Cemal’le sohbet


                                               Cemal’le sohbet  

 

                                              

 Bizim Cemal ile oturuyoruz. Cemal, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hayranı. Onu çok seviyor. Afyon meselelerini konuşuyoruz. Sohbet koyulaşıyor. Konu, anayasa değişikliğine geliyor. Cemal, bana mevcut anayasasının, cumhurbaşkanı yetkilerini içeren 104. maddeyi anlatıyor. Ve ‘Böylesine yetkileri olan cumhurbaşkanı şimdi bu yetkilerine sınır getiriyor. Kendini bağlayıcı maddeler var yeni anayasa değişikliğinde. Hala buna karşı çıkılmasına anlam veremedim’ diye soruyor.

 

YASAMA VE YÜRÜTME ZEDELENİYOR

Cemal’a diyorum ki: ‘Evet 1982 faşist darbesi sonrası yapılan anayasa ile cumhurbaşkanı çok geniş yetkiler ile donatılmış. Doğru söylüyorsun. Şu an yetkisi çok ama sorumluluğu yok. Bu yanlış. Ama şimdiki değişiklik çok daha fazla yetkiler veriyor. Kuvvetler ayrılığını kaldırıp kuvvetler birliğini getiriyor. Yasama ve yürütme zedeleniyor. Başbakan ve Bakanlar Kurulu kalkıyor. Denetleme kalkıyor.’

Çayından bir yudum içen Cemal, masaya biraz daha yanaşıyor ve soruyor: ‘Nasıl yani? Bak Meclis yine var. Hatta vekil sayısı 600’e çıkıyor. 18 yaşında bile vekil olunacak?’

Cemal’e yanıt veriyorum:

 

SEÇİLME YAŞI 25 AMA EN GENÇ VEKİL MECLİSTE 32 YAŞINDA

‘Cemal bak.. TBMM seçimleri cumhurbaşkanı seçimleri aynı anda olacak. Bu bir. Genel seçimler 4 yıldan 5 yıla çıkarılacak. Meclis’in görev süreleri mutlak biçimde birbirine bağlanacak. İki seçimin aynı anda yapılması ile cumhurbaşkanı ile Meclis çoğunluğunun aynı siyasi partiden olması, yani yasamanın yürütme güdümünde oluşması hedefleniyor. Bu iki.        Meclis çoğunluğu, cumhurbaşkanı partisinde değil de başka parti veya partilerin milletvekillerinden olsa dahi mevcut sistemde olduğu gibi bakanlar kurulu ve başbakanı seçemedikleri için, milletvekili seçimlerin yapılmasının anlamı da kalmayacak. Etti üç. Milletvekili sayısı 600’e çıkarılacak ama ana işlevleri ‘maaşlarını’ düzenli alıp, ayrıcalıklarını korumak olacak. Bu da dört. Şu anda seçilme yaşı 25 ama en genç vekil mecliste 32 yaşında.

 

CUMHURBAŞKANI TARAFSIZ’ VE ‘BAĞIMSIZ’ OLMAYACAK

 Öte yandan ‘cumhurbaşkanı’ partili olacak, partisinin genel başkanı olabilecek. ‘Tarafsız’ ve ‘bağımsız’ olmayacak. Cumhurbaşkanı partisinde de egemen olduğu ve hangi milletvekillerinin seçileceğine karar vereceği için seçimleri partisi kazandığında Meclis çoğunluğu da kendisi tarafından belirlenmiş olacak. Meclis’in cumhurbaşkanı karşısında bir bağımsızlığı kalmayacak.”

 

SÖZLÜ SORU ORTADAN KALKIYOR

Cemal tekrar soruyor: Bunların denetimi olmayacak mı yani?                                         “Meclis’e karşı sorumlu bir hükümet (yürütme) oluşmayacak, güven oylaması kalkacak” diyorum ve devam ediyorum: “Milletvekilleri ortadan kaldırılan bakanlar kurulu için gensoru veremeyecek. Düzenleme ile sözlü soru ortadan kalkıyor. Mevcut sistemde yürütmenin başı olan başbakana yazılı soru sorabilirken değişiklik referandumdan geçerse milletvekilleri soru bile soramayacak. Ancak yardımcıları ve bakanlarla muhatap olabilecek. Üstelik değişiklikte yazılı sorular cevaplanmazsa ne olacağı yazmadığı için bu uygulamanın da hiçbir etkisi olmayacak. Cumhurbaşkanı Meclis seçimlerinin yenilenmesini istediğinde. Meclis’i feshedebilecek. Evet Meclis’te seçim kararı alabilecek ama 400 oyla.

 

KARARNAME ÇIKARMA YETKİSİ OLACAK

Halkın kolektif çıkarı değil bir grubun siyasi çıkarı belirleyici olacak.

Değişikliğe göre cumhurbaşkanının iki kez seçilme hakkı var. Ancak ikinci dönemde yasal süre bitmeden Meclis’i feshedip yeniden seçime giderse iki kez sınırına takılmadan bir kez daha aday olabilecek. Yürütmeye ilişkin konularda kararname çıkarma yetkisi olacak. Ülkeyi Meclis’e hiç sormadan çıkardığı kararnamelerle yönetebilecek. Olağanüstü hal (OHAL) ilan edebilecek.OHAL kararnamesi çıkarabilecek ve çıkardığı kararnameler ‘kanun” hükmünde kabul edilecek.”

 

PARTİSİ İSTEMEDİĞİ SÜRECE YARGILANAMAYACAK

Cemal can alıcı soruyu patlattı nihayet: Şu anki durumda cumhurbaşkanının yargılanması söz konusu bile değil. Fakat gelecek değişiklikte cumhurbaşkanı yargılanabiliyor.”

Cemal’e anlatıyorum: “Evet doğru fakat 600 vekilin salt çoğunluğu yani 301 vekil soruşturma açılmasını teklif edebilecek, Ancak 400 vekil ‘evet’ derse Yüce Divan’a gönderilebilecek. Siyasi partinin genel başkanı olan cumhurbaşkanı Meclis çoğunluğunu elde tutan bir partinin genel başkanı olursa kendi partisi istemediği sürece yargılanamayacak. İktidarı bittikten sonra da eğer Meclis’in nitelikli çoğunluğu ‘evet’ demezse yine yargılanmayacak. Hadi oldu. Cumhurbaşkanı Yüce Divan’a gönderildi. Yani Meclis 400 vekil olur verdi. Gideceği yer Anayasa Mahkemesi yani üyelerinin büyük bölümünü atadığı yer. Oradan nasıl karar çıkar. Ayrıca atadığı bakanlar ve cumhurbaşkanı yardımcıları da suç işlerlerse, yargı süreç ve yolu cumhurbaşkanı ile aynı. Öte yandan HSYK Sayısı 13’e indirildi. Üyelerden 4’ünü cumhurbaşkanı kendisi atayacak.

 

MECLİS TAMAMEN İŞLEVSİZLEŞECEK

HSYK üyelerinin göreve başlaması için Meclis’ten onay aranmayacak. Kalan üyeler TBMM’de, yani hâkim meclis çoğunluğu yani iktidar partisi ve değişikliğe destek veren parti tarafından belirlenecek. Yani Meclis çoğunluğu kendi partisindeyse HSKY’nın tüm yapısını cumhurbaşkanı belirleyecek. Yargı bağımsızlığı tamamen ortadan kaldırılacak. Son bir şey daha cumhurbaşkanı bütçeyi de kendisi oluşturacak, Meclis’e kendisi sunacak. Halkın parasının nereye aktarılacağına, eğitime, sağlığa, savaşa ne kadar bütçe ayrılacağına seçilmiş cumhurbaşkanı karar verecek. Dünyadaki ‘başkanlık sitemlerinde’ Meclis’in elindeki en önemli koz ‘başkanın’ bütçesi üzerindeki onay yetkisiyken ‘Türk tipi başkanlık’ diye sunulan bu sistemde bu denetleme/denge unsuru da ortadan kaldırılacak. Eğer bütçe Meclis tarafından onaylanmazsa, geçici bütçe kanunu çıkarılacak o da çıkarılamazsa eski bütçe yeniden değerlenme oranına göre arttırılarak yürürlüğe girecek. Meclis tamamen işlevsizleşecek. Mesele ve mevzu bu Yaşar kardeş…

 

SEÇMENİN HAYIR VE EVETİ BİLMESİ LAZIM

Bizim Cemal başındaki şapkasını çıkardı.

Bir süre düşündü. Yüzüme baktı. Kelimeleri seçerek ‘Anlattığın konuları detaylıca yeniden araştıracağım abi. Ben cumhurbaşkanımızın yanlış yapacağına inanmam. Ama ülkemi ve vatanımı da en az cumhurbaşkanım kadar seviyorum. Hadi birer çay daha içelim’ dedi. Sohbete devam ettik.

Nisan ayının 9’da sandığa gideceğiz. Bu süreç içinde bu konuları çok konuşup tartışmaya devam edeceğiz.

Sen ben, biz siz yarışına girmeden medeni ölçüler içinde tartışmaya ve yorumlamaya devam edeceğiz. Biliyor ve inanıyoruz ki sandığa gittiğimizde seçmenin hayır ve evet seçeneğini bilerek kullanması lazım.

Mutlu ve aydınlık yarınlara….