phishing
Bizim köyde kimsede para yoktu; ama...
Nurettin BURHAN

Nurettin BURHAN

Tablo

Bizim köyde kimsede para yoktu; ama...

17 Kasım 2016 - 06:03

                                                                          

 

Bizim köyde kimsede para yoktu; ama...

 

(Şu azgın terör günlerinde, başka konuda yazılmaz, yazılsa da okunmaz diye düşünülebilir belki. O konuda binlerce parmak, fırtınalar estiriyor klavyeler üstünde... Bir de ben girmeyeyim, kusur kalsın. Parmaklarım gerçek sorumlulara falan uzanıverir; riske girilmeye..)

Gelelim mevzuumuza: Evet, çocukluğumda; gerçekten çok kimsede para bulunmazdı bizim köyde. Şimdiki kuşağın aklı almayacak belki ama parasız da yaşanırdı. Eksikliğini bile duymadan hem de...

Her şey "harman veresiye" üzerinden yürürdü.

 

***

Devletten maaşlı imam yoktu mesela, köylü imamını kendi bulur, "hak"ını verirdi.

"Hak" denirdi yıllık ücrete; ücret dedikleri de işte bilmem kaç ölçek buğdaydı.

Korucu da, sığır çobanı da, koyun çobanları da hatta köyün berberi de hak üzerindendi.

Peki, bizim köylüler hiç mi kahveye falan gitmezdi?

Gitmez olur mu, hem de her gün; gidilecek başka yer mi vardı ki...

Çay da harman veresiye içilirdi; kahveci kimin ne kadar çay içtiğini bilirdi.

Köye dışarıdan gelen nalbant, demirci, kalaycı hep harman veresiye yapardı işi...

 

***

E, bakkal yok muydu, o neyle alışveriş yapardı parasız?

İşte o çoklukla peşin çalışırdı. Harman veresiye sigara satamazdı ya...

Alışveriş için bakkala genellikle buğdayla, arpayla, yumurtayla; onlar da yoksa yün kırıntısıyla, yünden örülmüş çorap eskisiyle bile gidilirdi.

Paketle sigara alabilen tek tüktü; iki yumurta, beş tek sigara ederdi mesela...

*   *   *

Ne yer, ne içerdik?

Hemen hemen her şeyi kendileri üretirdi köylümüz.

"Arpalık" dediğimiz sebze tarlalarında; domates, biber, patlıcan...

Taze taze yendiği gibi; kışlık olarak da kurutulur ve küp küp turşuları kurulurdu.

Bostan tarlalarında; kavun, karpuz, salatalık, mısır yetiştirilirdi.

Üzüm bağlarımızdan küfelerle gelen üzümlerimizden yine küplerle pekmez yapılırdı.

 

***

Banka, kredi, borç, faiz gibi sözler yabancıydı bizim köylülere.

Köyün bütçesi, "salma" dedikleri; herkesin gücü oranında yaptığı katkıyla oluşurdu; "köy sandığı" derlerdi ona da. Köyün genel giderleri oradan karşılanırdı. Hatta yoksullara bile yardım edilebilirdi köy sandığından. Kendi yağımızla, kendi soğanımızı kavurmaktaydık sizin anlayacağınız...

 

***

Velhasıl 1923-1950 Cumhuriyet Türkiyesi gibiydi bizim köy.

Ya da 1923-1950 Cumhuriyet Türkiyesi, bizim köy gibiydi...

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Doğa EKER
    7 yıl önce
    Nurettin amcam 15 yaşındayım bu muhteşem yazınızın her ikisini de zevkle okudum.... Üçüncüyü de bekliyorum... Bazı bölümlerini sizi kaynaklayarak "TÜRKİYEDE ÇOCUK OLMAK" kitabıma almayı düşünüyorum... (dogaeker@hotmail.com.tr) adresime bir mail attığınızda size ulaşmam kolay olacaktır. Teşekkür ederim...