phishing
Ferhan ÇINAR

Ferhan ÇINAR

ANNELİK SANATI

ESKİDEN DİKKAT DAĞINIKLIĞI MI VARDI?

ESKİDEN DİKKAT DAĞINIKLIĞI MI VARDI?

Eveet…

Gelelim son yıllarda çocuklu ailelerde, okullarda, sosyal medyada, çocukla ilgili TV programlarında gündemi en çok meşgul eden soruya;

‘Acaba Çocuğumda Dikkat Dağınıklığı mı Var?’

Nemenem bir şeydir bu dikkat dağınıklığı? Yenir mi, içilir mi?

***

Biz de çocuk olduk, kimse bizim için böyle bir endişeye düşmedi. Ya da dikkati dağınık birileri vardı da ben mi konuya Fransız kalmıştım bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ki, Mübalağayı seven bir millet olduğumuz, maalesef bu konuyu da haddinden fazla abarttığımız.

Dünyaca ünlü psikolog, Prof. Sue Buckley şöyle söylüyor ‘’Çocuğa, bir saati gösterip,” bu ne?” dediğinizde bakıp- saat- cevabını veriyorsa, bu çocukta dikkat dağınıklığı yoktur. Üzerinde neler var sorusuna, bakarak; rakamlar ve dönen kollar diyorsa, dikkatini sürdürebiliyordur. Ne işe yarar sorusuna, zamanı gösterir diyorsa, dikkatini yönetebiliyordur.’’ Durum böyle sevgili ebeveynler. Gelin çocuklarımıza bu mini testi yapalım ve sonrasında tekrar ve derinlemesine düşünelim.

***

Sakın biz, çocuklarda varlığını kabul ettiğimiz sorunları, ‘’Dikkat dağınıklığı’’ Adı altında tanımlıyor ve yüzeysel çözüm arayışları ile zaman kaybediyor olmayalım…

Asıl tüm dikkatimizi verip, cevabını aramak zorunda olduğumuz soru, bu olmalı kanımca.

(Tıbbi nedenlere ve beyindeki fonksiyon bozukluğuna bağlı olarak teşhisi konan DEHB konumuzun dışındadır) Önce şu soruya cevap bulalım:

Dikkat nedir?.. Dikkat; Ânı yaşamaktır. Gözlerin, düşüncelerin, beynin ve bedenin o ana odaklanmasıdır.

Düşündüm de, eskiden bize söylenen aklı beş karış havada deyiminin bugünkü karşılığı, dikkat dağınıklığı olabilir mi? Böyle söyleyince daha mı havalı oluyor acaba? Daha marjinal daha çağdaş.

   Her neyse kabul etmemiz gereken gerçek; bir sorun olduğu ve acilen doğru çözüme ulaşmamız gerektiği..

***

                 Dikkat ve Ânı yaşamak, iç disiplin ve otokontrolle sağlanabilecek bir durumdur. İç disiplin ise, beynin sol arka bölümünün gelişimine bağlıdır. Anne karnından başlayarak, ilk 6 Yıl içinde, çok hızlı gelişen beynin, ne tarafını baskın hale getirdiğimiz, çocuğa sunulan sosyal ortam ve ona edindirdiğimiz alışkanlıklarla doğru orantılıdır. 3 Yaşındaki bir çocuk annesiyle birlikte parka gidecek, montunu ve ayakkabısını giymesi gerekiyor, bunun için tüm bedeniyle odaklanması ve biyolojik ritmine uygun olan bir hızda işinin tamamlaması lazım. Bunu yaparken zorlanacak ve yorulacak elbette, ama annesi sabırsız. Çocuktan çok daha becerikli üstelik. Çocuğu da o kadar çok seviyor  ki, zorluk yaşamasına  kıyabilir mi hiç?

                 Hemen, pratik bir şekilde montu giydiriyor, ayakkabıyı giydirip cırtını yapıyor. Hoop çocuk bir çırpıda hazır.

 Peki anne giydirirken çocuk ne yapıyor?  Etrafa bakınıyor, farklı sorular soruyor, belki birazdan gidecekleri parkı düşünüyor. Yani anı yaşamadı.

***

Çocuk televizyona bakarken yemek yedirme çabamız da buna diğer vahim bir örnek. Sabır gösterip fırsat vererek her işini kendi yapmayı dolayısıyla dikkatini yaptığı işe yoğunlaştırmayı alışkanlık haline getirmeleri mümkün olan çocuklarımızı, maalesef biz anne babalar bu hale getiriyoruz.

Sonra da okula başladıkları günden itibaren çocuğumuzun ödevlerini severek ve ilgiyle yapmasını, bitinceye kadar başından kalkmamasını tüm dikkatini vererek şakır şakır tamamlamasını bekliyoruz.. İşler istediğimiz gibi gitmediğinde ise;

‘’ Kesin bu çocuğun sorunu dikkat dağınıklığı’’ cümlesinin arkasına saklanıveriyoruz.

Saklandığımız yerden çıkıp, çocuklarımızı da haksız yere etiketlemekten artık vazgeçelim…

‘’ Çocuklarımız istediğimiz gibi değil,

Yetiştirdiğimiz gibi olurlar.’’

Saygılar..

Haftaya;

(Dikkat kaybına, doğal ve etkili çözüm önerileri.)

YORUMLAR

  • 0 Yorum