SEN NESİN?
Tarım ve Hayvancılıkta kör dövüşü ve çıkmazlar devam ediyor.
Devem etse iyi ya! Artarak devam ediyor.
Bir yara varsa bir konuda masaya yatırır neşter atar çözmeye çalışırsın.
Nohut, fasulye, mısır, maalesef buğday gibi tarım ürünlerini alıyoruz.
Ah kardeşim peynir, süt ithal edilir mi?
Utanıyorum bunları duydukça.
***
Tohum alıyoruz. Buğday, salatalık, domates tohumunu milyonlarca dolar ödüyoruz.
Türkiye’nin laf sırası geldiğinde atıp tutan politikacıların ifadesiyle 200 Milyon insanı doyuracağı söyleniyor.
Sen, uzun süredir milli gelirimiz kişi başına 10 bin dolara çıktı diyorsun, dünyanın en az et tüketen ülkelerindeniz.
1960’lı yıllarda meralar, otlaklar ve yaylalarda geniş bir kasabasında doğdun.
Bu ovada 1960’lı yıllarda 50 bin koyun vardı. Sürülerle inek sürüsü (sığır) olurdu.
Bu güne geldiğimizde bu meralarda yaylalarda bin koyun kalmadı.
Avusturya’dan yün alıyoruz.
Hollanda’dan peynir alıyoruz.
Vah bu memleketinin haline.
***
Kırlar bomboş, adeta bağırıyor.
Bu gün bu meralar başka bir ülkenin elinde olsa, milyonlarca koyun beslenir. Ne et ne de süt yoğurt sıkıntısı çekeriz.
Şu hale bakın:
Dünyanın en yüksek ithalat yapan ülkesi Amerika’dan sonra 2. sırada Türkiye geliyor. Amerika yılda kişi başına 120 kg et tüketiyor. Türk insanı yılda 14 kilo et tüketiyor.
Son 7 yılda 5,5 milyar dolarlık et ithal etmişiz.
500 bin civarında koyun keçi satın almışsın.
Sadece Almanya’dan 29 bin sığır, Fransa’dan 44 bin sığır satın almışız.
Üstüne üstlük ot-saman bile almaya başladık.
***
Peki, sen nesin yahu?
Tarım ülkesi olmaktan çıktın, tam sanayi ülkesi olamadın. Arasatta kaldın. Bir bakın şöyle, Bazı iki ayaklılardan başka memlekette eşek bile kalmadı.
YORUMLAR