phishing
Gökhan YILMAZ

Gökhan YILMAZ

SEYYAH

BELÇİKA GEZİSİNİN ARDINDAN

GÖKHAN YILMAZ

 

SEYYAH

BELÇİKA GEZİSİNİN ARDINDAN

 

Bu günkü yazımda siz değeri okuyucularıma Brüksel’de yılın 365 günü 4 mevsimi birden yaşayabileceğinizi, her dilden, milletten ırktan, dinden, ülkeden insanların nasıl yaşadığını ve ulaşım ağının yerin altında kurulan ikinci bir şehirden nasıl gerçekleştiğinden bahsedeceğim 

 

Belçika’da yılın 365 günü ve her mevsim yağışlı bir okyanusal iklim hakim. Genelde kış ayları çok serin geçiyor burada. Tabii ki bizler Türkiye iklimine alışkın olduğum için orada bulunduğum süre içinde üşümedim desem yalan olur. Birden havası güneşliyken bir anda soğuyabiliyor veya aniden yağmur kar yağabiliyor. Sabah katlığımda genellikle 5 derece civarında bir sıcaklıkla uyanıyorum bu da beni haliyle üşütüyordu. Hava özellikle bu mevsimlerde soğuk ve yağışlı olduğundan burada yaşayan insanlar sıcak havalarda bile kalın giysiler giyiyorlar. Çünkü biraz önce söylediğim gibi hava güneşliyken birden soğuyarak bardaktan boşanırcasına yağmur yağabiliyor. Tabii ki bu havaya iklimine alışık olan yerli halk ise genellikle şemsiyesini yanında taşıyor.

 

Avrupa’nın başkenti olan Brüksel'de beni tabii ki benin en çok etkileyen şeylerden bir tanesi de halkın ve insanların birbirlerine olan saygısı oldu. Her dilden, milletten ırktan, dinden insanların yaşamasına rağmen birbirlerinin birlikte yaşama kültürünü içselleştirerek yaşam alanlarına ve değerlerine karşı çok saygılılar bir zemin oluşturmuşlar. Bizim inanışlarımıza biraz aykırı diyebilirsiniz ama köşe yazımın başında bahsetmiştim “saygı” sokaklarda mini etekli bayanlar, türbanlı, çarşaflı bayanlar, zencisi, beyazı da ama inanış hiç kimse birbirine karışmıyorlar ve son derece saygı duyuyorlar. En önemlisi de otobüste tramvayda, metroda ya da yolda yaya olarak yürürken birbirine gülümseyen insanları görmek mümkün bu saygıyı en çok trafikte görmek beni daha çok mutlu etti. Bununla birlikte şehrin trafiği karışık ve yoğun olmasına rağmen birbirlerine karşı ve özelliklede yayalara çok hoşgörülü davranıyorlar. Karşıdan karşıya geçmek için kaldırımdan adımının yola atan yayayı gören bütün otomobiller anında durup yayaya yol veriyorlar. Bu arada benimde başıma gelen bir konu Schaerbeek’te tam köşeyi dönerken kocaman bir otobüsün tehlikeli bir şekilde durarak bana yol vermesi çok ilgimi çekmişti. Üstelik birde otobüsün ardından gelen aracın sürücüsünün bana gülmesi beni ziyadesiyle mutlu etti.

 

Bu arada söz trafikten açılmışken Brüksel’de bulunan metro sistemine değinmek istiyorum. İlk olarak 1969 yılında tramvaylar ile ağda il hizmetini vermeye başlayan, 1976 yılında ise yapılan değişiklikler sonrasında metro olarak hizmet vermeye başlamış. Bu yüzden Brüksel metrosunun gerçek açılış tarihi ise1976 yılı olarak kabul edilmiş. Metro toplu taşımada Belçika’nın başkenti Brüksel için büyük bir alanında hizmet veren en önemli sistem olma özelliğini taşıyor. Brüksel’de metro hattı 3 metro hattı, 59 metro istasyonu ile 32 kilometre uzunluğunda neredeyse yer altında bir ağacın kökü gibi görünmeyen ayrı bir şehir kurulmuş.

 

İnanması güç ama çok gelişmiş ve şehrin her tarafına giden bir metro sistemleri var diyebilirim.  Eğer bir gün Brüksel’e yolunuz düşerse Sizi trafiğin yoğunluğu ve işkencesinden kurtarabilecek bir tavsiye öneriyorum günlük seyahat edeceğiniz yolculuğunuzda metro biletlerinizi metro istasyonlarındaki makinelerden kredi kartınızla veya bozuk para ile alabiliyorsunuz ayrıca şehrin her bölgesine metro ile ulaşabilmeniz mümkün. Bir diğer önemli konu ise metro istasyonlarında gişe görevlileri olmadı için, işleminizi makinelerle çözmeniz gerekecek. Bu nedenle Metro2nun sistemi ve işleyiş sistemini anladığınızda keyifli ve güzel bir yolculuk sizi bekliyor. 

YORUMLAR

  • 0 Yorum