BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ


 

                               BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ                               

 

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani, dün, Kuzey Irak’ta halkoylaması yaptı. Bu halkoylamasının sonucu ‘evet’ çıkacağı aşikar. İşte bu kararın hemen uygulanıp uygulanmayacağı zamana bırakılacak gibi.

Çünkü ABD ve perde gerisinde İngiltere bu halkoylamasının ertelenmesini istedi. Türkiye ve İran başta olmak üzere çok sayıda ülke ise iptal edilmesini istedi. İsrail ve Suudi Arabistan ise halk oylamasının yapılmasına sıcak baktılar.

Mesud Barzani, dünyadaki tepkilere rağmen halk oylamasını yaptı.. Bu halk oylamasına Türkmen ve Arapların katılmadığının da altını çizelim.

REFERANDUM MU HALK OYLAMASI MI?

Dikkat ederseniz, yazımızda referandum yerine sürekli halk oylaması kelimesini kullanmaktayım. Sebebi çok açık referandum ile halkoylaması farklıdır. Şöyle ki, referandumda bir ‘sorun’, halkoylamasında ise bir ‘adam’ söz konusudur. Birincisinde bir metin oylanır; ikincisinde ise bir isim. Referandum, demokratiktir. Halk etkendir, öznedir; karar alma sürecinin başına, ortasına ve sonuna katılır. Halkoylaması (Plebisit) ise, anti-demokratiktir. Halk edilgendir, nesnedir; karar alma sürecinin sadece sonuna katılır. Referandum, halkın seçtiği temsilciler ister.. Oylanan şey ise, halkın temsilcilerinin hazırladığı metindir. Oysa halkoylamasına başvuranlar, fiilî iktidar sahipleridir. Oylanan şey ise, halkın katılımı olmadan hazırlanan metinler, fiilî yönetimlerin oldubittileri, karar ve eylemleridir.

TARİHE BAKTIĞIMDA KARGA HEP GÖZ OYMUŞ

Kargayı beslediğimizi sonrada gözümüzü oymaya kalkışmasını geçmişe bakarak daha net anlıyoruz.

20. yüzyılın ilk seneleri: Barzani Aşireti’nin başında, Şeyh Abdüsselâm  vardı. Abdüsselâm’ın babası Şeyh Muhammed devlete başkaldırdığı gerekçesi ile Sultan Abdülhamid’in emri ile Hamidiye Alayları tarafından ailesi ile beraber bugünkü Kuzey Irak’tan alınıp Bitlis’e sürgün edildi. Memleketine dönebildiğinde de fazla yaşamadı.

Şeyh Muhammed’in Abdüsselâm, Ahmed, Babo, Muhammed Sıddik ve Mustafa isimlerinde beş oğlu vardı. Abdüsselâm’ın liderliğe gelmesi ile beraber Nakşibendî olan Barzan Tekkesi’nin gücü artmaya, aşiretler de daha fazla silâhlanmaya başladılar ve neticede Barzanî ailesinin bugünkü gücü o senelerde başladı.

BARZAN’LARIN TALEPLERİ İLE HDP’NİN TALEPLERİ BENZERDİ

Abdüsselâm, diğer aşiretlerin yanı sıra siyasî alanda faaliyet gösteren Kürt cemiyetleri ve partileri ile temasa geçti ve 1907’de Babıali’den Kürtçe’nin bölgede resmî dil kabul edilmesi, mahallî idarecilerde Kürtçe bilme şartının aranması, mahkeme kararlarının şeriat hükümlerine göre verilmesi ve bölgeden toplanan vergilerin yine bölgeye harcanması taleplerinde

bulundu. (Bu talepler yakın tarihimizde HDP tarafından da yapıldığını belirtelim). Babıali, bölgeye Dağıstanlı Mehmed Paşa’nın komutasında birlikler sevk edince Abdüsselâm hâkim olduğu toprakları bir seneliğine terk etti. Barzan’a giren birlikler Abdüsselâm’ın ailesi ile beraber kardeşi Mustafa’yı da tutuklayarak Musul’a götürdüler.

OSMANLI’DAN BARZANİ’LERE NİŞAN

O sırada üç yaşında olan Mustafa, sonraki senelerde “Molla Mustafa Barzani” diye tanınacaktı...

Abdüsselâm’ın Barzan’a dönmesinin ardından bölgedeki çatışmalar tekrar başladı ama düzeni tekrar sağlamak isteyen Osmanlı Hükümeti ile ayaklanan aşiret arasında anlaşmaya varıldı. Osmanlı, Abdüsselâm Barzani’ye bir de nişan gönderdi.

Ama, gerginlik Abdüsselâm’a padişah tarafından nişan verilmesi, yani madalya takılması ile de son bulmadı. Ermeni ve Rusların desteği ile isyanlar oldu. Şeyh Abdüsselâm ile adamları idam edildi.. Barzan Aşireti’nin başına o sırada 18 yaşında olan kardeşi Ahmed geçti. Onun yerini sonraki senelerde Mustafa Barzani aldı. Mustafa Barzani’nin oğlu Mesud Barzani de babasının ardından Barzan Aşireti’nin lideri oldu.

KIRMIZI PASAPORT

Barzanlar’ın liderlerine geçmişte önce madalya takıyor ve ardından idam ediyoruz;

Seneler sonra da Turgut Özal’ın talimatı ile diplomatik pasaport veriyoruz. Bölgenin güvenliğini sağlamak adına silah veriyoruz. Maaşlarını ödemeleri için para yardımında bulunuyoruz. Karanlıkta kalmasınlar diye elektrik veriyoruz. Kongrelerde şeref konuğu olarak ağırlıyoruz. Petrol boru hatlarını açıyoruz. Kısacası iş aş ekmek ve güvenlik sağlıyoruz.

Yetmiyor.

18 DOLARLIK PETROL 52 DOLARA

Çünkü Kuzey Irak ve  Mesud Barzani emperyalistlerin kucağında oturuyor.

Emperyalistlerin Orta doğudaki hesapları ise  bitmedi. Bitmez.

Orta doğuda enerji deposu. Bakın bir varil petrol fiyatı 52 dolar. Kuzey Irak veya Suudlara bir varil ham petrol için 18-20 dolar ödeniyor. Aradaki 32 dolarlık fark aracı şirketlere gidiyor.

Kim bu aracı şirketler? İngiliz Amerikan şirketleri..

Bunlar orada huzur olmasını ister mi?

İşte bütün savaşlar, gözyaşları bunların daha zengin olması adına oluyor.

Dünya ve Orta doğudaki hiçbir ülke Türklere sıcak bakmaz. Biz onlara dostane yaklaşsak yardımcı olsak da onların ağababaları izin verdikleri ölçüde ilişkiler düzelir veya bozulur.

Yapılacak iş ülkemiz içinde hukukun üstünlüğü esası ile demokratik olmaktır.

Birlik beraberlik içinde kenetlenmektir. Güçlü ülke olmaktır.

O yüzden illaki demokrasi diyoruz.