phishing
MUHTEŞEM BİR SİNEMA ŞAHESERİ: AYLA
Ahmet TUNCA

Ahmet TUNCA

Ufuk

MUHTEŞEM BİR SİNEMA ŞAHESERİ: AYLA

21 Kasım 2017 - 19:09

MUHTEŞEM BİR SİNEMA ŞAHESERİ: AYLA

 

 

2017 yılı yapımı bir sinema filmi.

İnsana, insanlığını hatırlatan muhteşem bir konu.

Sadece konu değil, yaşanmış olayların çeşitli mekanlarda ustalıkla işlendiği gerçek bir hayat hikayesi.

İçimizde kitabı yazılmamış nice insanlar, nice hikaye ve romanlara konu olacak yaşanmışlıklar vardır…

Bunlar yanımızda, yöremizdedir. Gözyaşlarına dokunduğumuz, ellerine sarıldığımızda o yüce duyguların, o kutsallık kazanmış hasret, gurbet benzeri değerlerin yüreklerimizi nasıl sızlattığını duyarız, hissederiz.

Bütün benzeri acılar, hem yaşayanlara hem bu yaşanmışlıkları bilen ve ortak olanlara insanlığını hatırlatır.

***

Rahmetli Neşet Ertaş.

Gerçek bir halk ozanıydı. Yazdığı güftelerde, yaktığı türkülerde ayrılığı, hasreti, gurbeti tezene ile ne de güzel birleştirmiş, bizlere miras bırakmıştı.

O, ne diyor bir türküsünde:

“Mevlam ayrılık vermesin 

Gökte uçak kuşa Leylam!”

Hasreti,

Gurbeti,

Ayrılığı çeken bilir.

Bu tür mana oyunları insanı olgunlaştır ve manaya, mananın sahibine yani yaradan yaklaştırır.

Leyla’ya aşık olan Mecnun (Kays) bir süre sonra Leyla’nın cismini unutmuş, yanına Leyla’yı getirdiklerinde Leyla’yı tanımamıştır.

***

Savaş, zaruri olmadıkça bir cinayettir.

Ne yazık insanoğlu yeryüzünde var olduğu günden bu yana birileriyle savaş halindedir.

Yıl 1950.

Birleşmiş Milletler ve NATO’nun uğruna, güney-kuzey Kore arasındaki savaşa ilk etapta 4 bin 500 asker gönderiyoruz.

Orduda bir grup asker birlikte Kore’ye, Kunuri’ye giderler.

Savaş esnasında yıkıntı ve ölüler arasında küçük bir kız çocuğuna rastlayan Süleyman Astsubay, cephede kaldığı sürece bebeği yanından ayırmaz. Çocuğun adını bilmedikleri için ve yüzü aya benzediği için Ayla adını verirler.

Bu sevgi yumağı öylesine büyür ki, baba-kız ilişkisine döner.

***

Öylesi duygusal anlar yaşanır ki, Amerika ve Koreliler dahil, bütün cephede konuşulur hale gelir.

Çocuğa Türkçe öğretilir, yedirilir, içirilir, birlikte, uyur, ağlar ve gülerler.

Süleyman Astsubay’ın görev sürtesi biter, kendi isteği ile  bir yıl daha uzatır.

İkinci yılın sonunda Ayla’yı Koreli yetkililer alıp, çocuk yurduna yerleştirmek isterler.

Baba-kız oradan da kaçarlar. Evlatlık edinmek ister vermezler. Ve sonunda bavulla Türkiye’ye kaçmak isterken yakalanırlar.

Sonunda Süleyman Astsubay, 40 yıl sürece bir ayrılığı yaşamaya başlar.

2010 yılında baba-kız Seul’de Atatürk Parkı’nda buluşurlar.

Ben filme gittim pişman oldum.

Zira gözyaşlarım bana tekrar yaşadığımı hatırlattı.

Bütün bunlara rağmen insan olduğunuzu hatırlamak isterseniz bu son derece duygusal filme gitmenizi tavsiye ederim.

YORUMLAR

  • 0 Yorum