phishing
Sercan SAYIN

Sercan SAYIN

SERCAN SAYIN YAZIYOR

Hangi ülkenin ligi?

Hangi ülkenin ligi?

 

İki haftadır, yabancı futbolcular üzerinden yürütülen bir propaganda var. Hemen hemen tüm medyada da yer aldı. Bütün bu tartışma yerine, ağırlıklı olarak savunulan teze değinmek istiyorum: “İlk 11’e baktığında, hangi ülkenin ligi olduğu belli değil!”

Tabii, spor medyasının propagandadan sorumlu isimlerinden Rıdvan Dilmen’in ‘ebe’ hamasetinin yanında yumuşatılmış bir ifade oldu benimkisi ama olsun o kadar…

Yabancı kontenjanına gelene dek, hangi ülkenin ligini izlediğimizi tartışmamız gereken o kadar şey var ki… MFÖ’nün o eski şarkısında geçtiği gibi nereden başlasam, nasıl anlatsam?

YAŞ KONTENJANI

Birkaç yıl önce getirilen yaş kontenjanını ele alalım. Bir anda, tepeden inme ve Fatih Terim emriyle getirilen o kontenjan yüzünden 3. Lig ve Bölgesel Amatör Lig’de yüzlerce futbolcu işsiz, bir o kadarı da 2. Lig’de veya kontenjana girebildikleri 3. Lig takımlarında ‘sudan ucuza’ oynamak zorunda kaldı.

***

Kontenjan hâlâ devam ediyor. Biraz esnetildi ama insan haklarına aykırı bu uygulama, henüz tarihin çöplüğüne girebilmiş değil. Hani, futbolcu yetiştirilemediği için yabancı kontenjanı daraltılmaya çalışılıyor ya; beş yıldır yaş kontenjanı ‘sayesinde’ kaç futbolcu yetiştirildi diye sormak lazım ülkenin tek bilenine…

İL KONTENJANI

Bölgesel Amatör Lig’de, üçüncü sırayı bitirenin dahi küme düşebileceği şekilde tasarlanan ve bu ligi hep daha ciddi meblağlar ödenerek yabancı transferlerinin yapıldığı bir lig konumuna sokulan il kontenjanı da hangi ülkenin problemi olacak o hâlde? Sözde futbolcu yetiştirmek için oynatılan 3. Lig’in kamburu yaş kontenjanıysa, BAL’ın kamburu da il kontenjanı. Aynı şehrin birden fazla takımının olmaması, var olanların ise son maça dek rekabette kalması için ortaya atılan ancak şimdiye dek rekabet ruhunu körüklemek bir yana, lig üçüncüsünün küme düştüğü bir umutsuzluk sarmalı yaratmaktan başka bir şeye yaramayan il kontenjanı da muhtemelen, bambaşka bir ülkenin problemi…

TERFİ EDEMEYEN 'BELEDİYESPOR’LAR

Birkaç hafta önce bu satırlarda ülke futbolunun belediyespor yarasını ele almıştım. Futbolcu yetiştirilemeyeceği için yabancı kontenjanını dile getirenlere şu soruyu da sormak lazım: Bir belediye, spora destek amacıyla profesyonel liglere para döküyorsa ama bu belediyenin futbol kulübü kâh playoff’larda eleniyor, kâh son beş maçın beşini de kaybederek playoff’lardaki yerini başka bir rakibine hediye ediyorsa… Bunu nasıl sorgulayacağız?

***

Futbolcu yetiştirdiklerini, bu gayeyle hareket ettiklerini nasıl savunacağız? Transfere döktükleri paralar ortada, kulüplerin gelirleri ortada (pek çoğu ‘örtülü’ ama olsun). Yetiştirdikleri futbolcular niye bilgisayarlardaki gizlenmiş ögeler gibi, bir türlü ortaya çıkmıyor peki? Yıllardır, bir futbolcu yetiştirip üst düzey arenaya takdim eden kaç belediye takımı gördük ki?

 

VE TABİİ, TERFİ EDENLER

Hangi ülkenin ligindeyiz? Bir bakan (Kürşat Tüzmen), makam odasında iki futbolcuya imza töreni düzenlemişti. Hangi ülkeydi sahi, aynı bakan “Bu sene Mersin İdman Yurdu şampiyon olacak!” diye o törende açıklamıştı. Dilimin ucunda mesela; o sene o takım şampiyon olmasın mı! Ya ne olacaktı?

***

Başka bir bakan (Kemal Unakıtan), milletvekili adayıyken şehrin o dönemler 1. Lig’de mücadele eden takımına Sergen Yalçın ve Coşkun Birdal da dahil olmak üzere 2.5 milyon TL bonservis ödeyerek futbolcular transfer ederken, bu takım hangi ülkenin liginde oynuyordu? Ya da daha doğru bir soru soralım: O sene hangi ülkenin Süper Ligi’ne terfi etti?

***

Örnekler, çeşitler, çeşitlemeler bitmez. Zamanında Türkiye vatandaşı yapılıp milli forma giydirilen Aurelio üzerinden döndürülen “millî marş” hamaseti gibi. Sorgulanacak şeyler çok daha derin ve bittabi, hamaset kaldırmayacak şeyler!

YORUMLAR

  • 0 Yorum