phishing
Ferhan ÇINAR

Ferhan ÇINAR

ANNELİK SANATI

EYVAH!.. ÇOCUĞUM HAYIRDAN ANLAMIYOR

EYVAH!.. ÇOCUĞUM HAYIRDAN ANLAMIYOR

 

 

Çocuk büyütürken kullandığımız kelimelerin en önemlisi, bence; hayır kelimesidir. Çünkü kullandığımız yere ve kullanma şeklimize göre; en etkili ya da en etkisiz, en faydalı ya da en faydasız, en güçlü ya da en güçsüz kelime olabilir.

Önce, bu kelimeyi yanlış kullanmanın ya da hiç kullanmamanın sonuçlarından bahsedelim, sonra da doğru kullanma şeklini hatırlayalım. Ne dersiniz?...

‘Çocuk büyütmek ile çocuk yetiştirmek arasındaki fark, o çocuk toplum içine çıktığında belli olur.’ Çok seviyorum bu sözü. Bir çocuğun karakteri, ilk altı yılda şekillenir. Bu da şu demektir ki; çocuğumuz büyüdükçe toplum içinde istemediğimiz davranışları sergilediğinde, öğretmeni bu konudan şikâyet edince, dönüp bakacağımız yer çocuğun ilk yılları olmalıdır. Ve ilk yıllarında çocuk çoğunlukla anne-babanın yanındadır. İlk yıllarındaki tutumumuz tüm hayatını etkilediği için anne-babalık gerçek bir sanattır. Ve dünyanın en zor işidir.

‘BİZ YAŞAYAMADIK ONLAR YAŞASIN’ TARZINDAKİ DÜŞÜNCELER YANLIŞTIR

Çünkü doğru anne-babalık yapma konusundaki hiçbir reçete, birebir uygulanabilir değildir. Her anne-baba kendi büyüme tarzına, sosyal çevresine, eğitim kalitesine ve bilinç düzeyine göre yorumlar ve uygular. Ancak niyet herkes için aynıdır. Mutlu, özgüvenli ve başarılı bireyler yetiştirmek. Ama ne yazık ki; istemeden yapılan hatalar, çocuk ağlamasın diye çizilemeyen  sınırlar, ‘biz yaşayamadık onlar yaşasın’ tarzındaki düşünceler, önceleri masum ve gerekli gibi gözükse de maalesef çocuk büyüdükçe ona çok büyük zararlar vermektedir.

Özgür ve her istediğini yapan, her istediğine ulaşan çocukların daha mutlu olacağı ya da bunu sağlayan ebeveynin çocuğunu daha çok sevdiği, koskoca bir yanılgıdır. Bunun cezasını çoğu zaman, toplumdan gerçek tepkileri gördükçe, önce çocuk sonra anne-baba çekmektedir.      

Bir çocuğun ilk yıllarında dünyası, anne-babasıdır. Onlar nasıl davranıyorsa, çocuk zanneder ki; herkes bana öyle davranacak. Bu durumda, çocuğu doğduğundan itibaren toplumun kabul ettiği normlar ve kurallar çerçevesinde eğitmek ve yetiştirmek, en doğru, makul ve mantıklı yoldur…

Asla hayır denmeyen, sınır çizilmeyen, her istediği yapılan, her istediği alınan çocukların aile içinde giderek şişen egosu, onları küçükken şımarık, büyüdüğünde de herkesin yaka silkip illallah dediği bir kişi olmaya aday haline getirir.

Bunları neden yazıyorum? Çünkü bu tarz çocukları son yıllarda sıkça görüyorum. Anne babalarının onlara karşı geliştirdiği yanlış tutumları yüzünden çocukların ne kadar zor durumda kaldığına, istenmeyen, sevilmeyen ve dışlanmaya aday bireyler haline geldiklerine şahit olmakla birlikte, öğretmenlerine ve onlarla ilgilenen yetişkinlere çok zor şeyler yaşattıklarını biliyorum.

……………………………...............

Hayır kelimesini hiç kullanmamak ne kadar zararlıysa, yerli yersiz, çocuğun ne istediğini iyice dinleyip anlamadan sıkça söylenmesi de bir o kadar zararlıdır ve etkisini kaybeder.

            

ÇOCUKLAR “HAYIRI” NEDEN SEVMEZ VE TEPKİ GÖSTERİR?

Çünkü hayırda olumsuzluk ve red vardır. Bizler hayır demenin olumlu yönlerini bulup bu kelimeyi nadiren kullanırsak ve çocuk ağlasa da, zırlasa da, tepinse de hayırı asla evete çevirmezsek bu, doğru, etkili ve onun gelişimi için faydalı bir hayır olur.

Örnek verecek olursak;

Çocuk eline bıçak alıp “Ben bununla oynayacağım” dediği anda ağzımızdan ilk çıkan şey, hayır olmamalı. Olumluya çevirmek için, ‘’bıçakla oynayamazsın ama kaşıkla oynayabilirsin” diyebiliriz.

Alışverişte tutturacağını bildiğimiz çocuğa, orada müdahale etmek yerine, evden çıkmadan birlikte neler alıp neler almayacağımızın planını yapar ve bunu harfiyen uygularsak, hayır demek zorunda kalmayız.

Ayrıca açıklama yapılmadan sürekli hayır denilen bir çocuğun, ileride her istediğimize hayır demesi bizi şaşırtmamalı. Çocuklar görerek öğrenirler. İyi ya da kötü,  görgülü kuşlar gördüğünü işler…

Konunun diğer tarafına değinmeden de geçemeyeceğim. Büyükanne ve büyükbabaların kurallar konusunda torpilli davranışları (!) Anne- baba ısrarla çocuğuna kural ve sınırları öğretmeye çalışırken büyük ebeveynler “Bu kadar sıkmana ne gerek var, daha o küçücük çocuk. Öğrenir bakalım ilerde” değiverdi mi ya da hayır denildiği için ısrarla ağlayan çocuğa; “Kuzum benim, sen ne istiyorsun ben sana alırım” dedi mi işte orada bir çuval incir berbat olur ve çocuğa, “Kurallar ve sınırlar çiğnenebilir ve çok ağladığında hayır, evet olabilir” mesajı verilmiş olur. Doğru olan, aileye yakın bireylerin çocuğa karşı tek bir ağızdan doğru yaklaşım sergilemeleridir. Bu yapılan şey, asla çocuğa olan sevginin bir tezahürü değildir. Çocuğu sevmek demek; onun yapabilirlik düzeyini artırmak için, yaşının gerektirdiği sorumlulukları vermek, kurallara uyan, çevresindekilere saygı duyan ve dolayısıyla saygı duyulan birey olmasını sağlamak demektir.

Şimdi soruyorum…

Sizce egosu tavan yapmış, kendinden başkasını düşünmeyen, kurallara sınırlara ve hayır kelimesine aşırı tepkili bir bireyin kendine ve başkasına en önemlisi de vatanına ve milletine yararı olur mu?...

Sağlıcakla…                                                                                                                                                                              

YORUMLAR

  • 0 Yorum