phishing
Ahmet TUNCA

Ahmet TUNCA

Ufuk

AH İSTANBUL!

AH İSTANBUL!

 

Haliç!

İstanbul’da en eski semtlerinden birisini adı.

Deniz, daha doğrusu boğaz, oraya gelin gibi süzülerek girer.

İki tarafı yıllardır sanayi alanı haline getirilmişti. O nedenle koku saçan bir dere halinde idi.

İstanbul’un eski belediye başkanlarından Bedrettin Dalan, olaya el atmış ve uzun uğraşlar sonucu sanayi kaldırılmış ve su insan ve balıkların yaşayacağı hale gelmişti.

Her neyse uzatmadan, esas konuya gelelim…

***

İstanbul’un yeni belediye başkanının aldığı ilk ve önemli kararlardan birisi maalesef Haliç’in etrafındaki 4 katlı yapılaşmayı 10 kata çıkarmak oldu.

Sayın Cumhurbaşkanı, “İstanbul’a ihanet ettik” derken, dikey değil yatay yapılaşmayla hata yaptık demişti.

Ne yazık ki, yeni başkan bunu tersine anlamış olmalı.

10 kat az gelir, buralar çok kıymetli bölgeler, 30-40 hatta 50 kata çıkarın ki, geride kalanlar ne olursa olsun. Çünkü bu işyeri, plaza veya apartman daireleri çok paradır.

Müteahhitler göbeklerini, memleketin sırtından biraz daha şişirirler. Yuh be yuh!

Daha ne diyeyim.

Yetmedi İstanbul’un bu kafalardan çektiği.

Doldurun 20 milyon insanı sokaklardaki beton yığınlarına.

Yaşamak azap olmadı mı?

Ekmek, aş iş kaygısı olmasa, bugünkü İstanbul’da kim yaşamak ister.

Güzelliğinden dolayı seyrederken gözleri kamaşan insanlardan ötürü eski adı “körler ülkesi”  olan bu topraklara yazık ettiniz.

***

Irak ve İran’da meydana gelen son depremde 500 kişi öldü.

7,2 şiddetinde bir depremde İstanbul’un yerle bir olacağını söyleyen ben değilim, deprem otoriteleri.

Daha da dikey bina yapmaya devamda ihanet ediyorsunuz.

Haliç gibi güzellikler, bu milletin ortak malı ve değerleridir.

Babanın malı gibi böyle projelerde israr etmek, ihanetin değişik versiyonu.

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum