phishing
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

Zor bir yazı...

 

Zor bir yazı...

 

Yazarların ve yazanların iki zorluğu vardır.

Durun, konuya girmeden önce; şu "yazar" ve "yazan" farkını koyalım bir:

Yazarlık hem bir sanat hem de bir meslektir. Yani yazar, ekmeğini yazı yazarak yer.

Adının başındaki titri ‘Yazar’dır onların...

Yazan olmak ise; bir gazetede, bir dergide veya bir kitapla; bilgisini, birikimini, bazen de düşüncelerini ve duygularını başkalarıyla paylaşmaktır. Yazanların, geçimlerini sağladıkları başka meslek ve işleri vardır. Başka işi ve mesleği olanın kitapları olsa da yazar değildir.

Naçizane bendeniz, otuz yıldır, sadece bir ‘yazanım’; mesleğim var çünkü, eğitimciyim.

Birikimlerimi, biriktirdiklerimi, anılarımı, duygularımı paylaşıyorum okuyanlarla...

 

Yazı Yazmak Zor Olur Bazen

Şimdi gelelim zorluk meselesine: Bu zorluk aynı zamanda bir çelişkidir de...

Oturup bir yazı yazman gerekiyor; herkesin odaklandığı yoğun bir gündem varsa, o gündem dışına çıkan bir yazı yazsanız, kim okuyacak endişesi bir yandayken...

Öbür yandan da, herkesin yazıp-çizdiği konuda ben de yazmış olsam; yazının özelliği, özgünlüğü, farkı ne olacak, sıradanlaşıp gidecek çekincesi...

Yazı yazmak zor olur bazen; bu da zor bir yazı...

Basılı, görsel, sosyal medyasıyla; ulaşım ve iletişim kanallarıyla millet, Millet Meclisi'ne odaklanmış (ya da odaklandırılmış), dikkatler orada yoğunlaşmış durumda. Haberler, yorumlar, tartışmalar bunun üzerinde. Başka ne desen dönüp bakan yok.

 

Zor Nefes Alıyor İnsanlar

Ama başka şey yazmak zorundayım ben, okunsa da-okunmasa da...

Çünkü ülkenin, halkın gündeminin bu olduğuna inanmıyorum.

Daha doğrusu, halkın gündeminin bu olmadığına, olmaması gerektiğine inanıyorum.

Şöyle "kuşbakışı" bakıverelim bir, isterseniz:

- Ordumuz yurt toprakları dışında savaşta; her gün şehitler veriyoruz.

- Güvenlik güçleri ve asker, yurt içinde; donanımlı terör örgütleriyle kanlı bir mücadele yürütüyor. Şehit olanlar yine bizim çocuklarımız.

- Ülkenin her yerinde bombalar patlatılıyor; haince, alçakça, zalimce terör saldırıları sürüyor.

Ne zaman, nerede, kimin tarafından gerçekleşeceği bilinmeyen bu saldırılarda can verenler ve can verecekler bizim ülkemizin insanları. Hatta hepimiz, her an tehlike altındayız.

- İşsizlerin, yoksulların hatta açların sayısı bile bilinmiyor artık.

- Her gün onlarca esnaf kepenk kapatıyor; açık görünenlerden çoğu siftahsız kapanıyor.

- Turizmin atardamarları tıkanmış, ülkeye döviz girmiyor; turistik tesisler yok pahasına satılık.

- Döviz dediğiniz menem, her gün yeni tavan rekoru kırıyor; zamlar peş peşe...

- Eğitim sitemi çökmüş, sağlık sistemi tökezliyor.

...........daha bir dizi sorunların bunalımında, zor nefes alıyor insanlar.

 

Hangi Milletvekili Ne Söyledi, Nasıl Oy Veriyor?

Hal böyleyken...

Gazeteyi eline almış; şu satırlara da lütfedip, göz atmakta olan...

Esnaf kardeşim, işçi kardeşim, memur kardeşim...

Allah aşkına söyle; gerçekten senin derdin, yukarıda sayılanlar içinde değil mi?

Yoksa gerçekten çok mu merak ediyorsun; Anayasa'nın hangi maddelerinde, hangi paragraf değişikliği yapılırken, hangi milletvekili ne söyledi, nasıl oy veriyor?

Hatta hiç merak etmiyor musun, neden böyle bir şey yapıldığını?

Neden senin canın yanarken, için acırken onlar öyle bir şey yapıyor?

 

Yapılanlar Sıradan Değil; Ancak Sırası Değildi

Yanlış ya da eksik anlaşılmaya sakın!

Yapılanlar (yaptıkları), öyle önemsiz, sıradan değil; ancak sırası değildi.

Yaptıkları, yapmakta oldukları, yapacakları değişiklik ülkenin en yaşamsal önemde değişiklikleri. O değişikliklerin içeriğine girmeyişimin nedeni, henüz bize sorulmuş olmamamsından dolayıdır. Şu satırlarda verilecek çaba, o değişiklikleri yapanları etkilemeyecek hatta ulaşamayacak bile...

Günü geldiğinde, yani bize sorulduğunda...

Kafa kafaya, el ele, yürek yüreğe verir; ne yapacağımız konusunda bir karara varırız.

YORUMLAR

  • 0 Yorum