phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

KURTULUŞ SAVAŞINI GÖRDÜLER

KURTULUŞ SAVAŞINI GÖRDÜLER

 

 

Buram buram tarih kokan bir kentin çocuklarıyız. Her zaman her yerde Kurtuluş Savaşının yaşandığı şehrin çocuklarıyız diye gururlanır, övünürüz. Şehrimizin hangi köşesine giderseniz gidin Kurtuluş savaşından kalma tarihi hatıralarla karşılaşırsınız. Afyon isminin olmadığı bir yakın tarih kitabına rastlayamazsınız. Benim çok sık kullandığım bir deyim vardır ve bu deyimi kullanırken de göğsüm kabarır ; Kahramanlar diyarı Afyonkarahisar.

Sevgili okurlarımız tarih kokan şehrimizle öğünüyoruz da o şehrin tarihi değerlerine ve kalıntılarına yeterince sahip çıkabiliyor muyuz? Sanmıyorum!

TOPLAR BAKIMSIZ HALE

Birkaç gün önce  çok sevdiğim bir arkadaşım iş yerime uğradı ve güncel konularda sohbet ettik. Sohbetimizin bir yerinde Anıt Park’taki top arabalarının halini gördün mü? diye sordu. Epeydir Anıt Parka gitmediğim için top arabalarının durumundan bilgim olmadığını, ancak en kısa sürede gidip göreceğimi söyledim. Öyle de yaptım ve Pazar günü Anıt Park’a giderek Kurtuluş Savaşını görmüş ülkemizin savunmasında kullanılan ve döneminin en önemli silahı olan topları yerinde inceledim. Gördüklerim karşısında dondum kaldım. Toplar son derece bakımsız ve perişan halde idiler. Hemen hemen ahşap kısımların tamamı çürümeye yüz tutmuş bir tanesinin ise sol tekerleğinin ara parmaklıklarının hepsi kırılmış top arabası yan tarafına yatmış halde idi. Hemen bir resmini çektim.

UTKU ANITI DA BAKIMSIZ

Gariptir ama birkaç yabancının da aynı şekilde yana yatmış, tekeri kırık top arabasının resmini çektiklerini üzülerek gözlemledim. Resmi çekenlerden birisi ile tanıştım. İleri yaşı ve atletik yapısı ile dikkat çeken ve adının Özkan olduğunu söyleyen şahıs emekli bir subay olduğunu ifade ederek “Gördüklerim karşısında yüreğim burkuldu” dedi ve ekledi: “Yukarıdaki heykel de ( Utku Anıtı ) çok bakımsız, boyaları akmış…”

Bu söylem üzerine yukarı çıkarak Utku Anıtı’nı gözlemledim ve gerçekten üzerinde boya akıntısı gibi görüntüler tespit ettim. Orada da benim yüreğim burkuldu. Afyon’un sembolü ve turistlerin ilgi odağı olan Utku Anıtı böylemi olmalıydı?

BU GÖRÜNTÜLER AFYON’A YAKIŞIYOR MU?

 Değerli okurlarımız sanıyorum sizlerinde gözünüze çarpmıştır, bundan birkaç ay önce Ulusal yayın yapan gazetelerde ; İstanbul Büyük Ada’nın faytonlarının tekerleri Afyon’da yapılıyor diye bir haber vardı. Top arabasının kırık tekerini görünce aklıma magazin sayfalarında çıkan rengarenk tekerlekler geldi.İstanbul’un fayton tekerleklerini yapıyoruz diye övünüyoruz da top arabasında ki kırık bir tekerleği yenileyemiyoruz! Bu durumda söylenecek savunulacak bir söz olabilir mi? Ya Utku Anıtının durumu? Heykelin başından ve omuzlarından aşağı doğru dökülen beyazımsı veya açık mavi renkli akıntı nedir acep?

Aktardığım konulardaki top arabası ve utku anıtı ile ilgili olumsuzlukları ortadan kaldıracak kurum hangisidir bilmiyorum. Bildiğim tek şey o tekeri kırık top arabası ile anıtın bu halleri ile Anıt Park’a ve Afyon’a yakışmadıklarıdır. Görüntü kirliliği olan bu durumun biran önce düzeltilmesi,yerine ve konumuna uygun hale getirilmesi en halisane dileğimdir.

YENİ YÖNETİM İŞ BAŞI YAPAR YAPMAZ AYRIMCILIĞA MI BAŞLADI?

Oluşturulan yeni Afjet Afyonspor yönetim kurulu görevi aldıkları ilk gün Kulüp binasına giderek futbolcularla bir tanışma toplantısı düzenler. Bu toplantıya giderken de gazeteniz Kurtuluş dışında diğer yerel yayın organlarının tamamına telefon ile bilgi verilir ve çağrılırlar. Bu ayırımcılık tarafımızdan tespit edildi  ve olayı garipsedik. Yeni yönetimin neden böyle bir tasarrufta bulunduğu merakımıza mucip oldu. Çağırıp çağırmamaları çok ta önemli değil. Sebebi önemli. Bu konuda yeni yönetimden bir açıklama bekliyoruz. Her halde bu kadarcık da hakkımız vardır? Biz gazete olarak hep Afyonspor’un yanında olduk. Ancak yeni yönetimi daha ilk günden karşımızda bulduk! Elbette bir açıklama gelecektir.

ÇAY’DA DAMAK TADI

1960 yılı mayıs ayı idi. Rahmetli annem ve babam Emirdağ’ında görevliydiler ve orada ikamet ediyorduk. Bir gün evimizin karşısındaki sinemada bir CHP’li kadın milletvekili konferans verdi. Konferans bitiminde milletvekili lavaboya girmek ister, ancak sinemanın sorumlusu Ahmet abi, milletvekiline “Sayın Vekilim, sinemanın lavaboları çok kirli, sizi karşıda bir tanıdığımız var oraya götürelim, ihtiyacınızı orada giderebilirsiniz aile tanıdığımızdır” der ve bizim eve getirir. İhtiyacını gideren kadın milletvekili daha Ankara’ya dönmeden rahmetli annemin tayini, ‘eve CHP milletvekili aldı’ diye Malatya’nın Darende ilçesine çıktı. Ben atamayla ve devamı ile ilgili detaylara girmeyeceğim. Konuyu da dağıtmayalım; konumuz çay demleme ve çay ile ilgili damak tadı!

Rahmetli annemin anlattığına göre Darende’nin 2-3 km dışında yaşlı bir dede varmış. Bu dedenin demlediği çay dillere destanmış. Civardan insanlar oraya çay içmeye gelirlermiş.  Annemler de mesai arkadaşları ile bu dedenin çayını içmeye çok sık giderlermiş.

Rahmetli annem çay içerken hep Darende’deki dedenin çayından bahseder  ve “O kadar çay demliyorum dedenin çayının damak tadını tutturamıyorum” derdi.

DAYININ ÇAYI ALIŞKANLIK YAPACAK MI GÖRECEĞİZ

Pazar günü Anıt Park dönüşü, canımız çay istedi ve yanımdaki arkadaşımla uzun çarşıdaki Köle İş Hanındaki Dayının Çay Salonuna girdik. İki tarafı açık olan bu iş yerinde hafif bir hava cereyanı vardı ve bu nedenle de serindi. Nostaljik bir ortamı olan burada içtiğimiz çayın tadı damağımızda kaldı birkaç tane çay içtik. Mekan sahibi kardeşimiz yanıma geldi ve laf arasında “Orhan abi bizim çay alışkanlık yapar” diye bir espri patlattı. Biraz şaka içerse de sözün doğruluk payı çok fazla idi ve çay çok lezzetliydi. Belki de son zamanlarda içtiğim en güzel çaydı diyebilirim. Tabi alışkanlık yapıp yapmadığını zaman gösterecek.

                           

    

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum