phishing
Ferhan ÇINAR

Ferhan ÇINAR

ANNELİK SANATI

ÇOCUK BAYRAMI, ÇOCUK HAKLARI VE TEOG

ÇOCUK BAYRAMI, ÇOCUK HAKLARI VE TEOG

 

 

Sevinin küçükler.. Övünün büyükler.. 23 Nisan Kutlu Olsun…

Her 23 Nisan, beni alır 1979-1984 yılları arasındaki ilkokul anılarıma götürür. Gediz Atatürk İlkokulu… Neydi o heyecan, neydi o coşku? Katılacağımız faaliyete göre giyeceğim kıyafeti annem elleriyle diker ve hazırlardı. O gün erkenden kalkar giyinirdim. Saçlar taranır, ayakkabılar boyanır ve parlatılır, diğer günlerde verilmediği kadar çok harçlık verilir ve heyecanla okul yoluna düşerdim. Okula yaklaştıkça, kalbimin gümbürtüsünü kendi kulaklarımla duyardım sanki. Ya bir şey unuttuysam, ya herkes gelmiş en sona ben kalmışsam, ya stada doğru yola çıkmışlar, okulda kimse kalmamışsa, ya okuyacağım şiiri birden unutuverirsem… Binlerce düşünce beynimi kemirirken okula varırdım. Sevgili öğretmenim Habibe H. Uluer’i ( ruhu şad olsun ) en şık giysileri içinde gülerken görünce içime soğuk sular serpilir, heyecanım yatışırdı.

 

***

                Önde okulun bayrak ve flaması, arkasında büyük bir ciddiyet içerisinde sıraya girmiş biz öğrenciler. Gururla yürürdük törenin yapılacağı stada kadar. Arabalar bize yol vermek için durur, kaldırımdaki insanlar da bayrak sallayarak bize eşlik ederlerdi. Kendimi öğrenciden çok vatanını koruyan bir asker gibi hisseder ve tarif edilemez bir duygu seline kapılırdım. O günlerde iyi ki bize vatan, millet ve bayrak sevgisi aşılanmış. Hala dalgalanan bir bayrak, söylenen istiklal marşı ya da bir bando sesi duysam, ne burnumun direğinin sızlamasına ne de gözlerimden akan damlalara engel olamam…

                Ben çocukken mi yoğun yaşanıyordu bu duygular, yoksa bugünün çocukları da yaşıyor ama ben mi fark etmiyorum, bilmiyorum…

               

            ***

 

            Dünya üzerinde, çocuklarına bu denli değer verip onlara bayram armağan eden tek millet biziz. Türk Milleti.. O halde, Dünya Çocuk Hakları Bildirgesi’nde bahsi geçen 54 maddenin kuşkusuz bizim ülkemizde dört dörtlük uygulanması gerekmez mi?

             Ben bu konuya bir hukukçu, siyasetçi ya da bir eğitimci gözüyle değil, sadece ve sadece bir anne gözüyle bakıyorum Benim gibi, çocukları bu hafta Teog sınavına girecek olan annelerin gözüyle bakıyor, onların yüreğiyle değerlendiriyor ve onların dilinden yazıyorum…

             Okul, çocuklarımıza ezbere dayalı bilgileri dikte ederek öğretecek, sonra da başarılarını yaptığı doğru ve yanlış sayısına göre değerlendirecek bir kurum olmamalıdır. Maalesef bu sistem çocuklarımıza zarar veriyor. Birçok konuda yetersiz olduklarını hissettiriyor. Çocuklarımız mutsuz. 2015 PISA sonuçlarına bakın. En mutsuz öğrenciler benim ülkemin çocukları. Onların haklarını ihlal ediyoruz. Bir yandan, çocuklar bayram kutlarken övünüyoruz, onlar bizim geleceğimiz diye günübirlik methiyeler düzüyoruz, diğer yandan sahip olduklarının bilincinde bile olmadıkları haklarını, ellerinden söküp alıyoruz. Bence bu, sadece ikiyüzlülük…

***

 

              Çocuk Hakları Bildirgesinden birkaç maddeyi hatırlayalım.

              Madde1: Her birey 18 yaşına kadar çocuktur ve vazgeçilmez haklara sahiptir.

              Madde29-30: Çocuklara verilen eğitim, onların gelişimlerini en fazla ölçüde sağlayacak düzeyde olmalıdır. Eğitim, çocukların hoşgörüsünü, kendi kültürüne ve farklı kültürlere saygısını, ayrımcılığa karşıtlığını, doğaya saygısını artıracak biçimde düzenlenir…

               Madde32: Çocukların okula gitme ve oyun oynama hakkı vardır…

               Çocuklar bunun gibi birçok haklara sahip. Peki, biz ne yapıyoruz? Daha kreş ve anaokulunda başlıyoruz çocukları sınıflara doldurup oyun oynama ve hareket etme ihtiyaçlarını hiçe sayarak renkleri, harfleri, rakamları öğretmeye… Bazı kurumlar o kadar iddialı ki; okuma yazmayı bile öğrettiklerini anlatarak gurur duyuyorlar(!)

               Birinci sınıfta başlayan testler, beşinci sınıfta ortaokul olmakla birlikte Teog maratonuna giriş, derken öyle ağır yükler altında eziyoruz ki çocukları… Hem de her çocuğun, farklı yetenekleri ve ilgi alanları olduğunu, her çocuğun beyin yapısının ve baskın frontalinin farklı olduğunu asla kabul etmezcesine hepsini aynı kulvarda koşturuyor, sonra da testlerde yaptığı yanlış sayısına göre değerlendirerek başarılı ya da başarısız diye etiketleyiveriyoruz.

***

 

                En çok içimi acıtan şeyse; özel ya da devlet okulu olması fark etmiyor, afişlere ve billboardlara sadece fen lisesini kazanan öğrenci sayısını ve 1 yanlış 3 kişi, 2 yanlış 5 kişi gibi cümleler yazarak, reklamlarını yapmaları.

                 Peki ya kendilerinden hiç söz edilmeyen diğerleri? Matematiği ya da İnkılap Tarihi’ni diğerleri kadar iyi yapamadığı için çok yanlış çıkaran ya da Türkçe ’de çok başarılı olamayan diğerleri?..  Onların hiç mi iyi oldukları bir yönleri yok? Geleceğin Picasso’su ya da Mozart’ı belki onlardan biridir. Bazıları çok iyi ticaret yeteneğine sahiptir belki. Ülkemizi temsil edecek bir sporcu vardır aralarında. Veya çok iyi bir tornacı, sözcükleri inci taneleri gibi dizeleyecek şair olur bazıları..

***

 

                Ama maalesef biz büyüklere göre; Fen Lisesi kazanamadı mı, 15-20 yanlış mı yaptı? At gitsin!!! Üstünde durmaya değmez(!)

               Bir anne olarak feryat ediyorum, ama biliyorum ki 3-5 hafta sonra bütün okullar çarşaf çarşaf Teog sınavından yüksek puan alanların isimleriyle kendi reklamlarını yapmaya başlayacaklar…

               Sevinin küçükler, 23 Nisan kutlu olsun…

               Ama bu sistem böyle devam ettiği ve çocuklarımız mutsuz olduğu sürece, biz büyükler övünmeyi hiç de hak etmiyoruz…

              Kandilinizi kutlular, saygılar sunarım…

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum