Mülümanlık geleneği sapıklığın çaresidir
Mülümanlık geleneği
sapıklığın çaresidir
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: Şu anda maalesef yanlış birtakım anlayışlarla, sapık anlayışlar İslam’ın tevhidi inancından uzaklaşan birtakım teolojik yapılarla, Gülenist hareketten, FETÖ’cü çeteden DEAŞ’a kadar birtakım örgütlerin ortaya çıktığı malumdur. Bunlara karşı panzehir de bizim milletimizin asırlardır yaşamış olduğu Müslümanlık geleneğidir
Afyonkaraisar’da dün başlayan 2. İlçe Müftüleri Kongresi’nin açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, “Ortadoğu’nun bir asır evvel oynanan oyunun ikinci perdesini seyrettiğini seyretmekteyiz. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin büyük resmin parçalarından sadece birisidir. Bu hain darbe girişiminin, Anadolu topraklarının tarih boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketi olarak kavranması ve anlatılması şarttır” dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen Diyanet Hizmetleri ve Gelecek Perspektifi konulu 2. İlçe Müftüleri İstişare Kongresi dün Afyonkarahisar’da başladı. Kongrrenin açılışına Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve Vali Aziz Yıldırım, Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, İl Müftüsü Şükrü Kabukçu, il müdürleri ile ülke genelinde görev yapan ilçe müftüleri ve müftülük çalışanları katılıyor.
Kongrenin açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 10 gün sonra Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kuruluşunun 93'üncü yıl dönümü olduğunu hatırlatırken İnsanların yaptıkları hataların İslamiyet'e ve tüm Müslümanlara yüklendiğini söyledi.
Alman Federal Savcılığı geçen ay içinde Türk İslam Birliği'nde (DİTİB) görevli 6 imam hakkında başlattığı soruşturmaya değinen ve soruşturmanın Diyanet ve DİTİB'i itibarsızlaştırmayı hedeflediğini belirten Başkan Görmez; “Bugün son günlerde Diyanet ve DİTİB üzerinden yapılan saldırılar, yapılan itibarsızlaştırmalar aslında İslam medeniyetinin o ortak aklına yöneliktir” görüşünü paylaştı.
DÜNYA BİR TÜRBÜLANSTAN GEÇİYOR
Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş da dünyanın, bugün büyük bir alt üst oluşun ve yeni oluşların içerisinde olduğunu savundu. Kurtulmuş, haksızlıklarla, adaletsizliklerle, savaşlarla, işgallerle, iç çatışmalarla, sömürüyle, dengesizliklerle, bir tarafta olağanüstü yüksek zenginliklerin diğer tarafta olağanüstü derin yoksullukların içerisinde dünyanın bir türbülanstan geçtiğini ifade etti.
Bu alt üst oluşların gelecek yıllarda da dünyayı etkileyeceğini belirten Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Esas itibarıyla bu oluşlar çok geniş İslam coğrafyası, içinde yaşadığımız bu dönemin muhatabıdır. Sadece ekonomik ve siyasi olarak değil, aynı zamanda zihinsel olarak, algı olarak da İslam adının ortada olduğu ve Müslüman coğrafyasını hedef alan bir çözülmenin yaşandığı sürecin içerisinden geçiyoruz. Bu esas itibarıyla birtakım dışsal faktörlerden kaynaklandığı gibi; sömürüler, işgaller, haksızlıklar, emperyalizm gibi, esas itibarıyla büyük oranda da İslam ümmetinin kendi içerisinden kaynaklanan sebeplerden dolayıdır. Dolayısıyla özellikle Türkiye’de ve Türkiye’ye bağlı olarak yakın coğrafyamızda başta olmak üzere İslami düşüncenin, yaşantının yeniden inşa edilmesiyle memur olan buradaki topluluk, bu gidişatı değiştirmek ve kendi içimizden kaynaklanan sebepleri yeninden değerlendirerek bunları olumluya çevirmek mecburiyetindeyiz.
HAYATINI DİNE ADAMIŞ İNSANLAR OLMAK MECBURİYETİNDEYİZ
İmamlarımız, namaz kıldırma memuru değildir, siz müftüler de fetva memurları değilsiniz. Ne müftülüklerimiz ne camilerimiz bizim çalışma alanlarımız, iş yerlerimiz değildir. Bizler her birimiz dinin adamı, kendi hayatını dine adamış insanlar olmak mecburiyetindeyiz. Bizim iş yerimiz falan yok. Bizim mesuliyetimiz olan devlet memurluğunu icra ettiğimiz bir makamımız yok. Bizim sorumlu olduğumuz alan bütün yer küredir. Dolayısıyla hiçbir şekilde camilerimizi ve müftülüklerimizi iş yerlerimiz olarak, bürokratik işlerimizle meşgul olduğumuz mekânlar olarak görmeyeceğiz. Eğer böyle görürsek kendimizi dört duvar arasındaki bir mekâna hapsetmiş, İslami hayatın ve düşüncenin yeniden ihyası ve inşasıyla ilgili çalışmalarımızı ihmal etmiş oluruz.
Ortadoğu’nun bir asır evvel oynanan oyunun ikinci perdesini seyrettiğini seyretmekteyiz. Ama cetvellerle bir asır önce sınırları yapay bir şekilde bölünen coğrafyanın insanlarının, bir asır boyunca çeşitli fitneler uygulanmasına rağmen zihin olarak gönül olarak birbirlerinden ayrılmamıştır.” dedi. Sykes-Picot’yu bir asır evvel uygulayanların şimdi ikinci Sykes-Picot’yu uyguladığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş; ”Bunun iyi bir şekilde görülmesi gerekmektedir. Yani büyük resmin net bir şekilde görülmesi gerekmektedir. Büyük resmi göremediğimiz takdirde, milletimize anlatacak hiçbir sözümüzün de olmadığını ifade etmek isterim. Büyük resim, tek başına olayların anlaşılmasından ibaret olamaz. Özellikle irfanın, hikmetin, ihsanın ve marufun topluma yayılmasının aracısı olan sizlerin mutlaka ve mutlaka büyük resmi iyi okumanız lazım. FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbe girişiminin büyük resmin parçalarından sadece birisidir. Bu hain darbe girişiminin, Anadolu topraklarının tarih boyunca gördüğü en büyük ihanet hareketi olarak kavranması ve anlatılması şarttır.
DEAŞ BU PUZZEL’IN SADECE BİR PARÇASIDIR
PKK terör örgütünün Cizre, Silopi, Hakkari’de çukurlar kazarak, o çukurlara bombalar koymasının ne anlama geldiğinin iyi anlaşılması gerektiğini aktaran Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş; “Bu eylemler dahi puzzel’ın bir parçası olduğunun bilinmesini istiyorum. Aynı şekilde Türkiye sınırları dışında, İslam’ın muazzez, mukaddes adını kullanarak İslam’ı bir terör haline indirgemeye çalışan DEAŞ’ın niçin kurulduğunu, niçin kurdurulduğunu, ellerine silahların kimler tarafından hangi amaçla verildiğini çok iyi anlayacağız, ama bileceği ki DEAŞ da bu puzzel’ın sadece bir parçasıdır”ifadesini kullandı.
Bugün, Türkiye’nin güneyindeki bölgede yeni bir terör örgütü oluşturmaya çalışan PYD’nin, nasıl ortaya çıktığını, bunları ortaya çıkaran siyasi iradenin hangi destekleri verdiğinin çok iyi görülmesi ve bunun da puzzel’ın bir parçası olduğunun anlaşılması gerektiğine vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa’da, batı dünyasında, hatta İslam coğrafyasında İslamofobi’nin nasıl teşvik edildiğini, niçin geliştirildiğini anlayacağız, onu da büyük resmin bir parçası olarak göreceğiz. Büyük resim çok açıktır. Büyük resim bir asır evvel, coğrafyası bölünmüş olan İslam ümmetinin, özellikle bu coğrafyanın insanlarının, şimdi gönülleri ve zihinleri bölünerek, mezhep ve meşrep üzerinden, etnik yapı üzerinden, lime lime edilerek parçalanması, bir daha ayağa kalkmayacak şekilde tarih sahnesi dışına itilmesidir. Bizim sorumluluğumuz tam da burada başlıyor. Bu büyük planı bozabilecek tek ülke Türkiye’dir, Türkiye’nin irfanı, vicdanıdır. Zaten onun için Türkiye’nin başına bu kadar şey bela ediliyor. Onun için Türkiye’nin ayaklarına pranga vurmaya çalışıyorlar. Onun için Türkiye’nin önünü kesmeye çalışıyorlar. Zaten onun için hoca kılıklı bir eşkıyayı öne çıkarıp 40 sene besliyorlar ve bu milleti sokacak en tehlikeli, zehirli yılan haline getiriyorlar.
SAPIK ANLAYIŞA PANZEHİR MÜSLÜMANLIK GELENEĞİDİR
Anadolu ve Rumeli topraklarında İslam geleneğinin yaşadığı geleneğe vurgu yapan Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları söyledi: “Bugün dünyadaki İslam ve terör tartışmaları yapanlar, aynı zamanda teröre destek veren teolojileri de gündeme getirmek durumundalar. Şu anda maalesef yanlış birtakım anlayışlarla, sapık anlayışlar İslam’ın tevhidi inancından uzaklaşan birtakım teolojik yapılarla, Gülenist hareketten, FETÖ’cü çeteden DEAŞ’a kadar birtakım örgütlerin ortaya çıktığı malumdur. Bunlara karşı panzehir de bizim milletimizin asırlardır yaşamış olduğu Müslümanlık geleneğidir. Müslümanlığı yaşamak adına camiler, hayatın merkezidir. 90 bin camimiz ve 120 bin din görevlimiz var. Camilerimiz, evet, geceleri kapanabilir ama en azından sabah namazından yatsı namazına kadar camilerimizin tamamının açık olması, camilerimizin toplumsal buluşma merkezleri haline getirilmesi, imam arkadaşlarımızın gün boyunca mahallede, okulda, çarşıda, pazarda vakit geçirmesi ve kendisinin muhatabı olduğu geniş kitleye mutlaka ulaşması lazım. Ayrıca Diyanet İşleri Teşkilatının yüzde 20’sinin kadınlardan oluşmaktadır. Toplumun da yarısını oluşturan kadınların, çok daha yüksek bir oranda Diyanet İşleri Teşkilatının bünyesinde de temsil edilmesi şarttır, zorunludur.”
Konuşmasında Avrupa’da DİTİB mensuplarına karşı yapılan baskılara değinen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş; “Bu olumsuz durum Avrupa’nın şu an içinde bulunduğu siyasi şartlardan kaynaklanmaktadır” dedi.Arif Yağcı