'Eğitimde ilk yarıyıl sorunlarla sona erdi'
Kamu-Sen İl temsilcisi Şenol: “Torpilli, yandaş, ehil olmayan okul yöneticileri sayesinde okullarımızda çalışma barışı bozulmuş, verimlilik ve kalite hızla düşüş göstermiştir”
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı ve Türkiye Kamu-Sen İl temsilcisi Nizamettin Şenol, 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılının ilk yarısının sorunlar yığını ile sona erdiğini belirtti. Yazılı bir açıklamayla eğitim öğretim yılının ilk yarısını değerlendiren Şenol, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulları kaderleriyle baş başa bırakmak yerine, okulların acil bekleyen sorunlarına eğilmesi hepimizin en büyük beklentisidir” ifadesini kullandı.
Açıklamasında, öğretmen açığının her dönemde en önemli sorunların başında geldiğini vurgulaya Kamu-Sen İl Temsilcisi Şenol, “Bilindiği gibi sendikamızın öncelikli talepleri arasında 2015 yılının sonuna kadar 100 bin öğretmen ataması yapılması yer alıyordu. Bununla ilgili kamuoyu oluşturmamıza rağmen, ne yazık ki Bakanlık, 2015 yılının Şubat ayında 15 bin, Eylül ayında 37 bin öğretmen ataması yaptı. Bilindiği gibi Eylül ayında 37 bin değil, 47 bin atama yapılacaktı. MEB’in 2016 yılının Şubat ayında yapacağı toplam atama sayısı ise 30 bin olacak. Görüldüğü üzere bu rakamlar taleplerimizin çok çok uzağındadır” görüşüne vurgu yaptı.
OKULLARDA ÇALIŞMA BARIŞI BOZULMUŞTUR
Şenol, “Torpilli, yandaş, ehil olmayan okul yöneticileri sayesinde okullarımızda çalışma barışı bozulmuş, verimlilik ve kalite hızla düşüş göstermiştir. Milli Eğitim Bakanlığı konuyla ilgili açılan davalarda yargı kararlarını uygulamamakta diretmiştir. Bakanlığın hukuk tanımaz, ben bilirimci tavrı hak gaspını körüklemiş, yönetici kademelerinde adaletsizliğin güçlenmesine neden olmuştur” ifadesini kullandığı açıklamasında, özetle şunları vurguladı:
“Türk Eğitim Sen olarak açtığımız davalarda, şube müdürü atamalarının sadece sözlü sınav puanına göre yapılmasına ilişkin yönetmelik hükümlerinin yürütmesi durdurulmuştu. Bunun üzerine, Türk Eğitim Sen olarak sözlü sınav sonuçlarına istinaden yapılan 1709 şube müdürü atamasının iptali istemiyle açtığımız dava ise halen devam etmektedir.
OKULLAR İHTİYAÇLARINI, EKSİKLERİNİ KARŞILAYAMIYOR
Bilindiği gibi okullarımız fiziki ve teknolojik alt yapı açısından çok yetersizdir. Özel okullara öğrenci başına 2 bin 680 TL ila 3 bin 750 TL arasında teşvik vermek yerine bu kaynak devlet okullarına aktarılsa, devlet okullarına daha çok ödenek ayrılsa bugün ne camı, sırası, kapısı, tuvaleti, lavabosu kırık olan, kırtasiye masrafları karşılanamayan; ne de kütüphanesi, bilgisayarı olmayan okul kalır. Okullar arasında uçurum o kadar derindir ki, bölgeler arasındaki, hatta aynı mahallenin okulları arasındaki farklılıklar bugün ciddi bir sorundur.
BAYRAK ŞİİRİ, YENİDEN BÜTÜN DERS KİTAPLARINA KONULMALIDIR
Bu ay içinde özür grubu tayinleri yapılacaktır. Bakanlık yayınladığı duyuruda il/ilçe emri uygulamasına yer vermemiştir. Bu durumda çok sayıda öğretmenimiz hizmet puanı yetersizliği ya da alanında boş kontenjan bulunmadığından dolayı mazerete bağlı yer değişikliği yapamayacaktır. Bakanlık bu kararını gözden geçirmeli, il/ilçe emri uygulamasını mutlaka geri getirmeli, öğretmenlerin aile bütünlüklerini korumalıdır.
Ülkemizin birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacı vardır. Terör olaylarının tırmandığı, şehit haberlerinin ard arda geldiği, terör örgütünün şehirlerde hendekler kazdığı, hücre evler oluşturduğu, insanlara korku saldığı bir dönemde; ayrılık türküleri söyleyenlere inat, bir ve beraber olmamız, bayrağımıza, vatanımıza sahip çıkmamız çok önemlidir. Bu nedenle Eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer döneminde ders kitaplarının baş sayfalarından çıkarılan Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiiri, yeniden bütün ders kitaplarının baş sayfalarına konulmalıdır.
TELAFİ EĞİTİMLERİNE AYRI BİR ÖNEM VERİLMELİDİR
Bölgedeki çocukların okula gitmesinden rahatsız olan teröristler, ailelere çocuklarını okula göndermemeleri için baskı da yapmaktadır. Öte yandan devletimizin bazı terör bölgelerinde öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin can güvenliğine yönelik aldığı tedbirleri doğru buluyor ve destekliyoruz. Hiçbir terörist eylem ülkemizin birlik ve beraberliğine darbe indiremeyecek, çocuklarımızın eğitim almasına, ilim, irfan sahibi olmasına engel olamayacaktır. Şunu da belirtelim ki; eğitim-öğretime ara verilen yerlerde can güvenliğinin sağlanmasının ardından ivedilikle telafi eğitimlerine başlanmalıdır. Hatta MEB, bu bölgede eğitim hakkından mahrum bırakılan öğrencilerimizi, diğer illere taşıyarak telafi eğitimini bölge dışında da yapabilir. Bu çocuklarımız uzun bir süre okullarından ayrı kalmıştır. Eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, öncelikle bu çocukların eğitimlerini eksiksiz vermekten geçer. TEOG sınavları, üniversite sınavları da göz önüne alınarak telafi eğitimlerine ayrı bir önem verilmelidir.”●Kurtuluş