phishing
Lavanta Kokulu Köy
Faruk BANGİR

Faruk BANGİR

Yaşamın İçinden

Lavanta Kokulu Köy

19 Temmuz 2017 - 19:19

Lavanta Kokulu Köy

 

Yurdumuzun her köşesi saklı bir hazine gibi. Bize düşen görev bulunduğumuz yörenin tanıtımı için uğraşmak. Ne yazık ki çoğu zaman yöremizin tanıtımını ihmal ediyor ve bunu hep başkalarının yapmasını bekliyoruz.

Köylerimizin turizme açılması bugüne kadar hep ihmal edildi. Oysa her köy ürettiği yöreye has tarım ürünlerini, tarihsel değerini ve nesilden nesile aktarılan geleneklerini öne çıkarıp turist çekebilir. Bunun için hem köy sakinlerinin, hem de yerel yöneticilerin çaba sarf etmeleri gerekiyor.

***

Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak Köyü turizme açılmayı başarmış bir köy. Bu köy, ‘Lavanta Kokulu Köy’ olarak herkesin ilgisini çekmeyi başararak her gün yüzlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Köye gelenler hem lavanta tarlalarını gezebiliyor, hem de köylülerin sattığı lavanta ile ilgili birçok ürünü satın alarak köye girdi sağlıyorlar.

Geçen Pazar köye gittiğimde konuştuğum köylüler kaderlerinin iki yıl önce girişimci Kaymakamları sayesinde değiştiğini anlattılar. İki yıl öncesine kadar sıradan bir köy olan Kuyucak Köyü ilçe Kaymakamının lavanta tarımını özendirip köylülere lavanta ile ilgili ürünler satmalarını tavsiye etmesiyle bugün adeta turistik bir belde görünümüne dönüşmüş durumda. Bizim bu Kaymakam gibi bulunduğu yörenin insanlarına yol gösterecek yöneticilere ihtiyacımız var.

***

Kuyucak Köyü Keçiborlu’ya yaklaşık 10 km uzaklıkta. Yolda en büyük eksiklik Kuyucak Köyüne ulaşımla ilgili yeterli derecede bilgilendirici tabelanın olmayışı. Bu denli turist çeken bir köye nasıl gidileceği daha belirgin bir şekilde belirtilmeli. Bu konuyu yerel yetkililerin çözmesini diliyorum.

Ziyaretçileri köy girişinde mor lavanta tarlaları karşılıyor. Lavanta tarlalarını izleyerek köye doğru ilerliyorsunuz. Köylüler tarlaların önüne sandalye, masa koymuşlar ve tarlaları gezenlerin biraz soluklanıp birşeyler yiyip içmeleri için makul fiyatlara satış yapıyorlar. Köye birlikte gittiğim ekip arkadaşlarımla biz de lavanta tarlalarını gözlemleyip fotoğrafladıktan sonra bu soluklanma yerlerinden birine oturup çay içtik. Kuyucak köyüne yakın bir köyden olduklarını öğrendiğimiz iki kadın bu satış yerinde çalışıyorlardı. Burada çay, lavanta çayı, meşrubat gibi içeceklerin yanında dileyene gözleme, haşlanmış mısır da satılıyor. Ayrıca minik keselerde çekmece ve dolaplara koymak için kurutulmuş lavanta, buzdolabı süsleri, lavantadan yapılmış taç, bahçelere ekebilmek için tüplerde lavanta fideleri, gül reçeli gibi yöreye has ürünler de bu satış yerlerinde meraklılarını bekliyor.

***

Bu arada köylü kadınlardan öğrendiğime göre lavanta çiçekleri en iyi Temmuz ayında gözlemleniyormuş. Ay sonuna kadar bu güzelliği görmek için süreniz var. Acele etmenizi öneririm. Bu köy dünyada lavanta bahçeleriyle ünlü Fransa’nın Provence bölgesiyle kıyaslanıyor. Özellikle fotoğraf meraklıları Kuyucak Köyü’nü mutlaka görmeli.

Köye araçla girmekte oldukça zorlandık. Çünkü tur otobüsleri yolu tıkamıştı. En doğrusu köyün ilk giriş yerindeki otoparka aracı bırakıp köyü yürüyerek dolaşmak. Köye girerken adeta turistik bir sahil beldesine geldiğimi zannettim. Oysa Anadolu’da bir köydeydik. Turizmin bir köye neler kattığını gözlemlemek için Kuyucak Köyü adeta bir laboratuar. Köyün içinde de tezgahlarda yine lavanta ile ilgili ürünler satılıyor. Tezgahlarda çoğunlukla kadın satıcıları gözlemledim. Kimi köylüler de evlerinin önünde lavanta demetleriyle uğraşarak sattıkları ürünleri oluşturuyorlar. Bir evin önünde yaşlı bir kadın lavantalardan taç yaparken, bir diğeri kurumuş lavanta çiçeklerini küçük keselere dolduruyor.

Köyün ilginç bir özelliği köyde asla sigara satılmayışı. Köyün marketinde de diğer satış yerlerinde de sigara asla satılmıyor. Bu yönüyle Kuyucak Köyü sigara dumanından uzak sadece lavanta kokulu köy olarak ününü adeta pekiştiriyor.

***

Köyde lavantalı dondurma mutlaka tadılması gereken yöresel bir ürün olarak dikkat çekiyor. Bizler köyü gezerken kafeterya şeklini almış olan iki katlı bir evin terasında lavantalı dondurmayı tattık. Mor rengi ve Maraş dondurması kıvamıyla lavantalı dondurma oldukça lezizdi.

Köyün sokakları son derece temiz, köylüler ise sıcak ve misafirperverdi. Turizmin önemini fark ettikleri çok belliydi. Köyden olduğunu ve Isparta’da üniversitede okuduğunu söyleyen bir genç köyle ilgili tüm sorularımızı yanıtlayarak bizleri bilgilendirdi. Bu genç de tezgah başında lavanta ile ilgili ürünler satıyordu.

***

Yaptığım araştırmada köyü 2016 yaz sezonunda 20 bin turistin ziyaret ettiğini öğrendim. Ülkemizdeki lavanta üretiminin yüzde 80’inini de yine tek başına bu köy karşılıyor. Köydeki kadın lavanta üreticileri biraraya gelip bir kooperatif de kurmuşlar.

Bu köyü keşfetmemi sağlayan ve köyü birlikte gezdiğim çok değerli İfakat Yapar’a sonsuz teşekkürler.

Görevini iyi şekilde yapan bir Kaymakamın dokunuşuyla bambaşka bir hal alan bir köyü anlatmaya çalıştım sizlere. Aynı şeyi bizim köylerimizde de yapamaz mıyız?

Hepimiz yaşadığımız yörelerin turizme açılması için uğraşalım. Avrupa’nın birçok ülkesinde turizme açılmış birçok köy olduğunu biliyoruz. Bunu biz niye başarmayalım? Un, yağ, şeker fazlasıyla mevcut. Sadece helva yapacak bir ustaya ihtiyaç var. O usta neden biz olmayalım?

YORUMLAR

  • 0 Yorum