BÜYÜK TAARRUZ -03


 
Sakarya Savaşı
 
Büyük Taarruzu anlamak ve anlatabilmek için kısaca ama farklı bir çerçeve
içinde Sakarya Savaşı’ndan bahsetmek gerekir.
 
Sakarya Savaşı, Osmanlı’nın gerileme döneminden beri geri çekilen Türk
Ordusunun kaderini durdurup tersine çeviren savaştır. Kendine münhasır çok detayları
vardır ve anlatmaya kitaplar yetmez. Kahramanlığın zirvesidir.
 
Milli Mücadele’nin Anadolu sınırlarını aşıp bütün dünyaya kendisini kabul
ettirdiği, mazlum milletlere umut ışığı yakan bir savaştır. Bu konuya pek değinilmez ama
Müslüman milletlere, sömürge, mazlum milletlere özgürlük adına umut ışığı yakmıştır. O
günden sonra herkesin ufukta gördüğü umut ışığı, Büyük Taarruzun kazanılmasıyla
güneşe dönüşmüştür. İngilizlerin Padişahı Halife olarak kullanma çabalarını yok eden
bu umut ışığıdır. Detayları başlı başına bir kitap konusudur.
 
Gelelim Sakarya Savaşı’nı “çok özel” yapan konuya…
Yunan Ordu Komutanı Trikopis, Atatürk’e kılıcını teslim ettikten sonra yaptıkları
sohbette Sakarya Savaşındaki taktiğimizi bir türlü anlayamadıklarını söyleyerek sorar.
Atatürk gülümseyerek geçiştirir, cevap vermez.
 
Sadece Trikopis mi? İngiliz ve Amerikan Genelkurmayları da anlamamışlardır.
Halen de tam olarak anlayan yoktur ama uzun yıllar bu savaş incelenmiştir tüm
dünyada. (Umarım bizimkiler anlamıştır…!)
 
Atatürk Harp Akademisinde öğrencidir. Taktik hocası, savaş literatürüne yeni
giren “Gerilla Savaşı” konusunu anlatır. Konu bitiminde tek soru soran Atatürk’tür. “Bu
konuyu Anadolu’nun herhangi bir yerinde cereyan edecek şekilde tekrar anlatır
mısınız?”. Hocası anlatır ve ders biter ama arada da hocasının peşini bırakmaz.
Sonunda hocası “Mustafa bugünlük bu kadar yeter!” diyerek konuyu kapatır.
Yıllar sonra, Trablusgarp’taki son günlerinde yazdığı bir mektupta sınıf
arkadaşına şöyle diyecektir. “Hatırlar mısın? Akademide hocamız “Gerilla Savaşı”
konusunu anlatmıştı. İşte ben burada bu konuda çok fazla uygulama yapma imkânı
buldum ve çok önemli tecrübeler edindim.”
 
Trablusgarp’ta Atatürk, Wellington’tan sonra savaş alanında “Gerilla Savaşı”
taktiğini kullanan ikinci komutandır.
 
Bunların yanına Atatürk’ün daha 1919 Haziran ayı başında, yani İzmir’in
işgalinden ve Samsun’a çıkmasından 2 hafta sonra, Bekir Sami Bey’i, Akhisar, Salihli
üzerinden Eşme’ye göndererek organize ettiği “Kuva-i Milliye” teşkilatını ekleyin.
“Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözü
“Gerilla Savaşı” Taktiği’nde zirvedir.
 
Sakarya Savaşı, bir düzenli ordunun “Gerilla Savaşı” taktiğiyle savaş alanında
kullanıldığı İLK ve TEK savaştır.
 
Atatürk, “Gerilla Savaşı” taktiğini savaş alanında uygulayan ikinci komutan, bu
uygulamayı düzenli orduyla gerçekleştiren İLK ve TEK komutandır.