ÜLKÜCÜLERİN HAYIR DEMEK İÇİN 10 SEBEBİ
Malum siyasi gündem Anayasa değişikliği referandumu. Tüm siyaset ona kilitlenmiş durumda. Tasarıyı TBMM’ye getiren ve blok halinde “Evet” oyu kullanan AKP teşkilatları bazında sahaya inmiş durumda. CHP’nin başı çektiği muhalefet bloğu ise “Hayır” kampanyasını başlattı bile.
***
Yalnız henüz değişiklik TBMM’den Cumhurbaşkanlığına, oradan da referandum kararına gelmiş bile değil. 10 Şubat’a kadar değişikliğin onaylanıp referanduma götürülmesi muhtemel. Bu konuda son günlerde yazılıp, çizilen birçok iddianın aksine bu değişikliğin ne uzunca bir süre Mecliste bekletilmesi, ne de Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilmesi mümkün değil. Çünkü değişiklik Millet iradesini yansıtıyor ve ne Meclis Başkanlığının ne de Cumhurbaşkanlığının bu değişikliği beğenmeme, engelleme, geri gönderme şansı var. Bundan sonrası sadece prosedürden ibaret ve mutlaka imzalanıp Resmi Gazeteye yayın için gönderilecektir. Bu açıklamayı yaptıktan sonra Nisan ayında yapılması öngörülen halkoylaması için ana hatları belirleyelim.
***
Burada AKP seçmeni çok düşük bir fire ile bu tasarıyı destekleyecektir. Burada bir sıkıntı olacağını zannetmiyorum. Yalnız AKP’nin “Evetçileri” halkoylaması için yeterli olmayabilir. CHP, HDP ve diğer partilerden AKP’nin firesi kadar “Evet” gelmeyebilir. Burada tıpkı TBMM’deki oylamada olduğu gibi kilit parti MHP’dir. MHP’nin yüzde 14-15’lik tabanı burada sonucu belirleyecektir diye düşünenlerdenim.
***
Bugün burada referandumda isminden en çok bahsedilen, her tartışmada dönüp dolaştırılıp Ülkücü Milliyetçi camiaya taşındığı bir ortamda, Türk Milliyetçilerinin bu oylamada vereceği tepkinin olumsuz ayağından bahsedelim. MHP minvalinde Ülkücüler ve Türk Milliyetçileri referandumda niçin “Hayır” diyebilirler onu analiz edelim. Daha sonraki yazılarımızda ise “Evet” vermek için sebepleri, ondan sonrada AKP’nin ve Cumhurbaşkanının Ülkücülerin kafasındaki soruları silebilmek için neler yapmaları gerektiğinden bahsedeceğiz.
***
İlk olarak Türk Milliyetçileri niçin “Hayır” diyebilirler, oradan başlayalım:
BİR: 1 Kasım seçimlerinde AKP tarafından MHP lideri Bahçeli ve MHP aleyhine yapılan yoğun propagandaların ülkücü taban üzerinde AKP aleyhine yoğun bir husumet oluşturmuş olması.
***
İKİ: Milli Eğitim ve sağlık başta olmak üzere devlet kurumlarında ülkücü müdür ve memurlara yıllardır yapılan baskı ve idari görevlerden almalar.
***
ÜÇ: FETÖ ve Çözüm süreci döneminde MHP’nin “ak” dediğine “kara” diyen iktidar partisinin o gün MHP’nin tüm uyarılarına kulak tıkayarak süreci bu ihanet şebekeleri ile yürütmek istemiş olması.
***
DÖRT: Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın AKP Genel Başkanı olarak 17 Şubat 2013 tarihinde Mardin mitinginde söylemiş olduğu “Biz tüm milliyetçilikleri ayaklar altına aldık” sözünün zihinlerde hala duruyor olması ve bu sözün yanlış olduğu yönünde bir özür ve düzeltmenin henüz yapılmamış olması. Ayrıca çeşitli defalar aynı makamlar tarafından ülkücü camiaya yapılmış olan “Fatiha okumayı bilmezler”, “morg bekçileri”, ben bozkurtlarla dolaşıyorum diyen Devlet Bahçeli’ye karşı “Ben bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahlûkat olan insanlarla dolaşıyorum” sözleri gibi Ülküleri aşağılayan sözlerin ülkücü camianın hafızasında duruyor olması.
***
BEŞ: Yeni sistemde eyalet sistemine geçiş imkanı sağlayan maddelerin yoruma açık olması ve üniter devlet yapısının bozulacağı ile ilgili endişelerin giderilmemiş olması. Bunu kuvvetlendiren bir delil olarak TBMM’deki değişiklik oylamaları esnasında Anayasanın değiştirilemez ilk 4 maddesi ile ilgili bir bahiste AKP Bursa Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Üyesi İsmail Aydın’ın "Bir hukukçu olarak anayasanın değiştirilemez maddesini kabul etmek mümkün değildir. Gerekli nisabı, nisapla anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir, hatta Meclis yeni bir anayasa yapabilir" sözlerinin bu endişeleri kuvvetlendiren bir etki yaratmış olması.
***
ALTI: AKP’li Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun bizzat dillendirdiği, ayrıca tüm siyasi kesimlerce de sık sık dillendirilen ve yeni sistemde 2 partinin kalacağı, bunlar içinde MHP’nin olmayacağı ve MHP’nin uzun vadede kapanacağı yönünde oluşturulan olumsuz yargı.
***
YEDİ: MHP lideri Devlet Bahçeli başta olmak üzere MHP milletvekili ve sözcülerinin 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri propaganda sürecinde sık sık dile getirdikleri “Başkanlık sistemi seçilmiş krallıktır” ve “Başkanlık sistemi bölünmeye yol açar, bölücü başı Öcalan bile Başkanlık istiyor” yönündeki açıklamaların hala seçmen zihninde duruyor olması ve bu konuda ikna edici açıklamaların yapılmamış olması.
***
SEKİZ: MHP içerisinde yaşanan değişim süreci ve bu süreçte yıpranan, teşkilatlarını ihraç etmek zorunda kalan, parti içi birçok meselesi mahkemeye taşımış olan MHP yönetiminin hala tartışılır durumda olması ve muhaliflerin oluşturulacak bir “hayır” bloğuyla hem AKP ve Tayyip Erdoğan’dan, hem de Bahçeli ve MHP Genel Merkezi yönetiminden kurtuluş için bu referandumu son bir şans olarak görüyor olması.
***
DOKUZ: 7 Haziran’da kurulamayan koalisyonun, MHP tabanının 15 yıldır -3 aylık seçim hükümetinde bile- iktidara taşınamamış olması ve ufukta da bir iktidar imkanının bulunmuyor olmasının getirdiği “biz bu sistemin neresindeyiz? AKP’yi kurtarmak bize mi düştü?” türünden yaklaşımların artmış olması.
***
ON: Ve son olarak yukarıda saydığım tüm nedenlerin toplamında bu Anayasa değişikliğinin AKP ve Recep Tayyip Erdoğan için yapıldığının düşünülmesi ve Ülkücü camianın AKP’ye Recep Tayyip Erdoğan’a kesinlikle güvenmiyor olmaları.
Bir daha ki yazımızda Türk Milliyetçilerinin “Evet” demek için 10 sebebini yazacağım.
Anlaşılan bu pilav daha çok su kaldıracak..
YORUMLAR