes birbirine sarılıp mutluluklarını paylaşır. Zirvede zirve defteriyle çekilen fotoğraf dağcılığın şanındandır. O deftere adını yazıp imza atmak bambaşkadır. 2 bin 500 metrenin üzerindeki dağların zirvelerinde zirve defterleri bulunur. Bu defterler zirve yapanların isimlerini kayıt altına aldıkları için dağcılık camiasında çok kıymetlidir.

***

Zirvenin keyfi yaşandıktan sonra dönüş yoluna geçilir. Geldiğiniz kadar gideceğiniz yolunuz vardır. Sizi ayrı yol hikayeleri ve maceralar beklemektedir.

Bu yazıda günübirlik zirvede yaşananları anlatmaya çalıştım. Elbette günlerce, haftalarca yürünen zirveler çok daha farklı ve zordur.

Dağların büyüsüne kapılmış olan kişi bir daha bu tutkudan vazgeçemez.

Bir süre dağdan ayrı kalan dağcı arkadaşlarım hep dağlar beni çağırıyor der ve yeni zirvelere doğru yol alırlar.

Bu tutkuya kapılmaktan dolayı çok mutluyum. Bir sürü güzel insanı dağlarda tanıdım.

Dağlar çağırır da gitmemek olur m!

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Hüseyin TUNÇ
    6 yıl önce
    Faruk bey kaleminize,yüreginize sağlık Yaklaşık 10 yıldır Dağcılık sporu ile ugraşmaktayım,doğa sporlarından ,dağcılıga ne yapmamız gerekiyor.Neler yapıyoruz gözlemlerinizi,yaşanmışlıkları bire bir kalemnizle aktarmışınız.En güzel dostluklar,arkadaşlıklar her bölgeden ,yöreden insanlarla tanışma ,zirveye ulaşınca yaşanan mutluluk bu sporun özelliği sanırım,dağcılıgın duygularına tercüman olmuşunuz çok teşekkür ediyor ve Kulübümün sayfasında yayınlıyorum.
  • Yunus Özen
    6 yıl önce
    Afyonkarahisar da siz değerli dostlarla, çocukluğumda sadece hayvan otlattığım ama güzelliklerini kıymetini kavrayamadığım bu harika doğanın keyfini çıkarıyorum, kıymetini anlıyorum. Hayata gözlerini açan her bir çocuk nasılsa bizim için, doğada açan her bir çiçek yetişmeye çalışan her bir fidan aynıdır. İnsana değer vermek demek doğaya değer vermek demektir. O yetişen çocukların insanlık adına güzel bir hareket yapmasındaki keyif ve huzur, bir dağcının zirve yaptığında aldığı keyif ve huzurdur. Harika anlatım için kalemine sağlık.