phishing
İsmail Sagun

İsmail Sagun

YOLCU

AH BİR DE BİZ GEÇMİŞE SAHİP ÇIKSAK!

AH BİR DE BİZ GEÇMİŞE SAHİP ÇIKSAK!

 

Belçika Gent’te gittiğiniz andan itibaren kendinizi bırakın başka bir ülkede olduğumuzu Afyonkarahisar dışında bile hissetmedik. Hatta Sleepstratta ise Afyonkarahisar’ı da bir yana bırakırsak Emirdağ’daymışsınız gibi hissedersiniz. 

Ben Gent’i abartısız Emirdağ’ın bir bölgesi olarak düşünmeye başladım... 

 

GENT DEĞİL, SARAÇLAR ÇARŞISI 

Caddede gezerken nereye baksanız işyerlerinden Türkçe isimler görüyordum. Tabelaları gördükten sonra bizim Türkiye’de işyerlerinde asılı duran yabancı isimler aklıma geldi. Türkiye’de işyerlerimize yabancı isimler yazarken, Belçika’da ise Türkçe isimler kullanıyoruz. 

Gent caddelerini o kadar kendimize benzetmişiz ki Sleepstraat’ta kaldırımda gezerken kendinizi Saraçlar Çarşısı’nda ya da Belediye Çarşısı’nda geziyor gibi hissedersiniz. Çünkü tezgâhlar dışarıda. Manifaturacılar metrelik kumaşlarından tutunda ne satıyorlarsa eşyalarını kaldırımda sergiliyorlar... 

 

BİZ OLSAK ÇOKTAN YIKIP YERİNE YENİSİNİ YAPMIŞTIK 

Gent’te benim yönettiğim bir panel Centrale salonunda yapıldı. Programın yapıldığı salon önceden santralmiş ve belli bir süre sonra bu faaliyetine son verilmiş ancak bina yıkılmamış. Üretim yapan teçhizatlardan boşaltılan alanda yeni bir düzenleme ile panellerin, konserlerin düzenlenebileceği bir konsepte dönüştürülmüş. Alt katında kafeterya, idari bölümler ve sanatsal kursların düzenlenen odalar yapılırken üst katıda görüldüğü gibi çok güzel bir salona dönüştürülmüş. 

Bizde olsa ne olurdu? 

Eminim ki işlevini tamamlayan bina tamamen yıkılır ve yerine hiçbir görsel estetiği olmayan beton yığını dikilirdi. 

Ama adamlar kapısından tutunda, merdivenlerine kadar tarihi dokusunu koruyarak içinde son teknoloji ile donatılmış sanatsal etkinliklerde kullanılmak için bir salona dönüştürmüşler. 

 

ET MÜZESİ. EVET, ET MÜZESİ 

Gent’te tarihi dokuyu bozmamışlar dedik ya görünce şaşırdığım bir mekanı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. 

“Et Müzesi” 

Evet, Et Müzesi. Sakın etin müzesi mi olur? demeyin. 

Oluyormuş. 

Bende görünce olduğunu öğrendim. 

Adamlar yüzyıllar önce kasapların bulunduğu ve etleri kurutarak muhafaza ettikleri etleri aynı şekilde müşterilerine sunuyorlar. 

Binanın dışarısı da kafeteryaya dönüştürülmüş. 

İçeri girince tavandan iplerle sarkıtılan et parçalarını görünce şaşırdım. Ve bunların sadece göstermelik yapma etler olduğunu düşünüyordum ki, devreye beni oraya gezmeye götüren kişi devreye girdi; 

“İsmail bu etler hakiki et. Bu müzede insanlara yüzyıllar önce etler nasıl kurutularak satılıyorsa bugünde aynı şekilde satılıyor. İçeride oturarak isteğin kurutulmuş et parçalarını yiyebiliyorsun.” 

Adamlar hem geçmişlerini müze haline getirdikleri binayı ve et kültürlerini de bugüne taşımışlar. 

Biz ise tarihi Kasaplar Çarşısı’nı yıkıp modern bina ve teknolojilerle yenisini yapalım düşüncesi içerisindeyiz. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum