Artı elli daha, eşittir..
Biliyorsunuz değil mi; önümüze gelecek tasarıda, beş yüz elli milletvekiline elli daha eklenecek. Toplama işlemi kolay; altı yüz eder. E, n'olmuş yani mi?
İşte mesele orada. Basit bir toplama işlemi değil bu...
Beş nüfuslu bir eve bile iki nüfus daha eklenecek olsa...
Bir iki duvar yıkılıp bir iki oda daha inşa edilmez mi?
Sonra, o odaların kilimi, keçesi, koltuğu, yatağı...
Derken, eklenen iki nüfusa göre sofra, mutfak alışverişine eklemeler...
Yani aile bütçesi yeniden elden geçirilir.
O eklenen nüfus, çalışarak aile bütçesine katkı yapacaksa sorun yok.
Ama hiç bir iş yaramayacaklar ve hatır için bakılacaklarsa, aileye yük...
***
Hayal edin şimdi...
O koca Meclis binası, yeniden restore edilecek altı yüze göre.
Kolay değil; elli oda daha eklenecek, müştemilatıyla...
Bir milletvekili bir kişi değildir; onun bir sekreteri, bir danışmanı, bir de şoförü olacak.
Anlayacağınız, her milletvekili dört başı mamur, dört kişidir.
Aylık maliyeti, yaklaşık otuz bin (otuz milyar) liradır.
Bu elli artışın bütçeye yükü, ilk adımda iki milyon (trilyon) lira gibi hesaplanıyor.
***
E, ne yapalım yani; milletvekilimiz, meclisimiz olmasın mı?
Haşa! Olur mu öyle şey? Aklından geçiren bile delidir.
Ülkelerin en üst, en yetkili, en saygın yönetim organları meclisleridir.
Tabii ki bizim gözbebeğimiz de Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir.
***
Ancak...
Baştaki aile örneğinde söylediğim gibi; ailenin her ferdi, aileye bir katkıda bulunabiliyorsa anlamlıdır; hatır için aileye yük edilirse birileri, günahtır, yazıktır o aileye...
Beş yüz elli kişilik meclisimizin, kaç üyesinin, ne kadar işlevselliği olduğunu gördük.
Bir kişinin, ne istediyse onun yapıldığını defalarca canlı izledik.
Hatta; ne diyeceği, ne isteyeceği bile bilinmeden, boş kağıda imza atılarak peşin peşin onaylandığını da gördük, değil mi?
***
Şimdi; beş yüz elliden, altı yüze çıkarılınca...
Meclis, birden bire işlevsel hale mi gelecek?
Yeni bir çalışma sistemiyle, yeni şeyler mi üretecekler?
Hayır! Tasarıda böyle bir belirleme yok.
Hatta tam tersi; tek görevi olan "yasama yetkisi" bile en aza indiriliyor.
Seçilecek "başkan"; KHK ile, meclisin çıkaracağı yasaya gerek kalmadan yönetebilecek ülkeyi. Dahası... Canı sıkılırsa, "dağıtıyorum, feshediyorum lan bu meclisi!" diyebilecek.
Oylayacağımız tasarıda yazılmış bunlar.
***
O zaman, bu artı elli neyin nesi?
Ben bir şey diyemem de... Siyasi analistlerin tahminleri var.
Onlara göre, bu artı elli; siyasi hayatı bitmiş, siyasi canlı cenaze gibi dolaşan birinin, başkanlık sistemine verdiği desteğe, bir minnet borcu olarak, siyasi ömrünün son yıllarını, iktidar ortağı bir genel başkan görünümüyle tamamlayabilmesi için yapılmış bir düzenleme...
***
Siyasi literatürde buna "siyasi rüşvet" de diyorlar.
İyi de, niye bizim cebimizden?
Niye, yine Yörük sırtından kesiliyor kurbanlar?
YORUMLAR