Büyük Taarruz - 08



 
Köpek Avcıları
 
Düşman kuvvetleri Afyon’un güneyinde Sivri Kayası denen yerden itibaren
batıya doğru döner, Kalecik Sivrisi-Kurt Kayası-Belen Tepe-Sivri Tepe-Tınaztepe-
Kılıçarslan-Kız Kulesi-Çiğiltepe hattı boyunca uzanır. Bu hat Nurettin Paşa’nın
komutasındaki 1.Ordu’nun taarruz hattıdır ve ana taarruz bölgesidir.
 
İngiliz gözlemcinin söylediği meşhur “Türkler bu mevzileri 6 ayda geçebilirlerse
kendilerini bir günde geçmiş gibi şanslı sayabilirler” sözüne mazhar olan mevziler
bunlardır. Ve 6 saatte geçilen işte bu düşmanın en güçlü mevzilerinin olduğu hattır…
Savunma hatları en önde dikenli tellerle başlıyordu. O zamanki tel örgüler
şimdiki gibi değildi. Eskiden tarla sınırlarında kullanılan dikenli tellerden vardı. Bu tel
örgüler 4 kattır. Her katına, çanlar takmış, bombalar tuzaklanmıştır. Görüşün az olduğu
dere yatağı gibi yerlere de köpekler bağlanmıştır. Taarruz öncesi gerçekleşen çok
öenmli faaliyetlerden biri de bu köpeklerle ilgilidir.
 
Bazı insanların köpeklerle özel bir iletişimi olur. Bunlara ben "köpek avcıları"
adını verdim. Bu insanlar köpeklerin yanına gitiklerinde köpekler onlara havlamaz.
Neyşinıl Ceografik adlı belgesel kanalındaki “Köpeklere fısıldayan adam” gibi.
Birliklerden böyle kişiler aranıp bulunmuş, tellerin kesilmesi ve bomba tuzaklarının imha
edilmesi eğitimleri verilmiş.
 
25 Ağustos gecesini her ne kadar günümüzde eğlencelerle(!), konserlerle(!)
kutluyorsak da aslında sanki o akşamın havasını yansıtacak tarzda bir düzenleme
yapılsa çok daha şık olur. Düşman subaylarının o tarihte Afyon’da eğlence tertip ettiği
saatlerde bizim bugün eğlence yapmamız biraz tuhaf geliyor bana.
 
25 Ağustos gecesi, bir çok romanda tarif edildiği gibi, neredeyse yaprak bile
Türk’ün istikbaline halel getiririm diye korkusundan kımıldamıyordu. O gece sabaha
kadar cephe hattında dehşetli faaliyetler yürütülüyor ama tek bir yaprak sesi
duyulmuyordu. Gökyüzünde ise ay hilal halini almıştı. Çok geçmeden yanına göklerin en
parlak yıldızlarından biri gelip yerleşti ve Türk Bayrağı’nı çizdiler göklere. Ancak 150
yılda bir gerçekleşen yakınlıkta gerçekleşen bu olay bütün asker ve komutanlarca
heyecanla izlendi ve sabah başlayacak taarruzun kesin zaferi getireceğine olan inanç
en üst seviyeye çıktı.
 
İşte o gece Köpek Avcıları kan ter içinde düşman köpeklerini tel örgülerden alıp
karargahlarına getiriyor, dönüp tellerdeki tuzakları ve bombaları etkisiz hale getiriyor,
yapabilirse tel örgülerde delik ve gedikler açıyordu.
 
Ürkütlü Ahmet de bu köpek avcılarından biridir. O gece defalarca düşmanın
çektiği tel örgülerin yanına gidip gelmiş, yolu açmış ama ne yazık ki bir nöbetçinin
farketmesiyle açtığı ateş sonucu tellerin dibinde şehit olmuştur.
 
Ahmet, Sandıklı’ya bağlı Ürküt köyünden. Ailesi şehitlerini gelip bulmuş ve
mezarını kendileri yaptırmışlar daha o tarihlerde. Uzun yıllar yılda bir gün de olsa gelip
mezara bakmış, temizlemiş, düzeltmişler. Ancak son yıllarda geleni gideni olmamış ve
mezar harap olmuş. Mezar taşında “Zafer Muharebesinde şehit düşen Ürküt’lü Ali Bey
oğullarından Hasan Hüseyin oğlu Ahmet” yazar.
Mezarın hizasından batıya doğru gidildiğinde düşman mevzileri vardır.
Günümüzde yok olmak üzere olan bu mevziler halen net olarak görülebilmektedir.
Ancak araç yolu yoktur. Dolanarak çıkan bir patikayla 1-2 km uzaklıktadır.