phishing
Ferhan ÇINAR

Ferhan ÇINAR

ANNELİK SANATI

HER ÇOCUK BİR KİTAPTIR…

HER ÇOCUK BİR KİTAPTIR…
    Sevgi dolu, özverili ve modern anneler olarak birçoğumuz, hamilelik sürecimizde ve çocuğumuzun ilk yıllarında genelde aynı şeyi yaptık. Bebek bakımı üzerine bir sürü kitap aldık, farklı dergilere abone olduk. Okuduk okuduk okuduk…
    Amacımız; büyüklerimizden naklonunan, kulaktan dolma eski bilgiler yerine, çocuğumuzu, kitaplardan edindiğimiz yeni bilgilerle büyütmekti…
    Ama itiraf etmeliyim ki; bir çoğunuzun yaşadığı gibi, bende bazı konularda çocuğum ve kitaplar arasında bocaladım kaldım.
    Tarih: 9 kasım 1997 ilk bebeğim dünyaya geldi. Ben taze anne, bilgilerle kendini donatmış, hazır asker gibiyim. Neler yapıp, neler yapmayacağımın kararını önceden vermişim. Bunlardan biri de; bebeğime asla emzik kullandırmayacağım. Kesin kararlıyım, çünkü emzik kullanmanın, bebeklerin ağız ve diş yapısına ne kadar zarar verdiğini okudum ya çok iyi biliyorum.
    Ama ne oldu bilin bakalım. Daha bir haftalıkken, karnı tok altı kuru olduğu halde nedenini anlayamadığım mızırdanmalarına şahit olan komşum dedi ki; ‘’ bu emzik istiyor emzik.’’
    İtiraz etsem de acaba? Dedim içimden. Bu arada komşum oğlunu bakkala emzik almaya göndermişti bile. Düşünün artık, yeni doğan bebeğin ağız ölçülerini dikkate almadan üstelik bakkaldan kocaman bir emzikle çıkageldi çocuk. Ambalajını açtık yıkadık ufaklığın ağzına verdik. Meğer bizimki gerçekten emzik istiyormuş. Öyle bir emiyor ki; sanki kırk yıllık tecrübesi var.
    Neyse ki dört aylıktı ilk dişi çıktığında. Baktım emziğin ucunu ısırarak koparmış. Bir daha da aramadı. Böylece hiç istemeden başladığımız ve kısa süren emzik maceramızın sonuna gelmiştik. 
    Söylemek istediğim şu ki; evet, elbette kitap okumalıyız, elbette kendimizi geliştirmeliyiz. Ancak bu arada en önemli şeyi atlamamalıyız o da; çocuğumuzu okumak.
    Her çocuk bir kitaptır… O, Cenab-ı Allah’ın yarattıkları içinde tekdir. Kaşı-gözü, boyu-posu bize benzeyebilir ama beyin yapısı, yetenekleri ve özellikleri ile biriciktir.
    ÖNCE ANNENİN VE BENEĞİN SAĞLIĞI
    Eskiler derler ki; ‘’ lohusanın mezarı kırk gün açıktır.’’ Çok da haklılar. Çünkü her anne adayının beden ve ruh sağlığının kalitesi aynı değil. Doğum ve ardından sorumluluğunu yüklendiği bebeğiyle ne yapacağını bilemeyebiliyor. Dedim ya her şey kitapta okuduğumuz gibi gelişmiyor. 
    Anne bir taraftan kendini toparlayacak fırsatı bulamadan birde bebeğin ihtiyaçları eklenince, depresif durumlar yaşaması söz konusu olabiliyor. Ve neticede, bebeğin ilk günlerde en çok ihtiyacı olan şeyi yani SEVGİYİ, İLGİYİ ve TENSEL TEMASI yeterince veremiyor anne. 
    İlk günlerde annenin sıcaklığını ve kokusunu 24 saat hissetmeli bir bebek. 
    Hissetsin ki; anneye %100 güvenebileceğini bilsin. Anneye ve çevresindekilere güvenmeyi öğrene çocuk ancak kendine güvenmeyi öğrenebilir. Bebekler anne karnından özgüvenli olarak doğmazlar. Bunu sonradan öğrenirler…
    İşte anne için zor olan bu ilk günlerde, annenin çevresindekilere özellikle büyük annelere çok iş düşüyor.
    Üç yıl kadar güzel ülkemin doğusunda, Van’da ikamet ettim. Çok değerli insanlar tanıdım. Dikkatimi çeken şeylerden biri doğum yapan kadına gösterdikleri ihtimamdı. Kırk gün boyunca anne ve bebeğin konforu için öyle çabalıyorlar ki; annenin tek düşüncesi, kendisi ve bebeği oluyor.
    Kırk gün uzun bir süre diye düşünebilirsiniz sevgili anneanne ve babaanneler, on onbeş gün bile olsa eğer genç anneye destek vermek istiyorsanız, anneyle bebeğin güvenli bağ kurabilmeleri için ortam hazırlayın, evdeki diğer sorumlulukları yerine getirin bence. Bebekle ilgililenmeyi ve uyutmayı anneye bırakın. Özellikle annenin sağlığı ve rahatı için özen gösterin. 
    Çünkü; annenin beden ve ruh sağlığı yerindeyse ve bebeğiyle bağ kurabiliyorsa zaten içgüdüsel olarak bebeğinin ihtiyaçlarını anlayabilecek, zamanında ve doğru bir şekilde karşılayabilecektir.
    Hepimiz istiyoruz ki; oğlum, kızım büyüdüğünde kendine güvenen, sağlam karakterli, başarılı ve mutlu bireyler olsun. Evet ama istemekle olmuyor. Henüz anne karnındayken atılan doğru temeller ve doğduğundan itibaren, yakın çevresinin verdiği doğru destekle anne, baba ve bebeğin ruh ve beden sağlığı yerinde olur. Böylece sükunet ve huzur ortamında güven içinde büyüyen çocuk tam da istediğimiz gibi bir birey olur…
    O halde ilk haftalarda ne yapıyor muşuz?: 
    Bebeğimizin tüm ihtiyaçlarını zamanında karşılıyor, mutlaka sütümüzle besliyor ve bol bol sarılıp sonsuz sevgimizle kuşatıyormuşuz…
    Unutmayalım ki; ‘’ çocuk, cennet nimetlerindendir.’’ 
                        Hadis-i Şerif
    Sağlıcakla…                            Ferhan ÇINAR
                                        bilgespor@gmail.com     

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum