phishing
Orhan DURAK

Orhan DURAK

DURAKTAKİ ADAM

BİRAZ DA NOSTALJİ!

BİRAZ DA NOSTALJİ!

 

 

Yetmiş yıla varan yaşamımın tamı tamına 32 yılı sağlık hizmetinde geçti. Benim için çok kutsal olan bu mesleğin mensubu olmaktan hep gurur duydum. İnsanların sağlıklı yaşaması için verilen mücadelelerin içinde aktif görev almak kadar başka ne güzel olabilir ki? Ben bu güzellikleri 32 yıl dolu dolu yaşadım. Her tarafından gaz kaçıran cihazlarla ve ombredan (eter vermeye yarayan bir tür maske) cihazları ile eter verdiğim günleri hiç unutmadım. Ne fazla mesai ücreti aldım, ne de yaptığım fazla mesailer için izin kullandım. Senelerce yıllık izin kullanmadım. Yıllık izine çıkmış görünüyordum ama hastanede yine görevimin başında idim. Hiçbir gün maddiyatı sorun etmedim. Uzunca bir süre üç hastaneye birden tek anestezi teknisyeni olarak baktım. Önce kadrolu olarak çalıştığım Devlet Hastanesindeki ameliyatlara giriyor, ardından da SSK Hastanesi ve Doğum Evinin acil ameliyatlarına giriyordum. Doğru dürüst günlerce evime gidemediğim günler oluyordu. Çok  defalar, bir gecede beş defa acil vakaya gittiğim olmuştur. Hiç sesimi çıkarmadım, hiç de sorun yaratmadım.

HASTANENİN YEŞİL KUMAŞ ALACAK PARASI YOKTU

Cihaza takacak oksijenimiz olmadığı için damla eterle uyuttuğum çok vaka olmuştur. Çalıştığım yıllar yokluk yılları idi ve bu çalışma koşullarına ayak uydurmak zorunda idik. Cerrahlarımız kaynatmak suretiyle steril edilen Bursa koza ipeği ile ameliyatlar yapıyorlardı. O yıllarda tek kullanımlık steril enjektörler yoktu. Cam enjektörler ve uçları yüzlerce defa kaynatılıp kullanılırdı. Ameliyata giren personelin üzerlerinde Amerikan bezinden yapılmış gömlekler, kepler ve ayaklara geçirilen çizme benzeri galoşlar vardı. Daha sonra bu galoşların yerini lastik galoşlar aldı. Lastik sondalar da kaynatılır defalarca kullanılırdı. Bugün ameliyathanelerde rutin olarak kullanılan ve gözleri yormayan yeşil kumaşlar yoktu. Aslında piyasada kumaş vardı hastanenin alacak parası yoktu.

O CERRAHLAR Kİ HER TÜRLÜ VAKAYA NEŞTER ATARDI

Değerli okurlarımız. Bu konulara girmişken, birkaç kez yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. O yıllarda şimdiki cerrahların kaale almadıkları fakat gerçekte mükemmel olan ve her türlü vakayı yapan  cerrahlarımız vardı. Örneğin, merhum Op. Dr. İhsan Saraçoğlu, mide rezeksiyonunu 45, taşlı keseyi 15, Apandektomiyi ise 7-8 dakikada yapardı. Üroloji Uzmanı merhum Baştabip Op. Dr. A. İhsan Yıldırır’ın ameliyat gününde saat 08.00-14.00 arası sekiz açık prostat operasyonunu yaptığını bilirim.

BAKANLIK MAAŞLARI GEÇ GÖNDERİNCE

OP. DR. KAMİL ÖZGÜR DEVREYE GİRERDİ

Onların dışında yüzünden tebessümü hiç eksik olmayan son derece başarılı ve pratik bir Genel Cerrah olan Op. Dr. Kamil Özgür’e ayrı bir paragraf açmayı uygun buluyorum.

Altmış ve yetmişli yıllarda mali yılbaşı mart ayında idi. Bütün bakanlıklar, taşra teşkilatına altı aylık aralarla iki defa ödenek gönderirlerdi. Bu ödenekler hiçbir zaman mart ayında gelmez, gecikirdi. Durum böyle olunca, çalışanlar aybaşında maaşlarını alamazlardı. Eğer defterdar biraz vicdanlı ise ödenek üstü harcamalara imza atar, kurumlarda maaşlarını alırlardı. Yoksa ev sahibi, bakkal vs. ile başınız derttedir. İşte bu durumu bilen rahmetli hocam Kamil Özgür, idare memuru rahmetli İhsan abiyi (İhsan Tongut ) çağırır ve “İhsan bey, doktorlar hariç tüm çalışanların alacakları maaşı hesapla bana getir” derdi.

DOKTORLAR DIŞINDA SAĞLIKÇILAR MAAŞLARINI GÜNÜNDE ALIRDI

İhsan abi, zaten hazır olan meblağı Kamil Beye götürürdü. Rahmetli hocam Kamil Özgür bankadan bu miktarı çeker, İhsan abiye verip, doktorlar hariç çalışanlara dağıttırırdı ve “Bu çalışanların ev kiraları, bakkal, kasap borçları ve çocuklarının eğitim masrafları var bunları kimse beklemez sıkıntı olur” derdi. Bizler maaşlarımızı alırdık, kimseye muhtaç olmazdık. Ödenekler geldiği zaman İhsan abi, Kamil Hocam’ın parasını öderdi. Bu değerli insan onca hastasına şifa verirken kendisi inoparabl bir mide kanseri ile aramızdan ayrıldı. Mekanı cennet olsun.

LOKAL ANESTEZİ İLE MİDE AMELİYATI YAPILIR MI?

Yine eski başhekimlerimizden ve Sağlık Koleji’nden hocam olan Op. Dr. Nurettin Çelikaksoy, belki inanmayacaksınız ama lokal anestezi ile mide ameliyatı yapardı. Yaptıkları vakaları Afyon’da ilk diye lanse etmeyen, basınla hiçbir bağlantıları olmayan bu mümtaz insanları saygı ile yad ediyor, mekanları cennet olsun diyorum.

KULAĞIMA BİR ŞEYLER FISILDIYORLAR VE HER ŞEY ALT ÜST OLUYOR

Yazılarımı devamlı okuyan okurlarımız… Biliyorum ki, “Orhan bey, yine bir şeylere kafayı takmış” diyeceklerdir. Doğrudur sevgili okurlarımız. Ben de şöyle bir kenara çekilip sessizce oturmayı düşünüyorum. Ancak birileri gelip kulağıma bir şeyler fısıldıyorlar ve her şey alt üst oluyor.

Son zamanlarda sağlıktaki yanlış yapılanma üzerine yazdığım yazılara bozulan bir doktorumuz, beni tanıyan bir arkadaşımıza benim için ileri geri konuşmuş ve “Kim bu adam yahu, her şeye burnunu sokuyor” demiş.

DOKTOR! SİNİRLERİNİ BOZMA, TİCARETİNE DEVAM ET

Ben sıradan bir vatandaşım, üstelik bir şeye de burnumu sokmuyorum. Öyle olsaydı senin yaptığın ticarete burnumu sokardım ve “Doktor ya ticaret yap ya da doktorluk” derdim. Bak hem bir şey demiyorum, hem de karışmıyorum. Sen işine bak doktor kardeşim, nasılsa işler tıkırında. Allah daha çok versin. Bana kızıp da sinirlerini bozma. Ben bir garip Orhan’ım! Zaten demişsin ya “Kaç paralık adam” diye. Boş ver! İşine bak. Varsayasın ki “On paralık…” Yetmez mi sana? Biliyorum, sen devasa rakamlarla uğraşıp, mutlu olduğun için benim ederim seni mutlu etmez. Bak keyfine.

                                       

YORUMLAR

  • 0 Yorum