phishing
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

Bu cesareti nereden alıyorlar?

 

Bu cesareti nereden alıyorlar?

 

Ne adlarıyla sayfamı kirleteceğim, ne de kopası dillerine aldıkları sözleri tekrarlayarak, onların düzeylerine düşeceğim... Bakmayın "düzey" dediğime; rahmetli Çetin Altan'ın bir zamanlar söylediği gibi: Alçak diyemem; çünkü alçağın da yükseğe göre bir seviyesi vardır, bunlar iyice çukur... Çetin Altan'ın sözünü ettikleri, bunların yanında kavak gibi durur.

Peki kim bunlar, nereden güç ve cesaret alıyorlar da böyle pervasızca Cumhuriyete, Cumhuriyet'in kurucularına, Cumhuriyet'in kurucu değerlerine sövebiliyorlar? Özellikle Kurtuluş Savaşımızın Önder Komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ü hedef alarak, yalnız düşüncesine, kişiliğine değil; aile ve özel hayatına hayasızca nasıl dil uzatabiliyorlar?

 

***

Cumhuriyet'in okullarında okumuşlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin desteğiyle ve himayesiyle yaşayıp bir meslek, bir unvan sahibi olmuşlar. Atatürk Türkiyesi'nin sağladığı demokrasi koşullarında memur, yönetici, milletvekili, bakan, başbakan hatta cumhurbaşkanı olmuşlar. Bu kişilerden; hiç, kendilerini bu günlere getiren bir velinimete hakaret beklenir mi?

Tabii ki beklenmez ve çoğunluk yapmıyor da... Ama ne yazık ki, bir grup, bir güruh çıkıyor işte... Hani derler ya; sinek küçük ama mide bulandırır. Bulanıyor midemiz, tiksiniyoruz.

Hani kendi kendilerine, özel mekanlarında sohbet ederlerken duyulmuş da ona tepki gösteriliyor olsa; "amaaan, meczuplar işte, bırakın konuşsunlar, duymayın" diyebilirdik belki de; TV kanalları var, yayın organları var; ülkenin tümüne hitap ediyorlar. Duymazlıktan mı geleceğiz?

 

***

Asıl soruya tekrar dönüyorum: Bu gücü, bu cesareti hatta bu desteği nereden alıyorlar?

Son meşum olay karşısındaki tepkiler yanında; asıl tepki göstermesi gereken, devlet yönetimi içindeki görevli kişi ve kurumların duyarsız kalışları, bu konuda bir ip ucu veriyor bize... Öyle yarım ağızla, "ayıp ettiler, olmamalıydı, kınıyoruz" meali mırıldanmaları tepki sayamayız. İlk tepki devletin zirvesinden gelmeliydi. Sonra dün paylaştığım gibi, asıl sert tepki; Mustafa Kemal'in aile ocağı sayılan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst temsilcisi Genel Kurmay Başkanlığı'ndan gelmeliydi. Gelmedi. Şu satırların yazılmakta olduğu ana kadar gelmedi; geldi de ben duymadıysam af dilerim. Bu tepkisizlik  de bizim, "bu saldırıların asıl müsamaha merkezi orası mı" diye düşünmemize neden oluyor. Ne yazık ki, ne yazık ki....

***

Bize başka ip ucu veren bir iki örnek daha var.

Bu hakaretçi müfterilerin şahı sayılan, "keşke kurtuluş savaşında Yunanlılar galip gelseydi; hiç değilse şeriata dokunmazlardı" diyen, güya sembolik olarak fes giyen biri daha var ya...

Nerede o şimdi, ne iş yapıyor? Cumhuriyet Türkiyesi'nin yani Türkiye Cumhuriyeti'nin manevi ve tüzel varlığının temsil edildiği T.C Cumhurbaşkanlığı Makamı'nın konutunda, onların deyimiyle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde  başdanışmanlık görevi ifa ediyor.

Anlaşıldı mı şimdi Vehbi'nin Kerrakesi...

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum