phishing
Ferhan ÇINAR

Ferhan ÇINAR

ANNELİK SANATI

AKRAN ZORBALIĞI

                                                                                                                                                                                            AKRAN ZORBALIĞI

 

 

Okullarda var olan ve buna maruz kalan çocukların ciddi sıkıntılar yaşadığı ama yeterince önemsenmeyen ya da görmezden gelinen bir durum olan akran zorbalığını, Ankara üniversitesi eğitim bilimleri fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Metin Pişkin şöyle tanımlıyor:

“Okul zorbalığı, bir ya da birden çok öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri, kasıtlı ve sürekli olarak rahatsız etmesiyle sonuçlanan ve kurbanın kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türüdür”.

Bu konuda yaptığı araştırmaya göre okul çağındaki her dört öğrenciden biri(kız ya da erkek) zorbalığa maruz kalmaktadır.

İstatistiğin bu kadar net olduğu ve başlı başına büyük bir sorun olan akran zorbalığının türlerine şöyle örnek verebiliriz;

* Fiziksel Zorbalık: İtme, dürtme, tekmeleme, tükürme, çelme takma, oturacağı yere sivri bir şey koyma gibi.

*Sözel Zorbalık:  Boy, kilo, ten rengi, giysi, gözlük, kekemelik ya da pelteklik gibi durumlarla alay etme, lakap takma, ‘’geri zekalı, manyak, salak’’ gibi küçük düşürücü hitaplarda bulunma.

*Sosyal Zorbalık: Oyunlara almama, grup dışında bırakarak yalnızlığa itme, dışlama, görmezden gelme, hakkında dedikodu yayma, diğer öğrencileri ona karşı kışkırtma gibi.

Akran zorbalığının türleri, cinsel zorbalık, eşyalara karşı zorbalık gibi devam eder.

Ruh sağlığı uzmanı dr. Şükran Üneri’nin açıklamalarına göre ülkemizde lise öğrencilerinin yüzde 33’ü sözel, yüzde 35’i fiziksel, yüzde 28’i duygusal, yüzde 15’i ise cinsel zorbalığa maruz kalıyor. İlkokul ve ortaokul düzeyinde ise rakamlar bu kadar olmasa da hiç de azımsanmayacak bir kitle zorbalığa maruz kalıyor.  Akran zorbalığının, kurban üzerindeki etkilerini bilmekte fayda var.

*Düşük ya da zayıf benlik algısı

*Kendine güvensizlik

*İnsanlara güvenme ve onları sevme becerisinden yoksunluk

*Şiddete alışma ve uygulayıcı olma

*Öfke ve intikam duygularıyla yaşama

*Pasifize olma ve içe kapanma

*Depresyon

*Kaygı ve korku

*İntihara meyillilik

*Okul da başarısızlık

*Kendini değersiz görme

Maalesef akran zorbalığının sebebiyet verdiği travma, sadece okul çağını değil tüm hayatını kötü etkileyen ruhsal bir sorundur. Çocuğun buna maruz kalıp kalmadığını anlamak için onun okulla ilgili anlattığı her şeyi can kulağı ile dinlemek gerekir. Çünkü bu durum varsa bile bunu direk olarak söylemeyecektir. Hele bir de söylediği bu tarz konularda “sen de ona vur, sen de ona salak de “gibi tavsiyeler işe yaramayacağı gibi iyice içine kapanmasına sebep olur. Zaten karsı taraf, çocuğun karşılık veremeyeceğini bildiği için ona zorbalık yapıyor.

Bu durumun önüne geçebilecek olan tek kişi öğretmenidir. Her ne kadar zorbalık öğretmenin görmediği yerde gerçekleşiyor olsa da bu fark edildiğinde “bir kereden bir şey olmaz” demeden uygun şekilde bunun önlenmesi gerekir. Bir kere ezilen çocuk artık buna devamlı olarak maruz kalabilir. Üstesinden gelemeyecek hal aldığında ruhsal olarak çökmeye başlar.

Tecrübelerimden yola çıkarak şunu ifade edebilirim ki; ilköğretim çağındaki çocukların, doğru destekle fiziksel ve bilişsel gelişimleri kolayca sağlanabilir. En hassas yönleri ise, duygusal gelişimleridir çocuğun duygusal gelişimine, anne-babası başta olmak üzere yakın akrabalar, öğretmen ve arkadaşlar yani çocukla iletişim halinde olan herkesin pozitif ya da negatif etkisi vardır. Eğer çocuğun özgüvenini doğru inşa edip hiçbir kişinin ya da olayın özgüvenine zarar vermesine fırsat vermezsek, kendini doğru olarak ifade eder, ne başkasını ezer nede kendisini ezdirir.

Çocukla ilgili her konuda olduğu gibi bu konuda da en büyük iş anne babalara düşmekte. Özellikle okul öncesinde çocuğa, bilgi yüklemek yerine koşulsuz sevgi ve değer vermenin yanında beceri gelişimine özen göstererek kendi işini kendi yapabilmesi için çaba sarf etmek gerekir.

Çocuğun çevresinde bütün işini yapan, kendisi adına konuşan ve bütün problemlerini çözen bir anne yada baba olduğu sürece çocuk, kendi sosyal ortamında pasif kalmaya mahkumdur.

                                                                                                                                                                                                                                                                              Sevgiler…

YORUMLAR

  • 0 Yorum