ORTAK AKIL


                        ORTAK AKIL

 

 16 Nisan’da halk oylaması yapmak için sandık başına gidiyoruz. Anayasanın 18 maddesinin değişip değişmeyeceği oylanacak.

Değişiklik hakkında çok sayıda vatandaşın bilgi sahibi olmadığı söyleniyor. Bu değişiklikler ne getirecek, ne götürecek sorularına yanıt aramak lazım. Anayasa değişikliğinde yasama, yargı ve yürütme konularındaki etkilerini paylaşalım.

 “Cumhurbaşkanı” olan seçilmiş süper yetkili başkan oluyor. Şöyle ki: –Gerekçe sunmaksızın- Meclisi feshedebilme, Meclis seçimlerini yenileyebilme yetkisine sahip oluyor. Kendi partisinin Meclis çoğunluğunu oluşturmadığı her seçimde, TBMM feshedeceği yönündeki baskıyı topluma ve Meclise dayatıyor.

 

MECLİSİN SORUŞTURMA AÇMASI ZORLAŞTIRILIYOR

TBMM yasama ve yasama denetimi yapma yetkileri fiilen kaldırılıyor. TBMM’nin bilgi edinme ve idareyi denetleme yollarından en önemlisi olan gensoru, yani güvensizlik oyu ile hükümeti düşürme yetkisi (teklif ile başbakanlık ve bakanlar kurulu kurumu da kaldırılmış olduğundan ve Cumhurbaşkanının tek başına istediği sayıda atayabileceği yardımcılarına ve bakanlarına karşı bu yöntem işletilemeyeceğinden) kaldırılıyor.

Ayrıca milletvekillerinin herhangi bir konuda bakanlara “sözlü soru” sorması da kaldırılıyor. Bakanların TBMM karşı sorumlulukları kalkıyor.

Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olacakları belirtiliyor.

Bunlara karşı Meclisin soruşturma açması da zorlaştırılıyor.

Cumhurbaşkanı, aynı zamanda partisinin de genel başkanı oluyor.

Parti örgütüyle ilişkisi devam ediyor ve milletvekili listelerini kendisi hazırlıyor.

Cumhurbaşkanı tek başına yürütme yetkisine sahip oluyor.

 

TBMM’NİN YASA YAPMA YETKİSİNİ ELİNDEN ALIYOR

Tek başına geniş kapsamlı (her ne kadar temel haklar, siyasal hak ve ödevler dışındaki konular denilmekte ve açıkça kanunla düzenlenmesi gerekli konular hariç tutulmuş olmakla birlikte fiili durumun gösterdiği üzere) ve ekonomik ve sosyal hakların istisna tutulmamış olması nedeniyle, kanunla düzenlenmesi gerekli her türlü konuda, kararnameler çıkarabiliyor.

Kanunları veto edebiliyor.

Böylece TBMM’nin yasa yapma yetkisini de elinden alıyor.

Devletin Bütçe ve kesin hesap kanun tekliflerini de kendisi hazırlıyor. Devletin tüm gelirlerinin nasıl harcanacağına, hangi projelerin kime ihale edileceğine, hazineden kime teşvikler sağlanacağına, asgari ücretin, kıdem tazminatının, işsizlik fonun ne olacağına, hangi kıyı, orman ve akarsuyun, taşocağının nasıl kullanılacağına, işletme ruhsatlarının kime verileceğine, ekmeğin şekerin bedeline, çayın, fındığın vb. taban fiyatına, zeytinliklerin, tarım arazilerinin nasıl kullanılacağına, iş ve istihdam olanaklarına kendisi karar veriyor.

 

BAKANLAR KURULUNUN TÜM YETKİLERİ CUMHURBAŞKANINA DEVREDİLİYOR

Başkanlık ve milletvekili seçimleri aynı zamanda yapılacağından; başkan ve Meclis için aynı çoğunluğun geçerli olması sağlanıyor,

Cumhurbaşkanının parti başkanı olarak seçime katılması ve kendi partisi için oy istemesi amaçlanıyor.

Başbakan ve Bakanlar Kurulu/hükümet kaldırılıyor.

Bakanlar Kurulunun tüm yetkileri Cumhurbaşkanına devrediliyor.

Cumhurbaşkanı, istediği sayıda kendi yardımcılarını ve bakanları atıyor ve görevden alıyor.. Üstelik hukuk devletinde ancak kanunla yapılabilecek bu işlemleri, tek başına çıkaracağı kararname ile yapıyor.

Tek başına altı ayı geçmemek üzere istediği sıklıkta ve şekilde olağanüstü hal ilan edebiliyor. Olağanüstü hal kararnamesi çıkarabiliyor.

 

CUMHURBAŞKANI, DENETİMDEN MUAF VE SORUMSUZ KILINIYOR

Yargıyı bütünüyle kendisi şekillendiriyor. Hakimler ve Savcılar Kurulunun on üç üyesinden altısını doğrudan kendisi seçiyor, diğer üyeleri de kendisinin aday belirlediği ve seçtirdiği milletvekillerinin çoğunluğunu oluşturduğu TBMM seçiyor.

Anaysa Mahkemesinin on beş üyesinden on ikisini doğrudan kendisi seçiyor.

Milli Güvenlik Politikalarını kendisi belirliyor ve gerekli tedbirleri alıyor.

Yasama, yürütme ve yargı erklerini bu şekilde şahsında birleştiren, tek başına kullanacak olan Cumhurbaşkanı, denetimden muaf ve sorumsuz kılınıyor. “Mutlak sınırsız yetki/ mutlak sorumsuzluk “ ilkesi yaşama geçiriliyor.

Cumhurbaşkanı hakkında görevi ile işlediği suçlarda Meclis soruşturması açılması için, çoğunluğunu başkanlığını kendisinin yürüttüğü partinin milletvekillerinin oluşturduğu ve bunları kendisinin seçtirmiş olduğu TBMM’nin üye tam sayısının salt çoğunluğu ile önerge verilmesi, önergenin beşte üç çoğunluğu (360) ile kabul edilmesi ve Yüce Divan’da yargılanması için de 400 milletvekilinin oyu aranıyor.

 

KÖY MUHTARININ BİLE AZALARI VAR

Böylece AKP yasama, yürütme ve yargı yetkisini halka hesap verme sorumluluğu taşımayan, hem devleti kendi şahsında barındıran, hem de devlet üstü konumda bulunan bir şahsiyete teslim edilecek.

Özetle yurdun dört bir yerinden 550 milletvekili ile kısmen de olsa temsil olan milli irade (dar bölge seçim sistemi ve ön seçim olmamasına rağmen) 16 Nisan’da yapılacak oylama ile tek kişiye verilecek.

Sonuç olarak; köye muhtar bile seçerken yanına 4 kişilik ihtiyar heyeti seçiyoruz. Sebep muhtar karar alma esnasında ihtiyar heyetine danışması ve her an denetime açık olmasıdır.

İşte bu yüzden ortak akıl her zaman iyidir.

İstişare yaparak alınan kararlar önemlidir. Hata yapma yanlış yapma olasılığını azaltır.

Ne dersiniz?