phishing
İsmail Sagun

İsmail Sagun

YOLCU

UETD, ateşe su taşıyan karınca misali gibi tarafını belli etti

UETD, ateşe su taşıyan karınca misali gibi tarafını belli etti

 

 

Almanya 63, Avusturya 73, Belçika 75, Fransa 65 ve Hollanda 71.

Bunlar şu ana kadar resmi olarak açıklanmamış 16 Nisan seçim sonuçlarının EVET oranları. 16 Nisan öncesinde ve sonrasında bu ülkelere bakıldığı zaman seçime müdahil olma çabaları var idi sonrasında da bunu devam ettirdiler.

Peki, hiç düşünüyor muyuz; Avrupa’nın tamamı evet oyu verse Türkiye’deki evet oranlarına ne kadar etki edecek. Avrupa’daki oy oranları Karıncanın ateşe su taşıması gibi tarafımız belli olsun misalidir.

Avrupa’nın korkusu burada yaşayan Türk vatandaşlarının vereceği evet’ten hiç kuşkusu yoktu. Bunu bilmek içinde kâhin olmaya filan gerek yok. 1 Kasım 2015 seçimlerimde AK Parti ve MHP’nin oy oranları Almanya’da 67.2, Avusturya’da 75.3, Belçika’da 76.8, Fransa’da 63.7 ve Hollanda’da 76.6 idi. 16 Nisan 2017 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinin oy kullanım oranına bakıldığı zaman öyle fazla bir oran farkı da yok.

UETD Hedef Tahtasına Konmaya Çalışılıyor

Ama; 16 Nisan referandum seçimlerinde Avrupa’da evet oylarının yüksek çıkmasında ya da aynı önceki AK PARTİ + MHP) oylarının korunmasında UETD teşkilatının büyük katkısı oldu bunu da göz ardı etmemek lazım.

Neredeyse her köyden vatandaşları otobüslerle oy kullanacakları Konsolosluk binasına taşıdılar.

Bugün belli bir kesim tarafından bu davranışlarından dolayı sempati bazı kesim tarafında da hedef tahtasına konmaya çalışılan UETD teşkilatlarına halkı neden taşıdıklarını sormak lazım.

Bana göre UETD teşkilatları HEDEF olacaklarını bile bile ateşe su taşıyan karınca misali taraflarını açık ve net olarak belli ettiler.

PEKİ, AVRUPA’NIN BU TUTUMU NEDEN?

1961 yılında davul zurna ile Sirkeci Garından içine işçi doldurarak arkasından el salladığımız tren ve o günkü Türkiye’den eser yok şuanda.

Bugün ne o zaman kendi ülkesinde iş bulmadığı için buralara gelenlere kötü bir lafımız olabilir, nede o dönem kendi vatandaşına iş veremeyen hükümete bir lafımız olabilir. O dönemi bugünle yargılamak geçmiş döneme de bugünkü döneme de haksızlık olur.

O gün iyi niyeti ile ekmek uğruna Avrupa’ya çıkanlar dün neyse bugünde aynı. Dünü unutup bugün farklı bir tutum içine giren Avrupa’dır. 1961 yılında yerle bir olan Avrupa o gün hürmetle karşıladığı “amanla” çağırdığı benim ecdadımı çalıştıracak ama bugün onun torunlarına yaptığını bırakmayacak.

Burada İkiyüzlü Olan Kim?

Biz mi?

Onlar mı?

Avrupa’nın şu an Türklere ihtiyacı kalmadı. 50 yıldır yapılmadık yerini bırakmadılar.

Türkleri en ağır işlerde çalıştırırken kendileri sistemlerini tamir edip oturtmaya çalıştılar. Tamam, Türklere bunları yaptırırken bedava yaptırmadı. Bedelini ödediler ama o gün bedelini ödeyerek bile çalıştıracak işçileri yoktu. Ya kendileri çalışacak ya da parasını verip işçi çalıştıracaktılar. Kendileri çalışsa büyümeleri yavaş yavaş olacaktı. Bu yüzden yabancı işçi çalıştırmaya karar verdiler. Yoksa kimse karakaşımıza kara gözümüze para vermedi.

Şimdi ne oldu da 50 yıl öce “Hoşgeldiniz”le karşıladıklarınızın torunlarına “Defolun” diyebiliyorsunuz!

Aldıklarınızı Bize Geri Verin Defolun Gidin

Aslında söylemek istedikleri şey çok net.

“Biz size para vererek bizim yapmayacağımız her şeyi yaptırdık. Verdiğimiz paraları buralarda size evler aldırdık. Çocuklarınızda çalışsın buralarda ev araba alsın yesin içsin.” Ama torunlar okumaya gelince ülkede söz sahibi olmaya başlayınca; “Ne gerek var okumanıza, dedeniz babanız kazandı. Onları satın harcayın ve sonra aldıklarınızı bize geri verin defolun gidin” demek için uğraşıyorsunuz.

Ama o gün gariban halkının Avrupa’ya gitmesine müdahil olamayan hükümet yerine, bugün “durun bakalım o iş o kadar kolay” diyecek bir hükümetin varlığından korkuyorsunuz. Yoksa sizin korkunuz Türkiye’nin yönetim şekline ya da başında kimin olduğu ile alakalı değil, başta olana yaptırıp yaptıramayacaklarınızla alakalı.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum